Altılı Masa'da iki adaylı seçenek giderek güçleniyor mu ya da Bülent Kuşoğlu haklı mı çıkacak?

Yüzyılın felaketini yaşayan Türkiye, diğer yandan zor bir seçime hazırlanıyor.

Bir sürpriz olmaz ise seçim ilan edildiği gibi 14 Mayıs’ta yapılacak.

Peki muhalefet neden ortada, “seçim ertelenecek” diyen biri olmadığı halde, seçim ertelenecekmiş gibi bir hava içine girdi?

Aslına bakarsanız seçimin birkaç ay ertelenmesi muhalefetin işine gelecekti.

Bakın, şubat ayının sonuna gelindi hala ortada aday yok. Altılı Masa 2 Mart’ta bir kez daha toplanacak. Herkes şuna emin ki 2 Mart’ta da bir aday ismi belirlenemeyecek.

Tamam, deprem felaketi nedeniyle, doğal olarak Altılı Masa'nın görüşmeleri kesintiye uğradı ama bu ortada bir aday olmadığı gerçeğini değiştirmiyor.

“Aday yok” derken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun potansiyel adaylığını bir kenara koyuyorum elbette. Kemal Bey, CHP’nin adayı, burada bir sorun yok. Ama İYİ Parti, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda bir ay önce nerede duruyorsa hâlâ aynı yerde. Yani, İYİ Parti’ye göre Kemal Bey seçilebilecek bir aday değil.

Peki ne olacak?

Bazı İYİ Parti ve CHP’li isimlerle konuştum.

CHP’de etkili bir isim, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda, bunun ötesinde, seçilebilecek adayın kendisi olduğu noktasında çok kararlı olduğunu bir kez daha tekrarladı.

“Masa’nın dağılması pahasına Kemal Bey adaylıkta ısrar eder mi?” diye sordum. Cevap son derece politikti: “Kemal Bey seçilecek adayın kendisi olduğu konusunda Altılı Masa'yı ikna edecektir.”

Yine soruyla gidelim: “Ya masa ikna olmaz ise ne olacak?”

CHP’li isim; “Bundan sonrası İYİ Parti’ye kalır. Ya masayı dağıtırlar ya da devam ederler” diyor.

Bundan şu anlam çıkıyor ki; CHP aslında, Bülent Kuşoğlu’nun en başta söylediği noktada. Yani; “Kılıçdaroğlu aday gösterilmez ise masa dağılır.”

İYİ Parti’de ise hâlâ Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ümidi devam ediyor.

Her iki belediye başkanından birinin adaylığına Kılıçdaroğlu ikna edilirse sorun yok.

İYİ Partililerin ağzından üçüncü bir isim çıkmıyor. Kılıçdaroğlu’na da iki başkan dışındaki tüm seçeneklere de kapıları kapatmış gibi görünüyorlar.

Geriye tek seçenek kalıyor.

CHP’nin ve İYİ Parti’nin ayrı isimlerle seçime gitmesi ve seçim ikinci tura kalırsa, kalan adayın hep beraber desteklenmesi.

Hem İYİ Parti’de hem de CHP’de ciddi ciddi bu seçenek konuşuluyor. Çünkü, Kılıçdaroğlu vazgeçmez ise İYİ Parti cenahının önerisi bu olacak gibi görünüyor.

Kulislerdeki beklenti benim tahminimi de doğruluyor. Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayı konusunda bir isim belirlemesi Mart ayının sonlarını bulacak gibi görünüyor. Mart’tan sonra seçime sadece 44 gün kalacak. Kemal Bey dışındaki bir adayın 44 günde seçim kampanyasını sırtlaması çok zor.

14 Mayıs’a giden yol kısaldıkça, Altılı Masa’nın daha da acele etmesi gerekecek.

DEPREM BÖLGESİNE GÜNDE 3 BİN ÇADIR GÖNDERİLİYOR AMA YETMİYOR

Deprem bölgesindeki insanların her türlü sorununun çözüldüğünü söylemek çok zor. Ama bir gerçek var ki, devlet ve millet gerçekten elinden geleni yapıyor.

Bölgede en büyük ihtiyacın hâlâ çadır olduğu ortada.

Kızılay’ın atölyelerinde her gün bin çadır üretiliyor ve anında deprem bölgesine sevk ediliyor. Kızılay dışında, özel sektörün de günde 2 bin çadır ürettiği ve bunların da ivedilikle gönderildiğini öğrendim. Yani günde yaklaşık 3 bin çadır sevk ediliyor. Buna rağmen çadır ihtiyacının karşılanamadığı anlaşılıyor.

Yurt dışından çadır ithal etme durumu nedir bilmiyorum. Ama bu imkânların da sonuna kadar zorlanması gerekiyor. 14 milyon insanın etkilendiği ve neredeyse bu insanların tamamının evlerine giremediğini düşünürseniz, çadır ihtiyacının boyutları ortaya çıkar. Şu da bir gerçek ki; çadır konusunda dünyanın hiçbir ülkesi bu boyutlardaki bir felaket karşısında hazırlıklı olamazdı. Pandemi de başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa’nın sıradan bir bez maske konusunda yaşadıkları çaresizliği hatırlayın.

Önemli olan bu çaresizliği yaşayan her vatandaşımıza tek tek dokunabilmektir.

Provokatörleri bir kenara bırakıp, bölgede eksik olan, yapılması gereken ne varsa, neye mal olursa olsun yapmaktır.