CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan açıklamalar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti meclisi öncesi yaptığı açıklamada hükümetin Suriye politikalarını eleştirererek, "Orada görev yapan biri şunu söyledi, daha önce Suriye’den kaçıp Türkiye’ye gelenler sadece Suriyelilerdi. Ama İdlib’den gelecek olanların tamamı eli kanlı insanlardır" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan açıklamalar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti meclisi öncesi açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

CHP, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en köklü siyasal partilerinden birisidir. Sorunları çözme iddiasında olan siyaset kurumunun ülkenin sorunlarını bilmesi, çözüm üretmesi lazım.

"Hukukun üstün olması lazım"

AK Parti ciddi iddialarla iktidar oldu. 17 yılda arzu ettikleri her kanunu çıkardılar, istedikleri bürokratları istedikleri yerlere atadılar. Yargıya da müdahale ettiler. Yargı siyaseti otoritenin yan kuruluşu haline dönüştü.

Tek adam oturdu ve bütün kararları alma konusunda kendisini yetkilendirdi. Bu sürece baktığımızda 17 yıllık bir iktidarın Türkiye’nin hiçbir temel sorununa çözüm üretmediğini görüyoruz.

Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Olması için yargının bağımsız olması, hukukun üstün olması lazım.

Herhangi bir yerde bir toplantı olduğunda, yasal bir toplantı olduğunda bir gizli tanık burada terör örgütü toplantı diye ihbar ederse, tutuklanır. Avukat bile onların neden tutuklandığını bilemez. Demokrasinin olmadığı bir yerde siyasetten sorumluluk da bekleyemiyoruz. 17 yılda cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanmalarını yaptılar.

 174 milyar dolarlık, dışarıdaki bir avuç tefeciye faiz ödüyorsanız 17 yılın sonunda bu iktidarın millete bir hesap vermesi lazım.

Eğitimde bilimi unutan ülke haline geldik. Özel okullarda patlama var. Boğazından kesiyor aile. Devlet okullarına güveni sarstılar.

Dış politikada da felaket ile karşı karşıyayız. Ülkenin çıkarları üzerine inşa edilmesi lazım. Dış politikanın milli olması lazım. Dış politikada kavga olmaz. Getirip bir kişinin siyasal emellerine teslim ederseniz, dış politikada Dışişleri Bakanlığı'nı devre dışı bırakırsanız farklı bir tablo ile karşı karşıya kalırsınız. Mısır, Suriye, İsrail ile ilişkiler, en son Libya politikası, bunların tamamı ciddi bir sorundur.

Ayakkabı kutusunda rüşvet alanların büyükelçi olarak tayin edildiği bir ülkede siz dış politikadan ne bekleyebilirsiniz? Rüşvet alan insanlar, nasıl olur da bir ülkeyi temsil etmek için yurt dışına gönderirler? Bunu da milletin vicdanına havale ediyoruz.

 Dillendirilmesi dahi acı gerçek biliyorum ama bu atamayı yapanlar acaba utanıyor mu? Dış politikada bireysel çıkar peşinde koşan bir yapıyla karşı karşıyayız.

"Geldiğiniz nokta egemen güçlerin taşeronluğudur"

Eğer bir uluslararası konferans yapılacaksa neden siz yapmadınız? Neden egemen güçlerin arkasından gidiyorsunuz, onların çekim alanına Türkiye Cumhuriyeti’ni sokuyorsunuz? Suriye sizin komşunuz, siz yapın anlaşmayı.

Putin söyledikten sonra Adana Mutabakatı’nı hatırladılar. BM’yi göreve çağırın dedik. Bizim Libya üzerinde bir etkimiz var. Kaddafi döneminde onların Türkiye'ye yaptıkları yardımı asla unutmadık bunu yapın dedik. Biz bunu yapmayız dediler.

BM'in tanıdığı meşru hükûmetle görüşürüz dediler. Peki ne oldu? Putin geldi Hafter'le masaya oturdular. Türkiye'nin dış politikasını Putin yönlendiriyor. Neden?

Siz Dışişleri Bakanlığı’nı devredışı bırakırsanız, saraydaki bir avuç insanlar Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikasını oluşturmaya kalkarsanız geldiğiniz nokta egemen güçlerin taşeronluğudur!

 "İdlib’den gelecek olanların tamamı eli kanlı insanlardır"

Örnek vereceğim size, dış politikanın getirdiği açmazlar var. Suriye ile görüşün dedik. Dinlemediler. Suriye terörist dediler. ama Rusya aldı Suriye ile Türkiye'yi aynı masaya oturttu. Gittiler Putin'i dinlediler. Türkiye'nin itibarı nerede?

Suriye konusunda konferans düzenleyin dedik. Türkiye çözüm üreten bir ülke olsun dedik. Yine Putin'in sözü üzerine Astana'ya gittiler, konferansa katıldılar. 1998 Adana Mutabakatı’nı uygulayın dedik. Karşı çıktılar. Putin söyledikten sonra hatırladılar.

Dedik ki Libya'da taraf olmayın. Birleşmiş Milletleri devreye sokun, çatışmayın barıştırın. Türkiye'nin dış politikasını kim belirliyor? Açık ve net Putin belirliyor.
Suriye konusunda çok ciddi açmazlarla karşı karşıya kaldık. Tüm iyi niyetimizle dile getirdik. Bir askerimizin bile burnunun kanamasını istemiyoruz. 3 milyon 600 bin Suriyeli yetmedi. Şimdi 1 milyon İdlib'li kardeşimiz gelecek.

Orada görev yapan biri şunu söyledi, daha önce Suriye’den kaçıp Türkiye’ye gelenler sadece Suriyelilerdi. Ama İdlib’den gelecek olanların tamamı eli kanlı insanlardır, terör örgütünün üyeleridir. Asıl bu 1 milyon kişi gelirse felaket o zaman başlayacak.

 "Başarıya mahkumsunuz"

Bir umudu yeşerten bütün halkımıza teşekkürü borç biliyoruz. Bu güzel iklimi yaşatmak zorundayız ve büyüteceğiz. Birlikte yapacağız. Asla karamsar olmayacağız. Belediye başkanlarının da başarıya mahkum olmalarını hepimizin bilmesi gerekiyor.

Belediye başkanı arkadaşlarıma da söyledim tüm olumsuz koşullara rağmen başarıya mahkumsunuz. Tüm baskılara zorluklara rağmen güzel sonuçlar elde ediyoruz. Samimi diyaloglarını sürdürüyorlar ve sürdürecekler.