Bildiri ve Anayasa Mahkemesi’nin şifreleri

“Devlet ancak bir savaşta kullanılacak en ağır silahlarla saldırıyor”.

“Devlet bölgede katliam ve kıyım yapıyor”.

Bu cümleler 1128 akademisyenin ‘Hendek olayları’ sırasında imzaladıkları sözde ‘Barış Bildirisi’ndeki cümleler. Yüksek Mahkeme yani Anayasa Mahkemesi bu cümlelerin ifade özgürlüğü olduğunu savunarak, imzacı akademisyenlere yönelik hak ihlali kararı verdi. 

Savaş mı dediniz? Savaş iki devlet arasında olmaz mı? Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısında bir devlet mi var yoksa bir terör örgütü mü? Bu cümle PKK terör örgütünü meşrulaştırmaya yönelik bir hamle değil mi?

En ağır silahlarla mı saldırıyor? Devletin güvenlik güçleri kime saldırıyor? Operasyonlar sırasında bir tane sivilin burnu mu kanadı? Yapılan saldırı bölgedeki Kürt halkına kan kusturan PKK terör örgütüne yönelik değil mi?

Katliam ve kıyım mı yapılıyor? Sınırları içinde yaşadığınız ülkeyi uluslararası mahkemelerde, bu tür yalanlarla yargılatmak mı istiyorsunuz?

Metnin tamamını okuyorum. O hendekleri kazan, kazdıran, 793 mehmetçiğimizin şehit olmasına neden olan terör örgütüne yönelik tek bir çağrı yok. Terör örgütüne lojistik destek veren HDP’li belediyelere yönelik tek bir eleştiri yok. Varsa yoksa Devlet!

Yahu hiçbiriniz evladınızı askere göndermediniz mi? 793 fidan şehit edilirken hiç mi içiniz sızlamadı? 

Bu soruları hem akademisyenlere hem de ‘hak ihlali var’ diyen Anayasa Mahkemesi üyelerine soruyorum.  

Bana sakın kalkıp “İşte bu şehitler olmasın diye böyle bir bildiriye imza attık” demeyin. Akademisyen, bilim adamı dediğin teröre ve terör örgütlerine kucak açmaz. Onları ve yaptıklarını meşrulaştırma telaşına düşmez. 

Bunun tam adı devlet düşmanlığıdır. Ortada çok ciddi bir suç vardır. İsminin önünde akademisyen, gazeteci, siyasetçi vb. bir sıfat olması, hiç kimseye suç işleme selahiyeti vermez.

Gelelim Anayasa Mahkemesi ve başkanına!

İddialar havada uçuşuyor! Başkan Zühtü Arslan’ın üyelerin oyuna dahi müdahale ettiği söyleniyor. 

Zühtü beye bir soru da ben sorayım…

FETÖ firarisi Can Dündar’ın tahliyesini sağlayan raporu yazan Anayasa Mahkemesi hakimini, birkaç ay önce genel sekreter olarak atadınız mı? 

Son bir soru da Anayasa Mahkemesi’ne…

Bu kararın, Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonun dillendirildiği şu günlerde verilmesi tesadüf mü?