Fotoğraf karelerinin anlattıkları

Bir edebiyatçı olsam İmamoğlu fotoğrafları üzerinden bir roman ya da fotoroman yazabilirdim. Çünkü insan bazen beden diliyle ve mimikleriyle, ağzıyla söylediğinin tam tersini söyler.

Dün CHP'li büyükşehir belediye başkanlarının, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nu parti genel merkezinde ziyaretinde çekilmiş bir fotoğrafı vardı. Bir gün önce ismi cumhurbaşkanlığı için de geçen Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın açılış töreninde Kılıçdaroğlu’na, “Temennimiz cumhurbaşkanı olarak teşrif etmeniz” şeklindeki sözleri açık destek olarak da anlaşılabilecek bir takdim olarak görülmüştü.

Mansur Yavaş, masada bir tıkanma olursa bu çıkışlarından sonra Kılıçdaroğlu’nun tercih edeceği isim olarak öne çıkacaktır.

Aynı taktiği hatta bir el yükselterek uygulayan bir isim de Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş olmuş, “Genel başkanım aday olmayacaksa ben de aday olabilirim” çıkışını yapmıştı.

Tabii hiç kimsenin Ekrem İmamoğlu gibi Akşener’den destek aldığı yok. Zaman zaman Mansur Yavaş ismi zikredilse de bunlar İYİ Parti tabanından tepki almamak için yapılan taktiksel çıkışlardır. Görünen o ki Mansur Bey tarafından bile inandırıcı olarak görülmemiştir. Şunu da unutmamak gerekir ki 2019’da Mansur Yavaş’ın ABB başkan adaylığına en çok muhalefet de Akşener’den gelmiş ancak sonra desteklemeye mecbur kalmıştı.

Şimdi tekrar fotoğrafa dönecek olursak ayakta duran belediye başkanlarının hepsi oldukça mutlu görünürken İmamoğlu’nun yüz ifadesi farklı. Ekrem Bey mutsuz görünüyor. Nitekim toplantı biter bitmez, basın mensuplarına da görünmeden, kaçarcasına CHP Genel Merkezi’nden çıkıyor.

İmamoğlu’nun buna benzer bir başka fotoğrafı ise Kılıçdaroğlu’nun sağ tarafında Canan Kaftancıoğlu, sol tarafında kendisinin olduğu fotoğraf. Orada da rahatsızlığı yüz ifadesinde açıkça kendisini gösteriyor.

Fotoğraf karelerinin anlattıkları - Resim : 1

Şu an Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu taraflarında alttan alta kılıçların çekildiği net bir savaş var. Birilerinin iddia ettiği gibi “Masa”dan uzlaşı çıkmıyor. Masaya CHP’li olan iki isimi getirelim. Bunların ikisi de dil bilsin, ekonomi bilsin, dünya ile entegre isimler olsun. Bu isimler de Faik Öztrak ve İlhan Kesici olsun. Eğer böyle bir yola girilirse oradan İlhan Kesici ismi çıkar.

Ancak, bu kadar mesafe katettikten sonra Kılıçdaroğlu buradan geri adım atar mı?

Bu soru en kritik soru…

Cevabı da belli. Kılıçdaroğlu geri adım atarsa CHP içindeki liderliği tartışmaya açılır.

İSLAMOFOBİ DEĞİL İSLAM DÜŞMANLIĞI; ERDOĞANOFOBİ DEĞİL ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI

Bir süre önce İsveçli faşist siyasetçi nefret suçu işleyerek Kur’an-ı Kerim’e hakaret ederek Türkiye Büyükelçiliği önünde yakma eylemi yaptı. Bu eylemi Hollanda da Kur’an-ı Kerim’i yırtma eylemi takip etti.

Belli ki bu eylemlerin, söylemlerin Batı’da bir karşılığı var. Bunlardaki söylemin literatürdeki adıyla ‘İslamofobi’ olmaktan ziyade bir nefret suçu ve İslam düşmanlığı olduğunu tespit etmek gerekiyor.

Batı emperyalizmi ya da Batı zihniyeti net olarak nefret ve düşmanlıkla doludur. Tarihi böyledir. Eylemleri böyledir.

İslam hoşgörü dinidir.

İslam sevgi dinidir.

İslam merhamet dinidir.

İslam dünyada bozgunculuğu da yasaklar. “Allah’ın sana verdiğini ahiret yurdunda ara, dünyadan da kendi nasibini unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun ve yeryüzünde bozgunculuk arama. Allah, bozgunculuk yapanları sevmez.” Kasas, 29/77

İslam alemi Kur’an-ı Kerim’e açık hakaret içeren bu eylemlere sessiz kalıyor. Yeteri kadar sesini yükseltmiyor.

Batılı siyasiler de hoşgörü, saygı gibi söylemleri ağızlarından düşürmeyip nefret suçu olan eylem ve söylemlerini “ifade özgürlüğü” olarak niteliyorlar. Bunun İslam düşmanlığı dışında başka bir anlamı yoktur.

Buradan bakıldığı zaman, Batı’nın ikiyüzlülüğünü yüzlerine vuran, Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’in yüzüne “One minute” diyen, BM Genel Kurulu’nda “Dünya beşten büyüktür” diyen bir Erdoğan’ı Batı istemez.

İşte tüm bu sebeplerden dolayıdır ki Batı, İslam düşmanı olduğu gibi Erdoğan düşmanıdır da.

Stockholm’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a maketli hakaretten sonra The Economist’in kapağına bakın, Alman Stern dergisine bakın.

Bunların hepsi Erdoğan düşmanlığıdır.

İsmet Özel’in dediği gibi “Türk Müslümandır; Müslüman da Türk’tür.’’

Siz istediğiniz kadar farklı görünmeye kalkın olay bundan ibarettir.

Sadece içinizden devşirilmiş bazı isimler onlara yaranmaya kalkar, işbirlikçilik yaparlar. Ama, biz Müslüman Türk’üz.

Batı’nın düşmanı, hakkın savunucusuyuz.