Akrep Dolunay’ıyla Gelen Sarsıntı! Yerin Altı Konuşuyor
Bazı Dolunaylar vardır; sessizce gelir, geçer. Bu öyle değil. Bu Dolunay, yerin altından gelen bir sarsıntı gibi. Sadece suyun değil; ruhumuzun, ilişkilerimizin, sistemlerin derin katmanlarında bir basınç var. Ve şimdi yüzeye çıkıyor.
Akrep burcunda gerçekleşen bu Dolunay, görünmeyeni görünür kılmak ister. Uzun süredir bastırılan ne varsa ; duygular, sırlar, finansal krizler, hatta doğanın dengesizliği ,artık yerinde durmuyor. Çünkü Akrep susmaz; bekler, biriktirir ve zamanı gelince dönüştürür.
Mars 9. evde
Mars’ın Aslan burcundaki transiti 9. evdeyken; medya, yüksek eğitim ve uluslararası ilişkiler sahnesinde güçlü, hatta zaman zaman kışkırtıcı hamleler görülebilir. Bu dönem; bazı ülkelerin dış politikada gövde gösterisine yönelmesi, üniversitelerde protestoların artması ya da büyük medya kuruluşlarından gelen sert açıklamalarla yankı bulabilir. Dinî figürler veya inanç sistemleri etrafında gelişen tartışmaların da alevlenmesi olasıdır. Özellikle Aslan’ın dramatik doğası göz önüne alındığında, mahkeme salonlarında ses getiren kararlar, uluslararası arenada sert söylemler ve akademik dünyada ideolojik bölünmeler gündeme oturabilir. Mevcut global gelişmeler doğrultusunda, Mars’ın bu pozisyonu; ifade özgürlüğü, akademik özerklik ve uluslararası hukuk konularında hararetli tartışmaları beraberinde getirebilir. Özellikle göç, iltica, vize veya yurtdışı eğitim gibi konularda daha agresif tutumların sergilenmesi mümkün.
Plüton – Merkür kare
Merkür’ün sert açılarla çalıştığı bu Dolunay sürecinde, iletişim teknolojileri ve dijital altyapılarda ciddi sorunlar yaşanabilir. Özellikle sosyal medya üzerinden yayılan manipülatif bilgiler kamuoyunu ikiye bölebilir, bu da bilgi kirliliğini ve kutuplaşmayı artırabilir. Bankacılık ve finans sektörlerinde ise yazılım hataları, sistemsel çökmeler ya da dolandırıcılıkla ilgili haberler gündeme oturabilir. Yayın organlarında sansasyonel açıklamalar ve ani haber kesintileriyle karşılaşabiliriz. Ulaşımda da özellikle hava trafiği, hızlı trenler ya da elektronik sistemlere bağlı altyapılarda aksamalar meydana gelebilir. Tüm bu gelişmeler hem bireysel düzeyde yanlış anlaşılmalara hem de global çapta diplomatik gerilimlere zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde çıkan haberlere temkinli yaklaşmak ve bilgi teyidi almadan hareket etmemek büyük önem taşıyor.
Uranüs 7. Evde
Uranüs’ün 7. evdeki transiti, mevcut diplomatik dengeleri aniden sarsabilecek nitelikte çalışıyor. Uluslararası arenada sürpriz ittifaklar ya da beklenmedik kopuşlar görülebilir; özellikle ticaret anlaşmaları, savunma iş birlikleri veya enerji ortaklıkları konusunda ani ve sarsıcı değişiklikler gündeme gelebilir. Bu dönemde bazı devletler mevcut ortaklıklarından çekilerek yeni güç blokları oluşturabilir. Öte yandan, küresel finans sistemine entegre olmuş bazı büyük kurumlar ya da devletlerarası fon mekanizmaları beklenmedik krizlerle karşı karşıya kalabilir. Kripto paralarla ilgili uluslararası düzenlemelerde ani kararlar alınabilir ya da dijital ödeme sistemleri üzerinde sert müdahaleler yaşanabilir. Uranüs doğası gereği şaşırtıcıdır; bu nedenle “dost görünen” aktörlerin hızla karşı cepheye geçmesi ya da stratejik iş birliklerinin radikal biçimde yön değiştirmesi ihtimali oldukça güçlü.
