Erdoğan'dan kritik açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı hakkında önemli açıklamalarda bulundu... "18 vatandaşımız şehit oldu, 147 vatandaşımız da yaralandı" diyen Erdoğan, operasyonun tüm detaylarını anlattı. Erdoğan, operasyonla ilgili bazı ülkeler hakkında sert açıklamalarda bulundu.

Erdoğan'dan kritik açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde medya yöneticileri ile bir araya gelerek Barış Pınarı Harekatı'nda gelinen son durum hakkında bilgi verdi.

3N Medya Grubu Başkanı Murat Kelkitlioğlu'nun da yer aldığı toplantıda operasyonun başarı ile devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Şu anda Resulayn Şehir Merkezi ve 4 köy kontrol altında alınmıştır. Telabyad tarafından 17 köy kontrol altına alınmış, şehir merkez iki taraftan kuşatılmıştır. Suriye Mili Ordusu, Münbiç bölgesinde teröristlerle göğüs göğüse operasyon sürdürmektedir. Biz sadece belirli bir bölgeyi kontrol altında almayı değil, bunu askerlerimizi ve Suriye Milli Ordusu saflarında savaş kardeşlerimize en az riske atarak yapmak istiyoruz. Teröristlerin karşımızda dayanamayacağını zaten biliyoruz. Önemli olan en az kayıpla süreci tamamlamak" diye konuştu.

Erdoğan'dan kritik açıklamalar - Resim : 1

"Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 490"

Terör örgütünün sivilleri hedef almaya devam ettiğini belirten Erdoğan, "Sahada askerlerimizin ve Suriye Milli Ordusu karışsında duramayan hainler, sınırlarıma yakın yerlerden attıkları havan topları ve roketlerle sivilleri hedef alıyorlar. Şu ana kadar Şanlıurfa, Mardin Şırnak ve Gaziantep illerinde yerleşim yerlerine yönelik 652 havan ve roket saldırısı olmuştur. Teröristler saldırmak için daha çok Türkiye'nin henüz operasyon başlatmadığı yerleri seçiyorlar. Teröristler saldırıları park gibi, hastane gibi, ibadethane gibi sivillerin bulunduğu yerlerden yapıyorlar. Amaçları Türkiye'nin karşılık vermesi halinde sivil kayıplar ortaya çıkmasını sağlamaktır. Daha ileri gidiyorum kilise içinden atış yaptıkları da vaki. Bunları İHA'larla tespit ediyoruz ama biz kiliseye karşı bir harekatta bulunsak bu kez 'gittiler kiliseyi vurdular' diyecekler. Bu fırsatı onlara vermek istemiyoruz. Masumların kanı üzerinden kendilerine propaganda malzemesi üretmeye çalışıyorlar. Gerekirse yüz sivilin arkasındaki tek bir teröristi tespit edip tereyağından kıl çeker gibi onu etkisiz hale getirecek tecrübeye sahibiz. Şehirlerimize yapılan saldırılarda önemli bir bölümü çocuk olmak üzere 18 vatandaşımız şehit oldu, 147 vatandaşımız yaralandı. Bu 18 vatandaşımız içinde 9 aylık Suriyeli Muhammedimiz de var. Açtım babası ile telefonla görüştüm. 9 aylık evladın kaybetmiş o babada o cesaret, sabır, tahammül hakikaten her türlü takdirin üzerinde. Harekat alanında iki askerimiz ile 16 Suriye Milli Ordusu mensubu şehit oldu. 27 askerimiz ile 57 Suriye Milli Ordusu mensubu yaralandı. Buna karşılık ölü yaralı teslim alma olarak etkisiz hale getirilen terörist sayısı 490 oldu. Bunların 440 öldürülmüş olanlar. Bunların içinde 26 yaralı var. 24 tane teslim alınan var" şeklinde konuştu.

Şu ana kadar 109 kilometre kare alanın kontrol altına alındığını kaydeden Erdoğan, sosyal medyada Barış Pınarı Harekatı konusunda Türkiye aleyhine faaliyet yürüten 129 kişinin gözaltına alındığını, 589 kişiye de idari işlem yapıldığının altını çizdi.

