Deprem uzlaşması nasıl oldu?

Binlerce insanımızın hayatını kaybettiği depremler Türkiye’yi kenetledi. Adliyelerdeki uzlaşma bürolarında “büyük barış” sağlanmış durumda. Nasıl mı...?

6 ve 7 Şubat’ta meydana gelen depremlerin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Türkiye batıdan doğuya, tüm illeriyle deprem bölgesine yardım seferberliğinde. Depremin ilk anından itibaren dünyadan yardım yağarken bazı devlet başkanları ve bakanlar da destek için Türkiye’ye geldi.

AVRUPA KALMAZDI

Deprem bölgesine giden Avrupa Birliği’nden bir heyet gördükleri karşısında şok oldu. Bu büyük bir felaketti. Bu kadar yıkımı onlar da beklemiyordu. Kendilerine bilgi veren üst düzey yetkililere bu şoku şöyle anlatmışlar: "Bunun yarısı Avrupa’da olsa yok olurduk. Bir daha ayaklanamazdık. Türkiye bu dayanışmasıyla çok kısa sürede ayağa kalkacaktır.”

Gerçekten ben de buna inanıyorum. Hızla enkazlar kalkarsa, inşaat süreci başlayacaktır. Ama daha yapılacak çok ama çok iş var bölgede.

HARİKA BİR UZLAŞMA

85 milyonu birleştirdi yaşanan acı. Geçtiğimiz günlerde adliye muhabirim Halil Sadri Yılmaz’ın bir haberi o kadar çok hoşuma gitti ki. Adliyelerdeki Uzlaşma Büroları'nda da deprem uzlaşması yaşanıyor. Hakaret, basit yaralama, taksirle işlenen suçlar nedeniyle birçok kişi mahkemelik oluyor.

Bu tür basit suçlarda önce Uzlaştırma Büroları devreye giriyor. Depremin ardından adliyelik olan birçok kişi barışmış. Nasıl mı? Talep şu; "Suç duyurumu geri çekerim AFAD’a para yatırırsan” ya da “Deprem bölgesine çadır gönderirsen.” Ne güzel talepler değil mi? Tabii ki karşısındaki kişinin de buna hayır deme şansı var mı? Severek, canı gönülden bağışlar yapılıyormuş.

Bu sayede birçok suç duyurusu çözüme bağlanarak mahkemelik olmadan sonlandırılmış. Ve her geçen günde böyle talepler gelmeye devam ediyormuş. Böylesi cezaya can kurban!

KIZILAY VİCDANLARI YARALAMIŞTIR

Son dönemde ulusal yardım kuruluşumuz olan Kızılay özelinde yaşanan tartışmaları büyük bir üzüntüyle takip ediyoruz.

Milletin gönlünü, parasını verdiği Kızılay’ın depremin üçüncü gününde AHBAP’a çadır satması vicdanları yaralamış, duyulan güveni yok etmiştir. Hele sonrasında Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın açıklamaları ise hepsinden beter. Yazık ki ne yazık.

Millî kuruluşumuz Kızılay böylesi ellerdeyse yaralarımızın sarılması hiç de kolay olmayacak.