Jüpiter ile Satürn Arasındaki Kare Açı
Mevcut konut krizini daha da görünür kılarken, özellikle büyük şehirlerde kira fiyatlarında ani ve kontrolsüz artışlara zemin hazırlayabilir. Öğrencilerin, yeni mezunların ve sabit gelirli vatandaşların barınma ihtiyacına çözüm üretilememesi toplumsal huzursuzluğu artırabilir. Göçmen politikaları, afet sonrası yeniden yerleşim süreçleri veya hızla yükselen inşaat maliyetleri gibi konular, emlak piyasasında suni bir balon yaratabilir. Bu süreçte kamu destekli konut projeleri ya da kira sınırlamaları gibi müdahaleler tartışma yaratabilir; aynı zamanda yerel yönetimlerin bu konudaki adımları da daha yakından izlenmeye başlanabilir. Jüpiter büyütür, Satürn sınır koyar; bu kare ise genişlemek isteyen ihtiyaçlarla, daralan kaynaklar arasında sıkışmayı işaret ediyor.
Kendinle Yüzleşmeden Kurtuluş Yok
İçinden çıkamadığın bir ilişki; Sümen altı ettiğin bir korku, yıllardır görmezden geldiğin o iç ses… Bu Dolunay, “bak artık” diyor. Çünkü görmek istemediğimiz şeyler, genellikle en çok iyileşmeye ihtiyaç duyan yerlerimizdir.
Bu süreç; bağımlılıklardan kurtulmak, içsel arınma başlatmak ve hayatında köklü değişim yapmak isteyenler için destekleyici. Ama kolay değil. Cesaretin ödülü sadeleşme ise; korkunun bedeli aynı yerde kalmak olur. O yüzden “gerçekten ne istiyorum” sorusu çok şeyin kapısını açabilir.
Bu süreçte hem bireyler hem kurumlar “görmezden gelinen sorunlarla yüzleşmek” zorunda kalabilir. Dolunay’ın ışığı altında artık saklanacak yer yok ya kabuğu kıracağız ya da kırılmayı bekleyeceğiz. Psikolojik dayanıklılık, kolektif travmalarla yüzleşme ve dönüşüm arayışları bu dönemin en önemli gündemlerinden biri olabilir.
Seviyorsan Kal; Ama Gerçekten Seviyorsan
Dolunay, ilişkilerde ya tamamlama ya da kopuş enerjisi taşır. Artık yüzeyde kalmayan, içimize işleyen şeyler gündemde. Bastırılmış öfke, gizli çekişmeler, geçmişin tortusu... Hepsi tek tek su yüzüne çıkabilir. Bu Dolunay’la birlikte pek çok ilişkide maske düşebilir, gerçek duygular tüm çıplaklığıyla ortaya çıkabilir. Özellikle son haftalarda gündemde olan ayrılıklar, ani evlilik kararları ya da partnerlerin geçmişle yüzleşme zorunluluğu bu gökyüzünün etkisiyle daha da artabilir. Sosyal medyada “mükemmel çift” algısıyla görünen bazı ilişkilerin ani bitişi ya da sessiz kalmış evliliklerde patlayan krizler bu sürecin bir yansıması olabilir. Aynı şekilde bazı birliktelikler derinleşerek yeni bir boyuta da geçebilir; ama sadece gerçekten seviliyorsa. Çünkü bu Dolunay sahte bağları değil, sağlam temellere dayalı olanları ayakta bırakır. O yüzden soru net: Seviyor musun, yoksa sadece alıştın mı?
Sabian sembolü “Periye Dönüşmüş Bir Tavşan”, bireysel düzeyde içimizdeki çekingenliğin, korkunun ve bastırılmışlığın nasıl bir parıltıya, bir cesarete ve hatta ruhsal bir ışığa dönüşebileceğini anlatıyor.