"Biz Kürtlere karşı değil PKK, PYD, YPG 'ye karşı operasyon yapıyoruz"

Barış Pınarı Harekatı'na yönelik eleştirileri de yanıtlayan Erdoğan, "Türkiye, DEAŞ üzerinden ülkemizi itham etmeye kalkan ülkeler ve çevreler başta olmak üzere bu alçak örgüte karşı gerçek anlamda mücadele vermiş tek devlettir. Hala Suriye'de bulunan DEAŞ'lılar konusunda her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazır olduğumuzu altını çizerek ifade ediyorum. Buna rağmen ülkemizde hala DEAŞ konusunda itham etmeye devam edenler asla iyi niyetle hareket etmiyor. Harekatı'mızın Suriye halkını ve özellikle de oradaki Kürtleri değil teröristleri hedef aldığı ortadadır. Kendi güvenlik güçlerimizin ve vatandaşlarımızın hayatlarını riske atma pahasına sivillerin zarar görmemesi için sergilediğimiz hassasiyetimiz bunun en büyük ispatıdır. Türkiye'nin asker gücü, şayet insani duyarlılığımız olmasa terör örgütünü tüm operasyon sahasından birkaç gün içinde yerle yeksan etmeye yeterlidir. Adeta bir kuyumcu hassasiyet ile çalışıyor, tek bir masumun burnunun kanamaması için gayret gösteriyoruz. Hele hele operasyonumuzun Kürtleri hedef alması gibi bir durum asla söz konusu değildir. Tam tersine bu operasyonda en büyük desteği Suriye Kürtlerinden alıyoruz. Gerek önde gelen Kürt sivil toplum temsilcilerinin yaptığı açıklamalar, gerek askerlerimizi gördükleri hüsnü kabul bu durumu ispatıdır. Biz Kürtlere değil PKK, PYD, YPG bunlara karşı operasyon yapıyoruz. Biz Suriye'nin kuzeyinde bir terör devletinin kurulmasına müsaade etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bunun altındaki gizliliği de sizler de çok iyi biliyorsunuz. Bu terör devletinden ne kastettiğimizi. Suriye'deki varlığımız tamamen kendi sınırlarımızı güvenliği ve ülkemizdeki Suriyelilerin güvenle evlerine dönmekle sağlamakla sınırlı olduğunu belirtmek istiyorum. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği sağlandığında bundan en çok memnun olacak ülke Türkiye olur. Hemen yanı başımızda böylesine büyük insani dramların yaşanmasının en büyük faturasını biz ödüyoruz. Bizim kimsenin topraklarında gözümüz yok. Ama topraklarımıza göz dikenlere de acıma lüksümüz yok" ifadelerini kullandı.

"Meşru operasyonumuzu işgal olarak tanımlayacak kadar şuurunu kaybetmiş ülkeler çıktı"

Barış Pınarı Harekatı'nın ardından uluslararası camiadan yükselen eleştiri seslerine de sert yanıt veren Erdoğan, şunları söyledi:

