Gel bakalım buraya Muharrem!

Kimine göre, cumhurbaşkanlığı adaylığı sonrası yaşanan yenilgiden sonra yaptığı açıklamalar, kimine göre Beştepe’ye giden CHP’li tartışması sırasında ortaya attığı ‘CHP içindeki çete’ suçlaması, kimine göre ise son kurultayda parti'nin cumhurbaşkanı adayının tuvaletinin yanında bir yere layık görülmesi…

Bana göre bütün bunlar tali nedenler. İpler, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, partisinin cumhurbaşkanı adayını açıklarken Muharrem İnce için sarf ettiği “Gel bakalım buraya Muharrem” sözleriyle koptu. Kılıçdaroğlu bu hamleyle hem parti içinde kendisine en büyük alternatif olan İnce’yi diskalifiye etmiş oldu, hem de ‘patron benim’ mesajını verdi.

Kılıçdaroğlu’nun hesap edemediği, Muharrem İnce’nin kendisinden çok daha fazla CHP’li olduğuydu. Bugün iddia ediyorum, parti içinde ve tabanında Muharrem İnce’nin, Kılıçdaroğlu’nun düşündüğünden çok daha fazla karşılığı var. O yüzden Kılıçdaroğlu ve ekibini bir telaş sardı. Hiç vakit kaybetmeden İnce’yi bölücülükle suçlamaya başladılar.

Peki, İnce boş durur mu? İlk salvosunu yaptı! İnce attığı tweet ile “Değişime imza veren milletvekillerini, belediye başkanlarını, kurultay delegelerini dışla sonra dostlarınla hayal kur. Bölücü olan kim?” diye sordu.  

Bu tweetin içinde saklı mesajları çok iyi okumak gerekiyor…

Birincisi, “CHP kurultayı büyük bir demokratik havada gerçekleşti. Zaten CHP’nin kumaşında bu var” yorumları boşa çıkmış oldu. Kılıçdaroğlu’nun milletvekillerine, belediye başkanlarına ve delegelere nasıl bir baskı uyguladığını gördük. Bu açıklamanın aynısını kurultayda İlhan Cihaner de yapmıştı ancak kimse dinlemedi. Belki şimdi İnce söyleyince gündem olur.

İkincisi dostlar konusu. Öyle evirip çevirmeye gerek yok. Kılıçdaroğlu’nun dostlarının kim olduğu belli. İYİ Parti, Saadet Partisi, HDP, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve her ay mütemadiyen görüştüğü Abdullah Gül. Bu durumdan CHP içinde ve tabanında çok rahatsız olan ciddi bir kesimin olduğu belli. İnce bunu söylüyor ve Kılıçdaroğlu’nu bölücülükle suçluyorsa takke düşmüş kel görünmüştür.

Ortada iddia edildiği gibi, ‘Dostlarıyla birlikte iktidara yürüyen bir CHP’ tablosu falan da yok. İktidarı taklit etmeye çalışarak, artık kavga etmeyeceğiz diyerek, ülke adına hiçbir politika üretmeyerek, dostlarından gelecek kırıntı oylara güvenerek, terör örgütlerinin siyasi uzantılarıyla gizli ittifaklar kurarak iktidar olunmaz.

Bu arada bir tespit daha!

Kılıçdaroğlu’nun siyasi arenadaki yarışlarda ne kadar başarısızsa parti içini dizayn etme konusunda da bir o kadar başarılı olduğunu savunuyordum.

Yanılmışım!

Kılıçdaroğlu parti içinde de düşündüğüm kadar başarılı bir genel başkan değilmiş. Bakınız Muharrem İnce ve arkasından gelmesi muhtemel diğer partiler!