Alan temizliği kim için yapılıyor?

İmamoğlu’na verilen akıl ve vicdan dışı karar kime yaradı?

Kılıçdaroğlu’na yaramadı.

Stratejik hata sonucu gittiği Almanya gezisi seçmen tabanında kırılmaya yol açtı.

Alelacele dönüşünde çıktığı TV programlarında ısrarla "Biz de bedel ödedik ne var bunda" çıkışları, sürekli "İmamoğlu 16 milyon İstanbulluya hizmete devam edecek" vurgusu, İmamoğlu’yla arasındaki örtülü yarışı gün yüzüne çıkardı.

Parti kamuoyunda gereksiz bir tartışmanın içinde kaldı.

Yıprandı.

***

Ekrem İmamoğlu’na da yaramadı.

Siz bakmayın öyle siyasi yürüyüş başlatacak, mağduriyeti avantaja çevirecek yollu romantik tezahüratlara…

Koltuktan inmeye görün…

Etrafınız bir anda boşalır…

Birkaç aya hatırlayan kalmaz…

Eğer yüksek mahkeme bu inadı sürdürür ve kararı onaylarsa İmamoğlu’nun siyasi yaşamı büyük yara alır…

Tökezler… 

*** 

İktidara hiç yaramadı. 

Şaşkınlıkları yüzlerinden okunuyordu. 

Erdoğan ilk üç gün hiç değinmedi. Sonrasında "Daha bu işin Yargıtay’ı var… İstinafı var" deyip kapıyı açık bıraktı. 

Çünkü bu karar AK Parti’nin bugüne kadar ki bütün tezlerini çökertecek bir karardı. 

Ne "Yargı vesayeti" lafı kalır… Ne "Milletle inatlaşılmaz" tekerlemesi… 

Bu işin sandıkta nasıl büyük bir mağduriyet dalgası yaratacağını en iyi onlar biliyorlar.

İmamoğlu seçime girsin veya giremesin fark etmez…Bu karar AK Parti’ye feci bir maliyet olarak dönecek…Bunu çocuklar bile görüyor.

Sandıkla inatlaşmanın ne demek olduğunu en iyi AK Partililer biliyor. 

O yüzden en fazla zararı onlar gördü. 

*** 

Yani… 

Meşhur benzetmeyle söyleyecek olursak… 

Azrail İBB’ye girdi ama cenazeler partilerden çıkıyor.  

***

Peki kime yaradı? 

Görüntüde yaradığı kimse yok. 

Ama şu var… 

Alan temizliği…!

Sanki birisi için ortam hazırlanıyor alan temizleniyor. 

Davayla yaralanmış bir Belediye Başkanı… 

Onun durumunu görüp iyice kabuğuna çekilen diğer Belediye Başkanı…

Ortalığa çıkmaya cesaret edemeyen diğer potansiyel adaylar… 

Bir hafta içerisinde meydan boşaldı. 

İyi de kime?

***

Merhum Süleyman Demirel’e atfen bir söz söylenir.

Böylesi seçim durumlarında Süleyman Bey ‘kimin aday olacağını değil kimlerin aday olamayacağını’ ilan edermiş. 

Altılı Masai'nın belirleyici iki lideri de Süleyman Bey’in izinden gidiyorlar. 

Sürekli kimlerden aday olmaz onu anlatmaya çabalıyorlar. 

Kemal Bey’in bu sabah basınla kahvaltılı buluşmasında söylediği "Herkes kendi parti içine baksın" lafı artık bu tatlı itişmeyi başka bir noktaya taşıyacaktır.

Meral Hanım’la Kemal Bey’in bu itişmesinden ve ortalığın giderek boşalmasından endişe de duyulmuyor değil. 

Seçmen acı bir sürpriz isimden çekiniyor. 

Tanınmayan, kıymeti kendinden menkul bir ismin son dakika dayatılmasından çekiniyorlar. 

Bana kalırsa öyle bir olasılık yok.

Altılı Masa'daki tüm liderlerin iki ellerini birden kaldırıp onay verecekleri bir isim olacak aday.

Bir düşünün bakalım kim olabilir?