Barış Pınarı Harekatı'mız başladıktan sonra ülkemiz içinde ve uluslararası alanda kimlerin nerede durduğunu görme imkanı elde ettik. Türkiye'nin bu meşru operasyonunu işgal olarak tanımlayacak kadar şuurunu kaybetmiş ülkeler çıktı. Aylardır söylüyor olmamıza rağmen operasyonumuzun ardından ülkemizi ekonomik yaptırımlar ve silah ambargoları gibi konularla tehdit edenlere rastlıyoruz. Türkiye'yi bu tür tehditlerle yolundan döndürebileceklerini sananlar yanıldılar. Bu konunu ülkemiz ve milletimiz için taşıdığı önemin hala anlaşılamadığını görüyoruz. Dün Alman Dışişleri Bakanı bir konuşma yapıyor. 'Türkiye'ye silah satışını durduracağız' diyor. Bir başka ülke aynı şeklide. Az önce ben Merkel'e de söyledim. 'Hükümetinizde Dışişleri Bakanı bu ifadeyi kullanıyor. Biz sizinle NATO'da müttefik miyiz. Yoksa terör örgütünü NATO'ya aldınız da bizim mi haberimiz yok' dedim. Böyle bir garip yaklaşım olabilir mi. Siz bizden yana mısınız yoksa terör örgütünden yana mısınız. Bir taraftan oturuyoruz kalkıyoruz dünyanın değişik yerlerinde terörle mücadele nasıl yapılır tartışmasıhı yapıyoruz, öbür taraftan bu terör örgütünün yanında yer alıyorlar. Amerika 30 bin tır silah mühimmat terör örgütüne gönderiyor ve şu anda bu silahlarla terör örgütü bize karşı savaşıyor. Adana mutabakatını nereye koyacağız. Suriye'de niye varız. Rejim teröriste karşı ayakta duramıyor. Duramadığı için biz de Adana mutabakatıyla Suriye'ye girdik. Bu tacizlerden, bu teröristlerin saldırılarında gına geldi. Bunu yapmak durumunda kaldık. Bu mesele Türkiye için bir beka meselesidir. Ülkemiz 35 yıldır terör tehdidi altındadır. Binlerce güvenlik görevlimizi, vatandaşımızı terör saldırılarında kaybettik. Terörün ülkemize maliyeti artık yüzlerce milyar dolarla ifade ediliyor. Türkiye 35 yıldır terörden ve bağlantılı sorunlardan gördüğü zararı milli gelirine eklemiş olsaydı herhalde bugün bulunduğumuz yerin iki üç kat önünde yer alırdı. Örgüt mensupları bu niyetlerini alenen söylüyorlar. Daha operasyon başlar başlamaz ülkemiz topraklarına başlattığı, örgütün gerçek yüzünü göstermiştir. Türkiye'nin meşru sebeplerini dilemek dahi istemeyenlerin, terör örgütünün söyledikleri peşinen doğru kabul etmesinin takdirini milletimize bırakıyorum. Biz bir yandan doğruları yapmaya, bir yandan doğruları anlatmaya devam edeceğiz. Kararlılığımız karşısında bunların hiç birinin önemi yoktur.

"Onların Patriot'u varsa bizim de Siper'imiz olacak"

Erdoğan Türkiye'nin hava savunma ihtiyaçlarını yerli ve milli imkanlarla karşılamak üzere geliştirdiği projelerde önemi bir aşamayı da geride bıraktığını açıklayarak, "Hisar projesini savunma sanayi bakanlığı yönetiminde Aselsan ve Roketsan tarafından tamamen milli ve yerli olarak geliştirdik. Dün nihai testleri yapılan Hisar alçak irtifa hava savunma sistemi, hedefi yüzde yüz başarı ile imha etmiştir. Bu önemli başarıdır. Hisar'ı bizim mühendislerimiz, kaynaklarımız, çalışanlarımız, kısacası milletimiz yaptı. Hisar projesi askeri üs, liman, tesis ve birliklerin hava tehditlerinden korunmasını amaçlıyor. Sabit ve döner kanatlı uçaklara, seyir füzelerine, havadan karaya atılan füzelere ve insansız hava araçlarına karşı etkili bir savunma sistemi. Dün yapılan testin ardından Hisar'ın seri üretimine başlıyoruz. TSK bu alçak irtifa hava savunma füze sistemini inşallah önümüzdeki yıldan itibaren kullanmaya başlayacaktır. Bu başarı uzun menzilli hava savunma füze sistemimiz Siper bakımından da büyük bir müjdedir. Sıra artık Patriot, S-400 benzeri sistemlere geldi. Onların Patriot'u varsa bizim de Siper'imiz olacak. Kendi göbeğimizi kesiyoruz, kesmeye devam edeceğiz" dedi.

