Devrilen masa mektubu! Dikkat masa depreminin ardından 2500 sayfalık bir artçı deprem geliyor

Bugün Meral Akşener konuşmaya başladıktan kısa süre sonra, Ankara yıllarımdan tanıdığım benim yaşlarımda bir arkadaşım aradı.

İlk sözü şu oldu:

“İntihar etmeyeceksek içelim bari…”

ARKADAŞ BU GECE İNTİHAR ETMEYECEKSEK İÇELİM BARİ

Adalet Ağaoğlu’nun, 12 Mart yarı askeri alacakaranlığını anlatan “Bir Düğün Gecesi” romanının girişinde iki solcu arkadaşın bu muhabbeti bizim neslimizin alnına yazılış bir yazı gibidir.

Akşener’in masadan ayrılma kararı benim eski tüfek sayılan 65 Plus arkadaş grubumda işte böyle bir hayal kırıklığı yarattı.

Ama iyi bir şey vardı, bu hayal kırıklığı kontrol edilemez bir öfkeye dönüşmemişti.…

BU YAZIYI YAZARKEN AKŞENER’E KARŞI ÖFKE KONTROLSUZ NOKTAYA GİDİYORDU

Ancak daha genç muhalif nesilde durum tam tersineydi.

Bu yazıyı Akşener’in konuşmasından 1,5 saat sonra yazmaya başladım.

O an itibariyle daha genç çevreden ve özellikle de kadınlardan Akşener’e karşı tepki hızla kontrolden çıkıyordu.

İlk anda devrilen sadece masaydı.

Yani Cumhurbaşkanı adaylığıydı.

Ancak bunum ondan da şiddetli artçı depremi, altılı masanın asıl birlik nedenini berhava edebilirdi.

Altı partiyi bir araya getiren “Güçlendirilmiş Başkanlık Rejiminin kurtulup ayakta kalması” tehlikesi…

Bu altı partiyi birleştiren asıl büyük hedef olan “Güçlendirilmiş parlamenter sistemin” de devrilen masanın altında kalması.

DÖRT AYDIR BU AÇIK VE YAKIN TEHLİKEYİ AÇIKÇA GÖRÜYORDUK

Siyasetten pek anlamam.

Bu masanın bozulacağına hiç ihtimal vermiyordum.

Çünkü hiçbirinin bu masayı devirme riskini göze alamayacağını düşünüyordum.

Fena yanılmışım.

Buna karşılık, dört beş aydan beri gidişatın bu yönde olacağına dair bir hissiyatım vardı.

Çünkü CHP’nin bir kesimindeki davranışın “Altılı masanın gerektirdiği zarafete uygun olmadığı” görüşündeydim.

Türban konusunun masaya danışılmadan gündeme getirilmesi, ABD, Almanya, İngiltere ziyaretleri ve bir de CHP alt kadrolarından gelen, masaya protokolün gerektirdiği zarafetin dışında empozeler.

Tabii son nokta da CHP’li bir danışmanın “Altılı masa Kılıçdaroğlu’nu başkan yapmak için kuruldu” açıklaması.

İYİ Parti kanadının da yeterince zarif davrandığı söylenemez.

Vazo çatlıyordu ve bu hepimizin gözü önünde oluyordu.

AKŞENER’İN KARARI EN BÜYÜK DEMOKRASİ PROJESİNİ TORPİLLEDİ

Şimdi Akşener’in açıklamasından sonra CHP kanadında oluşan tepkiyi izliyorum.

Altılı masa Türk siyasi hayatının belki de ilk büyük demokratikleşme projesiydi. Akşener’in ve İYİ Parti’nin masayı devirme kararı, bu rüyayı yok etti. Çok yanlıştı.

Belki muhalif insanların hoşuna gitmeyecek ama, bu karara CHP destekçilerinden gelen tepkiler de en az onun kadar yanlış.

Şunu unutmamalıyız.

