Gözlerimiz, gönlümüz Sayın Binali Yıldırım’ı arıyor

Gözlerimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın sadık, sağlam, mert, kötü gün dostu Sayın Binali Yıldırım’ı arıyor.

Sormadan edemiyorum, Binali Bey nerede?

2023 seçimlerine az kaldı, Sayın Cumhurbaşkanımız meydanlarda. Her zaman olduğu gibi enerjisi yüksek. Halk ile bütünleşmiş; anlatıyor, ikna ediyor ve emin adımlarla, güven vererek yoluna devam ediyor.

Fakat Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında halkın en sevdiği devlet adamları içinde başı çeken Binali Bey’i de görmek isteriz.

Halk Binali Bey’i sever, güvenir, her daim görmek ister.

Peki neden?

Binali Bey neden bu kadar seviliyor, saygı duyuluyor?

Hiç şüphesiz dünyanın en büyük liderlerinden biri olan Sayın Erdoğan’ı seveni, ona sadık olanı, ona bağlı olanı millet de sever.

Aynı zamanda dürüstlük, güvenilirlik, sadakat gibi yönleri güçlü olan Binali Bey’in sempatik kişiliği, kullandığı sade dil, liyakatli, doğal ve halktan biri olması da çok sevilmesine sebep oldu.

Binali Bey’e bakınca millet kendinden birini görür.

Kibir görmez, öfke görmez, halka tepeden bakma görmez, kendini görür, tevazu görür, insanlık görür.

Elbette bu sözlerimin, tespitlerimin altı dolu.

Tek tek somut olarak anlatacağım…

Binali Bey, Sayın Cumhurbaşkanımız hangi görevi verdiyse tereddütsüz kabul etti.

Bakanlık, Meclis Başkanlığı, Başbakanlık, Belediye Başkan adaylığı ve Genel Başkanvekilliği yaptı.

Tam bir görev adamı.

Hangi görev verilirse sorgusuz, sualsiz, liderine biat etmiş sadık bir dost, sadık bir devlet adamı.

Şimdi eski günlere bir dönelim...

Malum Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Davutoğlu’na partiyi emanet etmişti. Ardından Başbakan oldu. Peki neler bekliyordu millet Sayın Davutoğlu’ndan?

Başkanlık Sitemi'ne geçişi hızlandırıp önünü açmasını bekliyordu.

Peki öyle oldu mu?

Elbette hayır.

Başkanlık Sistemi'ni hiçbir zaman gündemine almadı, bununla ilgili adımlar atmadı. Aksine kamuoyuna Sayın Erdoğan’a alternatif rakip bir lider doğdu imajı verdi.

Tıpkı yazdığı "Stratejik Derinliği" gibi derinden, stratejik adımlar atarak kendi kadrolarını kurmaya ve Sayın Erdoğan’a alternatif bir lider olmaya çalıştı.

Ve beklenen oldu, görevden istifa etti. Çünkü halk bunu istiyordu, halkın önünde duramazsınız.

Halk “one minute” dedi.

O da “ben bir daha buralara gelmem” dercesine gitti; CHP ile aynı masaya oturdu.

Giderken Sayın Davutoğlu’nun verdiği sözleri hiç unutmuyorum; “Nefsimi ayaklar altına alırım, bu kutlu harekete hizmet eden hiçbir dostumun kalbini kırmayacağım, AK Parti’ye zarar vermeyeceğim, Sayın Cumhurbaşkanı aleyhinde tek bir söz duyulmadı, bundan sonra da duyulmayacak. Onun onuru benim onurumdur. Onun ailesi benim ailemdir” dedi.

Sonuç; Sayın Davutoğlu, CHP ile aynı masada, Sayın Erdoğan‘ın karşısında…

Sayın Erdoğan aleyhine konuşuyor, siyaseten Sayın Erdoğan ile savaşıyor...

Stratejik derinliğine uygun davranıyor!

Gelelim Sayın Binali Yıldırım’a...

Sayın Erdoğan’ın en sadık dostu, en yakın dostu Sayın Yıldırım’a…

Başbakan oldu, ilk işi Başkanlık Sistemi için çalışmalara başlamaktı.

Hiçbir zaman Sayın Erdoğan’ın önüne geçmedi, istemediği hiçbir şeyi yapmadı, tüm kadroları Sayın Erdoğan’ın istediği gibi oluşturdu, Sayın Erdoğan‘ın en güvendiği diğer isim Sayın Hakan Fidan’ı milletvekili yapmaya çalışmadı...