"Siz ne zaman bir devletin terör örgütü ile masaya oturduğun gördünüz"

Erdoğan isim vermeden "arabuluculuk" açıklaması yapan ABD Başkanı Trump'a da yanıt vererek, "Bazı ülkeler kendi kendilerine gelin güvey oluyorlar. Bizimle terör örgütü arasında arabuluculuk yapmaya talip olanlar var. Bunlar nasıl başbakandır, nasıl devlet başkanıdır anlamak mümkün değil. Siz ne zamandan beri bir devletin terör örgütü ile masaya oturduğunu gördünüz. Önce bunu bunların anlaması lazım. Bunlara bir de kavram açıklamaları yapıyoruz. Diyoruz ki Türkiye karşısında bir terör örgütü var. Siz bir terör örgütü ile Türkiye'yi mi aynı masaya davet ediyorsunuz. Ondan sonra 'nayn nayn 'diyorlar. Biz attığımız adımları gayet iyi biliyoruz. Biz bu işe bir haftada hazırlanmadık. Aylardır bunun çalışmasını yapıyoruz. TSK bir taraftan, istihbaratımız bir taraftan enine boyuna çalışmalarımızı yaptık. Bildiğiniz gibi Türkiye'de bunların inlerine girdik. Ama uzantı güneye kadar. Suriye'de rejim bunların hakkından gelmiş olsaydı işimiz kolaydı. Suriye'de rejimin böyle bir durumu yok. Aynı şey Irak için de söz konusu. Irak'ta da durum berbat. Biz Irak'ta da birçok şeyleri konuşurken bizin yanımızda farklı konuşuyorlar. arkamızdan farklı açıklamalarda bulunuyorlar. Şurada birkaç gün içinde yaptığı açıklamalar bakıyoruz. İsim vermek istemezdim ama canım yanıyor. Onlar dara düştükleri zaman biz 'farklı değerlerimiz var' diye yanlarında yer alıyoruz. Onların karşısına asla dikilmiyoruz. Ama bunlara gelince bunlar bakıyorsunuz kalkıyorlar teröristlerin yanında yer alıyorlar. Neymiş Kürtmüş. Kardeşim beni Kürt'ü şusu busu ilgilendirmez, bunlar önce insan değil, terörist. Bizim teröriste bakışımızla insana bakışımız farklıdır. Biz ırkçı değiliz. Bunlar aynı zamanda tam manasıyla ırkçı. Diğer yanı ne olursa olsun diyor. Teröristmiş şuymuş buymuş önemli değil diyor. Bunlar kimleri öldürdü. Kimler bizim ülkemize kaçıp geldi. Şu anda ülkemizde 4 milyon mültecinin 400 bini Kürt. 3.6 milyonu Arap. Bunların hepsine biz bakıyoruz. Ayrım yok. Tüm bunların hepsini başta Amerika olmak üzere Avrupalıların hepsine anlattık. Maalesef tablo böyle. Bu durum içinde biz dini azınlıkları asal bir kenara koymadık. Onlara gereken bütün hassasiyeti gösterdik. Tüm bunların yanında bakın açıklamalar geliyor. Ermeni Patrikliği açıklamasını yaptı, Kadim Süryani Kilisesi açıklamalarını yaptı. PYD YPG zulmüne karşı harekata desteklerini ifade ettiler. Çünkü bunlar Suriye'de çok çektiler. Bunlara çok zulmettiler. Suriye'yi oradan kaçarak terk edenler oldu. Avrupa'ya gidenler de oldu. Bunu Sayın Trump'a söylediğimde 'bunları bilmiyorduk' dedi. Bu tablo içinde bugüne geldik. Bizim kalkıp da teröristlerle masaya oturmak gibi bir Allah göstermesin kendimizi inkar edecek halimiz söz konusu değildir. Bu bizim bugüne kadar aldığımız siyasi terbiye ile bağdaşmaz. Bu bizim ne karakterimize, ne cibilliyetimize ne de tarihi duruşumuza uymaz. Bizim teröristlerle karşı duruşumuz, onlar 30 kilometre derinlik ve en batıdan en doğuya tüm o havzayı terk edene kadar devam edecek. Bunu dün İngiltere başbakanına da söyledim, bugün Merkel'e de söyledim" açıklamalarında bulundu.

