Ecrin ve Hasan'ın kanında kimlerin eli var?

İstiklal saldırısında ağladığımız Ecrin’in, Karkamış’ta şehit olan 22 yaşındaki öğretmen Ayşenur Alkan ile 5 yaşındaki Hasan Karataş'ın kanlarında kimlerin eli var?

Türkiye etrafını saran ateş çemberinde kimlerle dans ediyor?

Bugünün terör örgütleri, PKK/PYD/YPG’yi zaman içinde kimler nasıl üretti ve Türkiye’yi terbiye etmek adına meydana saldı?

1917’de Çarlık yönetimini tarihe gömen devrim olmasa, İngiltere, Fransa ve Rusya arasında, Osmanlı topraklarının pay edilmesine ilişkin Sykes-Picot anlaşmasından belki de kimsenin haberi olmayacaktı. Lenin bu anlaşmayı ifşa ederek, Rusya’nın anlaşmadan çekildiğini açıkladı.

İngiltere ve Fransa bu ifşaya rağmen, Osmanlı topraklarını bölüp parçaladı. Kurtuluş Savaşı’nı kazanan Türkiye hariç, bütün coğrafyayı istedikleri gibi şekillendirdiler ve bu sayede başta petrol olmak üzere tüm zenginlikleri bir asır sömürdüler.

Arapların birer ikişer bağımsızlığını ilan etmesi bu sömürünün önüne geçemedi. Hele İsrail Devleti’nin kurulmasının ardından, İsrail’in güvenliği için yapılanlar, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdi. O kan hâlâ akmaya devam ediyor. Hemen her ülkede kurdurdukları ve kontrol ettikleri terör örgütleriyle bu ülkeleri dizayn ettiler. PKK/PYD/YPG’yi de onlar kurdu. El Kaide’yi, DEAŞ’ı kurdukları gibi. Suriye’de kurmaya çalıştıkları PYD terör devletinin asıl gerekçesi de yine İsrail’in güvenliğidir. İsrail için tehdit görülen, İran-Suriye ve Türkiye’nin sınırlarına bu terör devleti yerleştirilmek isteniyor.

Türkiye’nin bu ateş çemberinde adeta eli-kolu bağlanarak dans etmesi engellendi. Atatürk’ün ölümünün ardından, Türkiye her ayağa kalkmaya çalıştığında batı kökenli aşağılık senaryolar ve işbirlikçiler vasıtasıyla yeniden yere kapaklandı. MİT’i CİA, Genelkurmay’ı Pentagon yönlendirdi. 1970’lerde başlayan sağ-sol çatışmaları 1980’de darbeyle sonuçlandı. PKK’yı kurdurdular ve Türkiye’nin parasını enerjisini kırk yıl bu terör örgütüyle mücadeleye ayırmasına yol açtılar. PKK ile mücadele Türkiye’ye 1.8 trilyon dolara mal oldu.

Gelinen noktada, 40 yıldır batıdan aldığı silahlarla PKK’yı bitirmeye çalışan Türkiye, şimdi kendi ürettiği imkânlarla terörü bitirme noktasına geldi. İsrail’in İHA’larının yerini Türk SİHA’ları aldı. Karada ve havada tüketilen mühimmatları artık Türkiye üretiyor. Mehmetçiğin elindeki silahların çoğu yerli ve milli.

SİYASETÇİ TERÖR DİLİ KULLANAMAZ

ABD’nin izni olmadan Kuzey Irak’ta operasyon yapamayan Türkiye, şimdi ABD’ye rağmen Suriye’de ve Kuzey Irak’ta güvenliğini tehdit eden her bölgede dans ediyor.

İstiklal’deki PKK/PYD saldırısını devletin/hükümetin yaptırdığını söyleyecek kadar şirazeden çıkanlar, aynı ihaneti Karkamış’a yapılan füze saldırısında da sergiledi.

HDP’nin PKK dili ile konuşmasını anlayabilirim ama bu dilin ekmeğine yağ süren, yerli ve milli iddiasındakileri nereye koyacağız? Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki; devletini terör saldırısıyla suçlasın? Bunu ima etmek bile kabul edilemez.

HDP Van Milletvekili Sezai Temelli; “Karkamış’a atılan füzeler, İstiklal senaryosunu tamamlamaya yönelik” diyorsa, İstiklal saldırısının arkasında devleti işaret eden aklı evvellerin yorumlarından aldığı cesareti yok sayamazsınız.

Fransız Lorient-L’Jour gazetesi, “Türkiye Suriye’de sivilleri vuruyor” diye manşet atmış. Habere bir de sivil kampının fotoğrafını ekleme alçaklığını göstermiş. Dezenformasyonla Mücadele Koordinatörü İdris Kardaş, bu habere sert tepki göstererek şu paylaşımı yaptı: “Haberi sivillerin yaşadığı El-Hol kampının görüntüleri ile vermeniz tam bir manipülasyon örneğidir. Operasyonun sivil kamp ile hiçbir ilgisi yoktur. Özür dileyerek, görseli değiştirmeniz saygınlığınız açısından önemli olacaktır.”

New York Times ya da Fransız Lorient’in ya da Sezai Temelli’nin, PKK/PYD dili ile konuşması doğal.

Ama Türkiye’yi yönetmeye talip siyasetçilerin ne konuştuklarını kulaklarının duyması gerekir.