CHP seçmeni ne düşünüyor, ne hissediyor?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi yaşamanın belki de en zorlu ve iddialı yarışına hazırlanırken; üstelik rüzgârı da arkasına almışken, anlatmakta ve izah etmekte çok ama çok zorlanacağı bir yanlışa imza attı.

Neden bahsettiğimi anlamışsınızdır…

Kılıçdaroğlu, durup dururken; üstelik siyasi ve hukuki bir zorunluluk da yokken; partisinin hiçbir yetkili kurulunda konuşmaya gerek bile görmediği bir ‘’türban açılımı’’ yaptı. Parti yetkilileri, neyi hedeflediği belli olmayan bu açılımı, herkes gibi Kılıçdaroğlu’nun yayımladığı o 3.5 dakikalık videodan öğrendi.

Bu gariplik sadece bizim ‘demokrasimize’ özgü olsa gerek…

CHP seçmeni ne düşünüyor, ne hissediyor? - Resim : 1

AÇIN TV’LERİ…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk’te katıldığı son programda “Yakın çalışma arkadaşlarım bile Başbakan adayı olacağımı TV’de söylediğimde öğrendiler” diyor…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘’türban açılımı’’ yapıyor, partinin genel başkan yardımcıları, Parti Meclisi üyeleri ve milletvekilleri, böylesine stratejik bir adımı Twitter’daki videodan öğreniyor. ‘’Ne olup bittiğini’’ ise birbirlerini arayıp konuşarak anlamaya çalışıyor.

SEÇMENİN KAFASI DA KARIŞTI

‘’Ne olup bittiği’’ni anlamaya çalışan sadece partinin yetkilileri değil kuşkusuz…

CHP seçmeni de pazartesi gecesi saat 21.00’den beri aynı durumda… Onlar da hem bu adıma bir anlam veremiyor, hem de “Nereden çıktı şimdi bu türban açılımı? Bu sorun Türkiye’nin gündeminden çıkalı 10 yıl oldu” tepkisini gösteriyor.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; Kılıçdaroğlu’nun meşhur 3.5 dakikalık videosu, CHP tabanında büyük bir kırılma yaşanmasına sebep oldu.

TÜRBAN TARTIŞMASI NEYİ ÖRTTÜ?

Zira; Kılıçdaroğlu’nun videoyu yayımladığı gün, TÜİK’in makyajlı enflasyon rakamları açıklanmış, tartışma tamamen ekonomiye ve dolayısıyla muhalefetin en güçlü ve en avantajlı olduğu konuya dönmüştü. Enflasyonun altında ezilen iktidar, gündemi değiştirecek bir argüman ararken, ortaya birdenbire türban tartışması çıktı. Üstelik, malzeme de muhalefetin en güçlü isminden geldi.

Keza; aynı gün, CHP İçişleri Bakanlığı’nın Mersin Mezitli’deki terör eylemi sonrası kendisine yönelttiği suçlamaları püskürtmüş, psikolojik üstünlüğü ele almıştı.

Muhalefetin üstüne gidebileceği bu ve benzeri daha birçok olay ve olgu vardı. Ancak ne yazık ki; Kılıçdaroğlu’nun kimsenin anlam veremediği ‘türban çıkışı’ her şeyi gölgede bıraktı. AKP ise uzun bir süre istismar edebileceği ‘güçlü’ bir zemin buldu.

Bu zemin, şimdi anayasanın 2. maddesinin değiştirilmesine yol açacak bir mecraya doğru hızla kayıyor…

SEÇMEN KIZGIN…

CHP seçmeni en çok da bu duruma öfkeli…

Konuştuğum her CHP’li adeta burnundan soluyor ve “Kapanmış bitmiş ve herkesin üzerinde uzlaşmış olduğu bir tartışmayı açmanın kime ne faydası var?” diye soruyor.

Ve CHP seçmeni, artık ‘çantada keklik’ olarak görülmekten bıkıp usandığını da açıkça ifade ediyor.

Zira; CHP liderinin “Nasıl olsa bana ve partiye oy verecekler” diye düşündüğünü ve bu yüzden partiyi var eden değerleri artık hiçbir şekilde dile getirmediğini düşünen seçmenler, “Endişeli Muhafazakarların kaygıları var da bizim yok mu? Bizim duygu ve düşüncelerimiz bu kadar mı önemsiz?” diye soruyor.

TEPKİ GÖSTERSEN NE FAYDA…

Ne acı ki; CHP seçmenlerinin bu duygu ve düşüncelerini dile getirebilecekleri demokratik bir platform yok… Eğer bu platform olsa; Kılıçdaroğlu ‘türban açılımı’ yaparken en az on kez düşünmek zorunda kalır, parti örgütünün ve kurmaylarının fikirlerini öğrenir ona göre hareket ederdi.  

Acı olan bir yan da partilerin yetkili kurullarının da tamamen işlevsiz hale getirilmiş olması…

Artık hiçbir genel başkan, partilerinin yöneticileri ile stratejik konuları konuşmuyor; konuşma gereği de duymuyor. Parti yetkilileri de her şeyi senin benim gibi TV’den öğreniyor. Ve ne ilginçtir ki; yetkililer bu durumdan rahatsızlık duymuyor. Çünkü; siyasi geleceklerinin genel başkanlarının iki dudağının arasında olduğunu hepsi biliyor…

Olan ise AKP’den kurtulmak isteyen muhalif seçmene oluyor…

AKP’nin yarattığı anti-demokratik kültürden ve yönetim biçiminden kurtulmak isteyen muhalif seçmenler, “AKP öcüsü” ile korkutularak benzer bir kültürün tutsağı haline getiriliyor.