Gazete, televizyon ve ajansların genel yayın yönetmenleriyle Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde basına kapalı toplantıda bir araya gelen Erdoğan, Batı'nın Barış Pınarı Harekatı konusunda Türkiye'ye tepki göstermesinin nedeninin sorulması üzerine, "Olay şu, terör örgütünü ciddi manada palazlandırdılar. Sayın Obama döneminde, terör örgütü bu kadar güçlü değildi. Ama şu anda terör örgütü çok ciddi destekler alıyor. Rakam veriyorum, 30 bin tır, araç, gereç, mühimmat ne ararsan var. Bu tırların dışında da 4 bin kargo uçakla gelen var. Enteresan olan bir şey daha var, burada 23, 24 de üssü var. Bu üs tabii tam mükellef bir üs değil ama adı üs. Buralardan istifade ediyorlar. Tüm bunlar o zaman yoktu, şimdi bunlar var. Terör örgütünü azdıran nedir? İşte budur, şımartan budur. Bütün bunlara rağmen, Sayın Trump'ın bugün bir açıklaması var, ne diyor, 'Buradan çekilin, 30 kilometrenin dışına çıkın. Çünkü bu güçlü hava kuvvetlerine sahip olan bir ülkeyle baş edemezsiniz.' Şimdi mesele bu." şeklinde konuştu.

F-16, İHA ve SİHA'ların mükemmel bir şekilde iniş ve kalkış yaptığını belirten Erdoğan, görevlerini mükemmel bir şekilde yerine getirdiklerini söyledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu istikrarlı bir şekilde devam etmesi halinde, bizim gerek El-Bab'ta, gerek Cerablus'ta, gerek bu noktada tabii Afrin'de işimiz zordu. Orada da tüneller falan vardı. Hatta bu tünellerin hepsinin yayınlarını da yaptık. Ama şimdi çok daha fazla tünel var. Baktılar ki o tünellerle biz iş göremedik, ondan sonra bunlar zaten çimento paralı değil, Macron bunlara bayağı çimento veriyor, oradan geliyor zaten. Dolayısıyla tünelleri falan, bunlar dışarıda o boxlar yapıyorlar. O boxları da adeta su kanallarındaki gibi birbirine geçirmek suretiyle, daha pratik, yani işi daha teknolojiyle ilerlettiler. Ama tabii bu da diğerleri kadar güçlü değil. Bunları vurduğumuz zaman düşürüyoruz, zaten vurduğumuz zaman da düşüyorlar. Başka teknikler de var. Yani onların bu tür tekniklerine karşı silahlı kuvvetlerimizin de bu konuda aldığı bazı teknikler, tedbirler vesaire var. Bunlarla beraber, atılması gereken adımlar neyse bunları atarak çökertiliyorlar ve çökertilmeye de devam edilecekler. Buradan geri duruş yok. Şu anda iyi gidiyor. Temennimiz odur ki bir taraftan uluslararası camiaya bunları A'dan Z'ye anlatıyoruz, Dışişleri Bakanlığımız anlatıyor."

Arap Birliği'nin Türkiye aleyhindeki kararına değinen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İnsanoğlu bir garip. Arap ligi malum, bir karar aldı. Filistin katılmadı. Şimdi sadece bir elçi göndermişler o da konuşmamış, aldığımız bilgi o. 3 tane ülke bu işe katılmadı, Katar, Somali, Libya. Libya da açıklamasını yaptı. Enteresan olan şey şu: Bu bölge, siz Arap Ligi'siniz. Şu anda Suriye bir Arap ülkesi mi? Bütün ırklara saygı duyarım, benim için önemli olan insan olması meselesidir ve yaratılanı, yaratandan ötürü severiz. Arap olsun, Kürt olsun bu böyledir. Fakat şu mantığa bakın, Suriye kahir ekseriyetiyle Arap mıdır? Arap'tır. Şu anda terörün estiği bölge Arapların ağırlıkta olduğu bölge midir? Ağırlıkta olduğu bölgedir. Biz şimdi burada bu teröristlerle mücadeleyi verirken biz kimleri burada kurtarıyoruz? Yerlerinden edilmiş olan Arapları kurtarıyoruz.