Tavşan, doğası gereği çekingen ve ürkektir. Her sese, her harekete karşı tetiktedir. Ancak bu sembolde tavşan birdenbire periye dönüşür. İşte bu metafor, korkudan güce, içgüdüden sezgiye ve görünmezlikten fark edilme haline geçişi anlatır. İçimizde yıllardır saklı kalan bir yetenek, bastırılan bir söz, cesaret edilemeyen bir adım… Şimdi görünür hale gelmek üzere.
Bu sembol, yaratıcı işler, ani sahneye çıkışlar, duygusal açılımlar ve hatta geçmiş travmalarla vedalaşarak güçlenme potansiyeli taşır. Tavşanın kaçtığı yerde peri kalır. Korkularla yola çıkan biri, sonunda kendini ifade eden birine dönüşebilir. Bu dönüşüm, dışarıdan sihirli gibi görünse de aslında içten gelen bir hazırlığın dışavurumudur.
Doğanın Dili Değişiyor; Dikkatli Ol
Bu Dolunay’la birlikte doğa adeta “uyarı veriyor” gibi çalışabilir; özellikle son günlerde artan volkanik hareketlilik, ani depremler ya da sel riskine dair yapılan meteorolojik uyarılar bu gökyüzü etkisini destekliyor. Yer altı ve yer üstü dengesindeki baskı artarken, altyapı eksikleri yüzünden bazı bölgelerde elektrik kesintileri, internet arızaları ya da ulaşım problemleri yaşanabilir. Toprak kaymaları, baraj sorunları ya da içme suyu kirliliği gibi çevresel krizler de gündeme gelebilir. Ancak bu sadece fiziksel bir boşalma değil; insanlar da duygusal, zihinsel yüklerini bırakmak isteyebilir. Bastırılmış öfke, uzun süredir biriken yorgunluk, bu süreçte dışa vurabilir. Yani doğa da insan da aynı şeyin eşiğinde: "Artık tutamıyorum" diyor.
Sahnenin Arkasındaki Sesler
Bu Dolunay’ın etkisiyle, son dönemde perde arkasında kalmış siyasi pazarlıklar, skandallar veya kurum içi krizler gün yüzüne çıkabilir. Bazı devlet yetkilileri ya da şirket yöneticileri hakkında gizli belgeler, ses kayıtları veya etik dışı uygulamalar kamuoyuna sızabilir. Uluslararası düzeyde, istihbarat savaşları, diplomatik skandallar ya da hükümetler arası güven krizleri gündeme gelebilir. Özellikle kontrolü kaybetmek istemeyen yapıların, süreci manipüle etmeye çalışması yeni çatışma alanları yaratabilir. Bu dönem “karanlıkta kalanı aydınlatma” enerjisi taşırken, gerçeklerin ortaya çıkışı yalnızca bireysel değil; sistemsel sarsıntılara da sebep olabilir. Artık sadece görünen değil, görünmeyen düzenler de sorgulanıyor.
Ez cümle ;
Bu Dolunay sadeleş, yüzleş ve dönüş mesajı taşıyor. Bireysel dönüşüm çağrısını yaparken, kolektif sahnede de dramatik bir sessizlik sonrası gelen büyük değişimlere işaret ediyor. Son günlerde artan istifa haberleri, sistem içindeki çözülmeler, ani görev değişiklikleri ve halkın bastırılan tepkilerinin yükselmesi bu enerjiyi destekler nitelikte. Politik ya da kurumsal düzlemde “artık sürdürülemez” denilen yapıların sessizce çöktüğünü görebiliriz. Tıpkı toprağın altında yıllarca biriken basınç gibi; şimdi yukarıya doğru bir kırılma zamanı. Bu değişim şatafatlı değil ama sarsıcı olacak.
Ve kimi zaman en güçlü dönüşüm, en sessiz çöküşten doğar.