Son olarak başbakanlık koltuğu kendi tabiri ile elinde kaldı.

Ve bunu ifade ederken o kadar içten, o kadar samimi ifade etti ki izlerken, bir insan böyle önemli bir makamı, Türkiye’nin en önemli ikinci makamını bu kadar rahat, bu kadar esprili bir dille nasıl terk eder dedim.

Ancak ve ancak makam, koltuk sevdası olmayan, liderine ölümüne bağlı sadık bir dost bunu yapar dedim. Helal olsun dedim ve hâlâ milyonlarca kez helal olsun diyorum.

Sayın Davutoğlu gibi stratejik ve derinden, liderine alternatif olmaya kalkmadı, kerameti kendinden bilmedi, sadakat sözleri verip ardından parti kurmadı, CHP ile yol yürümedi, muhalefet etmedi, Sayın Erdoğan aleyhine açıklamalar yapmadı, sarsılmadı, savrulmadı, dimdik durdu.

Ardından, “Belediye Başkanı adayı ol” dedi lideri kendisine.

Tavır aynı; sonsuz sadakat ve bağlılık.

Aday oldu.

İstanbul seçimlerinde AK Parti tarihinin en yüksek oylarını almasına rağmen, o dönem kendisi ile uyumlu teşkilat kadroları oluşturulamadığı ve bazı stratejik hatalardan dolayı seçim kaybedildi.

Düşünün, Bakanlık, Meclis Başkanlığı, Başbakanlık yapmışsınız, size “Belediye Başkanı adayı ol” diyorlar, itiraz etmeden kabul ediyor, mücadele ediyorsunuz; parti tarihinin en yüksek oyunu alıyorsunuz.

Teşkilatlarda bir uyum sorunu var, farkındasınız, ama lideri üzmemek adına yolunuza devam ediyorsunuz ve elinizde olmadan haksızca kaybediyorsunuz. Ama yine dimdik ayaktasınız ve dosta, lidere, millete, dava arkadaşlarınıza güven veriyor, muhalefeti sevindirmiyorsunuz.

Genel Başkanvekili olup AK Parti içinde kaos oluşmasını engelliyorsunuz...

“Lider tek, biz neferiz” diyorsunuz.

15 Temmuz’da dimdik liderin yanındasınız, en kritik dönemlerde göreve hazır bir nefersiniz, çünkü siz sadık dost Binali Yıldırımsınız.

Davutoğlu çıktığı bir TV programında, “Sayın Erdoğan benim gibi Binali Bey’i de harcadı” diyor.

Eminim Sayın Binali Yıldırım izlerken, “Ben senin gibi liderimi ve davamı hiçe sayarak parti kurup, CHP ile aynı masada oturmadım. Dün sadakat yeminleri ettiğim, ailesi ailemdir deyip bugün savaş açmadım. Fırsat bu fırsat deyip liderime çelme takmaya çalışmadım, iyi niyetini suistimal etmedim, beni kendinle kıyaslama” demiştir.


İşte bu yüzden zaman zaman Sayın Binali Yıldırım‘ı ailesi üzerinden yıpratmak muhalefeti mutlu eder biliyorum, ama bizim camia neden sessiz kalır onu anlayamam…

Biz Binali Bey’i size yedirmeyiz!

Onu ve sadakatini, sağlam duruşunu, lidere olan ölümüne dostluğunu unutmayız…

Unutmayacağız!

Bel altı vuracaksınız biliyoruz, bu fıtratınızda var, size yakışan da bu, ama bize de yakışan abimize, büyüğümüze sahip çıkmaktır; yedirmeyiz!

En son Azerbaycan ziyaretine katılan Sayın Binali Yıldırım, yine liderinin yanındaydı, ama bu defa dostu için çıktığı bu yollarda neredeyse şehit olacaktı!

Canını verecekti…

Allah ailesine, sevdiklerine, dostlarına ve biz dava arkadaşlarına bağışladı.

Allah uzun ömürler versin, Allah emsallerini artırsın, her daim dünya liderimiz Sayın Erdoğan’ın yanında olsun…

Gözlerimiz Sayın Binali Yıldırımı arıyor; seçim yakın, dönem kritik…

Ve her zamanki gibi son sözüm değişmez;

Allah vatana, millete zeval vermesin.

Vesselam…