Rejim aslında YPG/PYD'yi de savunmuyor. Tam olumsuz onlara karşı açıklamaları var rejimin. Bütün bunlar ortada iken Arap Ligi kalkıyor hala Türkiye aleyhine oradan karar çıkartıyor. Şimdi bunlara ne denir? Sizin topunuz bir araya gelseniz zaten bir tane Türkiye etmezsiniz. Buna rağmen siz petrolünüzle konuşuyorsunuz, dolarınızla konuşuyorsunuz ve belli takıntılarınız var bu takıntılara dayalı olarak konuşuyorsunuz. Ama Türkiye duruşu ile konuşuyor. 'Nereye ne kadar dolar verirsek oradan ne cevap alırız' siz buna bakıyorsunuz, bizim böyle bir derdimiz yok. Biz şu andaki duruşumuzla herhangi bir ülkeyi değil, mazlumların hakkını almak için bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Suriye'nin topraklarında bizim gözümüz yok. Suriye'yi bölüp parçalamak isteyenlerin karşısında duruyoruz. Burada bu hesap var mı? Var. Şu anda çok açık net, bu söylediğim örgütlerin hesabı nedir? Tamamen, Fırat'ın doğusunda bir terör devletini kurmaktır. Biz de buna müsaade etmeyeceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Onlar buradan defolacaklar. Mümbiç ile alakalı, bize 90 günde Mümbiç'i teslim edeceklerdi. Burayı bize 90 günde bırakın teslim etmeyi ondan sonra sene devrettik ama gene bir şey olmadı. Bakın şimdi biz mecburen Mümbiç'e de operasyon yapıyoruz ve Mümbiç'i de gerçek sahiplerine yüzde 85'e - ne o yüzde 85, Arap ve oradaki aşiretler bize haberler gönderdiler: 'Bizi gelin kurtarın, topraklarımıza kavuşturun.' Bize hep şunu söylediler. Dediler ki; 'Böyle böyle' Yani biz Mümbiç'i en kısa zamanda, 90 günde terk edeceğiz.' Ne oldu, terk etmediniz? Onun için bizim ne yaptığımız ortada. Cerablus'ta Türkiye mi var? El Bab’ta Türkiye mi var? Şu anda Afrin'de Türkiye mi var?

Değerli arkadaşlar, biz sadece oraların şu anda altyapılarını, okullarını, hastanelerini, yollarını yaparak kendilerine teslim ettik ve etmeye devam ediyoruz. Türkiye oralarda yok. Orada şimdi oraların gerçek sahipleri var. Sadece şunları istesek yeter. Türkiye’ye işgalci diyen terbiyesizlerin önce hadlerini bilmeleri lazım. Türkiye hiçbir yerde işgalci olmadı. Böyle bir şeyi de asla düşünmedi, düşünmez. Böyle bir şey aklımızın ucundan da geçmez." 

"Demografik yapıyla oynamaya kalksak Cerablus'ta, El Bab'ta, Afrin'de yapardık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı Batılı ülkelerin Türkiye'nin bölgenin demografik yapısıyla oynağını yönündeki söylemlerine de sert tepki göstererek, "Demografik yapıyla eğer oynamaya kalksak önce işte Cerablus'ta bunu yapardık, önce bunu El Bab'ta yapardık, Afrin'de yapardık. İşte bugün gerçek sahipleri var orada. Ama bunu şu anda desteklediğiniz terör örgütü yapıyor. Mümbiç'te oradaki Arapları yerlerinden çıkartarak oraya geldi teröristleri yerleştirdi. Aynı şekilde yine Irak sınırına doğru olan bölgelerde yaptı. Elinde imkan olsa Haseki'de yapacak, Kamışlı'da yapacak ama elinde o fırsat olmadığı için oralarda yapamıyor. Biz onu da yıkacağız inşallah." değerlendirmesinde bulundu.

"Trump çok şakacıdır biliyorsunuz"

Erdoğan, gelen son dakika bilgisini de paylaşarak, "Şu anda -teyide muhtaç – aynı sahada DEAŞ kampında YPG yangın çıkardı, oradan DEAŞ'lıların kaçması için. Ama teyide muhtaç diyorlar." dedi.