14 Mayıs günü sadece Cumhurbaşkanı seçilmeyecek.
Bir de “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme” geçişi yapacak Meclis’i seçeceğiz.

Benim düş kırıklığım asıl işte bu noktada ortaya çıkıyor.

Çünkü yaşadığım hayat boyunca belki de Türkiye’nin en büyük demokratikleşme projesi olan 2500 sayfalık protokol da bu masanın altında kalabilir.

YOKSA GÜÇLÜ BİR ‘TEK ADAM’ ADAYI MI SEÇMEK İSTİYORLARDI

Oysa ortaya çıkan duruma bakarsak, meğer kimse bu konuda samimi değilmiş.

Güya çok yetki kullanmayacak bir Cumhurbaşkanı seçilecekti.

Güya bu 6 partinin asıl görevi “Güçlendirilmiş Başkanlık Rejimine” son vermek olacaktı.

Gördük ki, tam aksine “Güçlü bir başkan seçmeye uğraşıyorlarmış…”

Neticede “Güçlü başkan adayı” konusunda anlaşamadılar.

MASA DEVRİLDİ ŞİMDİ SIRA 2500 SAYFALIK PROTOKOLDE

Ve şimdi karşılıklı ağır suçlamalarla seçim sonrasında Meclis’te oluşacak bir iş birliğinin temelleri de yıkılıyor.

Bayanlar baylar…

Ne oldu?

Tek adam mı seçiyorsunuz…

Muhalif bir Tayyip Erdoğan mı istiyorsunuz ki, başkanlık konusunda masayı devirecek kadar ihtiraslısınız…

Bu yazıyı yazdığım saatlerde “İntihar etmeyeceksek içelim bari” diyen benim 65 Plus eski tüfek arkadaşlarımın asıl hayal kırıklığı buydu işte…

Meğer hepimiz aldatılmışız.

O 2500 sayfalık protokoller birer proje müsveddesi miydi?

O masanın etrafındakilerinin asıl meselesi muhalif bir Tayyip Erdoğan’ı Beştepe’ye oturtmak mıydı?

AKŞENER VE İYİ PARTİ BU KARARLA İNTİHAR MI ETTİ?

Konuştuğum öfkeli CHP’liler “Bu kararın Meral Akşener’i bitirdiği” görüşündeydiler.

Onlardan biri de Bekir Ağırdır’dı…

O bunları söylerken ben de üç ay öncesine kadar onun başında bulunduğu KONDA anketlerine bakıyordum.

KONDA son 5 ayda İYİ Parti’nin oylarını yüzde 19’lardan yüzde 13’lere indirmişti.

Peki, o oylar nereye gitmişti acaba?

CHP’nin son 5 aydaki performansına bakıyorum.

Oraya gitmemiş. Hatta CHP oylarında da bir puan düşüş bile var.

Yani, Akşener masayı devirdiği için ondan kaçan oylar CHP’ye gelir hesabı konusunda üç defa düşünmekte yarar var.

ARKADAŞLARA ‘SİZ EN İYİSİ BU AKŞAM İÇİN… BİR DE ŞUNU DÜŞÜNÜN’ DEDİM

Bu akşamüzeri 65 Plus arkadaşlarıma “Siz en iyisi bu akşam için” dedim.

Öfkelerin bu kadar kininden çıktığı bir gecede başka yapacak şey yok…

Yarın, öbür gün, daha öbür gün ne olacak derseniz…

Hissiyatım beni yanıltmazsa, Akşener devrilen masanın altında kalsa bile CHP’nin devrilmiş masanın üstüne çıkacağına dair henüz güçlü bir belirti yok.

O nedenle diyeceğim ki…

Başkanlık masasını devirdiniz.

Şimdi hiç olmazsa birbirine çok ağır ifadelerle saldırmayın…

Hiç olmazsa 2500 sayfalık o protokolü yangından kurtarın.

Çünkü seçim sonrası Türkiye’nin 2500 sayfalık o protokole daha çok ihtiyacı olacak.