Bir gazetecinin "Yaptırım tehditleriyle ilgili -sürecin nüktesi- olarak bahsettiniz. Trump şaka, espri mi yapıyor yoksa ciddiye alınması gereken bir tehdit olarak mı algılamamız lazım?" şeklindeki sorusuna cevap veren Erdoğan, "Sayın Trump çok şakacıdır biliyorsunuz. Şimdi mesela bugünkü FOX mülakatında 'İyi Kürt, kötü Kürt' demiş. Şimdi iyi Kürt hangisi, kötü Kürt hangisi?" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı gazetecinin '(Trump) bugünkü açıklamasında '30 kilometrenin dışına çıkın' diye YPG'lilere akıl veriyor. Trump'un nasihatine uygun şekilde 30 kilometrenin dışına çıkarlarsa biz duracak mıyız, 30 kilometrede? 30 kilometre ile onları menzil dışına mı çıkarıyoruz? Yoksa gittiği yere kadar gidecek miyiz?" şeklindeki sorusunu ise "Aslında Sayın Trump'ın 20 mil dediği ki 32 kilometreye tekabül eder. Bu yapıldığı takdirde o zaman bizim işimiz kolaylaşır. Ondan sonrası onlara aittir. Rejime aittir. Çünkü rejim kendisi de devreye girmenin hesaplarını yapıyor. Biz de sadece buralarda lojistik destek olarak koalisyon güçleriyle bu tür müşterek adımları da atabiliriz." şeklinde cevapladı.

"Arap'ı, Kürt'ü, Türkmen'i hep beraber bayraklar elde, lehte gösteri yapıyor"

Bir başka basın mensubunun "Barış Pınarı Harekatı güvenli bölge oluşturmak mıdır yoksa PKK'yı tamamen kazımak mıdır? Çünkü PKK Trump'ın söylediği gibi güvenli bölgenin aşağısına çekildiğinde varlığını orada sürdürmeye devam edecektir." sözlerine de cevap veren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu anda Türkiye'de PKK sıfırlandı diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Şimdi PKK-PYD-YPG bu belirlenen sınırlardan dışarı çıktığı andan itibaren en azından 444 kilometre çarpı 32 kilometre ile meydana gelen bu alana bizdeki mültecileri yerleştirme imkanı bulacağız. Ama bunların korunması ile ilgili adımları da biz koalisyon güçlerine teklif ederiz. Çünkü koalisyon güçleri içerisinde biz de varız. Ama işlerine gelmeyince bizimle masaya oturmuyorlar. Masaya oturur beraberce bu adımı atarsak o zaman orada bu alanın korumasını da yapmış oluruz. Böylece bu insanlar huzur içinde bölgede yaşama fırsatını bulurlar. Bizim buradaki atacağımız adım bu."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında gelen son bilgiyi de paylaşarak, "Şu anda Tel Abyad ilçe merkezi terör örgütlerinden arındırıldı. Bizim konuşmamızı duyan oradaki Arap'ı, Kürt'ü, Türkmen'i hep beraber bayraklar elde, lehte gösteri yapıyor. Hayırlı olsun, Allah mübarek etsin." dedi.

Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'a geçen pazar günkü son görüşmelerinde DEAŞ konusunda "Cezaevlerinden bunların boşaltılması ve cezaevlerindeki durumla ilgili birlikte her türlü tedbiri almaya hazırız" dediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda da böyle bir sürecin içerisinde olunduğunu ifade ederek, Trump'ın aslında bugün FOX TV ile yaptığı mülakattaki açıklamalarının olumlu sayılabileceğini dile getirdi.

Trump'ın "Türkiye müttefikimizdir, Erdoğan bana içeri gireceğini söyledi. Ben de ona sınırları korumaya mani olmayacağımı söyledim" diye bir ifadesi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu tür şeylere bakarsan Türkiye saatiyle akşama kadar herhangi bir şey olmazsa..." diye konuştu.

Yarın Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın 3 siyasi partinin genel başkanını bilgilendireceğini, 12.30'da İyi Parti'yi, 16.30'da CHP'yi ziyaret edeceğini, MHP'nin randevuya olumlu yanıt verdiğini ancak saatin henüz netleşmediğini anlattı.

Güvenli bölgedeki cezaevinde bulunan DEAŞ'ların ne olacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ben kendi ekibime talimatımı verdim, o da kendi ekibine talimatını vermek suretiyle bu ekipler birlikte çalışmalarını yapacaklar. Gelip de belki Türkiye'de veya Amerika'da bu tür yargılama değil. Yargılamayı siz cezaevinde de yaparsınız. Veya içerisinde, yanına kurarsınız orada da yaparsınız. Onlar problem değil, yeter ki iş o safhaya gelsin. Bu işte ehliyet sahibi olan, deneyimli, tecrübeli arkadaşlarımız, bizimkiler çalışmasını buna göre yapıyor. Gerek Dışişleri Bakanım, ona talimatı verdik. O da Adalet Bakanımızla, istihbaratla, İçişleri, Savunma Bakanı hep birlikte çalışmaları yapıp ondan sonra da Amerikalı muhataplarıyla da bu çalışmaları yapıp bunun belli bir sisteme oturtacaklar." 

Bu sürecin Amerika'yla beraber mi yürüyeceğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bir araya gelmek suretiyle esaslarını belirleyecekler ve ona göre de adımı atacaklar. Biz bu noktada cezaevi sürecini sonuna kadar götürmek değil, burada ne yapalım da bunların yargı sürecini halledelim, yani biz sonuna kadar Amerika ile gitmek değil, esasları onlarla belirler ondan sonra adımı biz burada atarız. Bunun bize farklı bazı avantajları olacaktır diye düşünüyorum." dedi. 

"Bizim operasyon alanımızda tutuklu veya cezaevi dışında operasyonel olarak kullanılabilecek DEAŞ'lı sayısında net bir bilgi var mı?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, sınırın dışındaki sayının hem az hem de oradaki tutuklu DEAŞ'lı sayısının 1.000-2.000 arasında olduğunu belirterek, "Ağırlıklı olan, bizim güvenli bölge diye ifade ettiğimiz bölgenin sınırları içindeki cezaevlerinde ama bunun nihai durumunu, bu çalışmalar yapıldığı zaman ortaya tam manasıyla çıkaracağız. Gerekli olan bilgileri de zaten Amerikalılar vermeye hazır." dedi.

"DEAŞ'lıların bir çoğu Avrupa ülkeleri vatandaşı ve onları geri kabul etmiyorlar. Bu konu ile ilgili bir diyalog var mı?" sorusuna karşılık Erdoğan, bu konu ile ilgili net bir şeyin olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bizim çok ciddi sayıda bu ülkelere gönderdiklerimiz var. Cezaevinde olanlar olsun, cezaevi dışında olanlar olsun gönderdik. Şu anda olanları çok farklı yol veya yöntemlerle gerek ülkelerine göndermek, gerekse verilecek karara göre adım atmak şeklinde bu adımları atacağız. Ama bizim kapıları açma olayımız, bunlar değil. Bunların dışında, benim ülkemde şu anda olan insanlar var. 3,5-4 milyon insan benim ülkemde var. Onları asıl korkutan ne? Bunlar. Bu kapılar açıldığı zaman, bu insanlar şöyle Avrupa'ya bir huruç ettiği zaman, ne yapacağız diye onlar şimdi onu düşünüyor. Bu da olur mu? Olur. 50 bin kişi Edirne'ye geldi. 50 bin kişi Edirne'ye geldiği gün, Avrupa'da neler oldu hatırlayın. Şu anda Yunanistan tutuşuyor. Bulgaristan yine aynı şekilde tutuşuyor. Gidenler zaten ya Bulgaristan çıkışından gidecek ya Yunanistan çıkışından gidecek. Bunları asıl ürküten bu. Ben bugün Sayın Merkel'e tekrar ad vermeden söyledim. 'Bu iş çözüldü çözüldü. Çözülmedi bizi başka yollara tevessül etmeye zorlayacaksınız' dedim."

Toplantı sırasında gelen yeni bilgiyi paylaşan Erdoğan, ABD Savunma Bakanının 1.000 Amerikan askerinin Suriye'nin kuzeyinden çekileceğini açıkladığını söyledi.