İşte bu karar bir reformdur!

Samuray kılıcıyla canı sıkılınca sokakta kadın öldüren bir katille Ekim ayını atlatırken, Kasım ayında Emrah Yılmaz isimli bir kişinin metroda iki kadına saldırmasıyla ayağa kalktık. Ülke olarak bir türlü kadına şiddet ve kadın cinayetleri mevzusunda yol alamıyoruz derken dün Anayasa Mahkemesi çok önemli bir karar aldı. Bu karar reform niteliğinde.

Anayasa Mahkemesi başvurucunun açık kimlik bilgisinin paylaşılmasını yasakladığı için başvurucuyu T.A. olarak isimlendireceğim. T.A. yaptığı başvuruda özetle; kızı S.E.’nin boşandığı eşi V.A tarafından sürekli şiddet gördüğünü, tehdit edildiğini,  bu eylemlerin durması için birden fazla kez koruma ve uzaklaştırma kararı aldığını, koruma kararı altındayken tehditlerin devam ettiğini ve koruma kararının bittiği günün ertesi gününde V.A. tarafından öldürüldüğünü belirtmiştir. Yapılan yargılama sonucunda V.A., cinayeti tasarlayarak işlemediği gerekçesiyle müebbet hapis cezası yerine 25 yıl ceza almıştır. Bunun üzerine başvurucu T.A. kızını ölüme götüren süreçte kolluk görevlileri ile aile içi şiddeti önlemek için görevli olan kamu görevlilerinin ihmalde bulundukları ve yine ilgili Cumhuriyet Savcılıkları ve kararı veren mahkeme üyelerinin eylemin karşılığına uygun ceza vermediği gerekçesiyle, gerekli hukuki yolları tükettikten sonra, yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur.

Yüksek mahkeme, sanık V.A.’ya verilen cezada bir orantısızlık olmadığı, yapılan indirimin vahim nitelikte olmadığı ve savcılıklarca gerekli işlemlerin yapıldığı gerekçesiyle hakim ve savcılar yönünden hak ihlali olduğu iddiasını reddetmiştir.

Ancak Anayasa Mahkemesinin kolluk görevlileri ve ilgili kamu  görevlileri yönünden verdiği karar reform niteliğinde. Buna göre, S.E.’nin hem koruma ve tedbir kararları aldığı süreçte hem de bu kararların uygulanmasında kolluk görevlilerinin yanında Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) görevlilerinin S. E.’nin ölümünde ihmalleri olduğu ve bu sebeple ihmal suretiyle kamu görevlilerinin S. E.’nin yaşamını yitirmesinde sorumlu olduğuna ilişkin bir karar aldı. Gerekçe ise kamu görevlilerinin ölümü ve şiddeti önleyebilecek kanuni hakları olduğu halde bu haklarını kullanmayıp, ölüme dolaylı olarak sebebiyet vermeleri.

Peki bu karar neden reform niteliğinde? Aslında Anayasa Mahkemesinin kararında da belirttiği üzere, ülkemizde kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin önüne geçebilecek kanuni düzenlemeler mevcut. Kanun uygulaması ise kamu görevlilerinin elinde. Kamu görevlileri ise kanunları ve düzenlemeleri uygulamayınca bugüne kadar sorumlu olmuyordu. Bu karar ile birlikte S.E.’nin olayında ihmalli davranan hangi kamu görevlisi varsa soruşturulacak ve cezai yaptırımla karşı karşıya kalacak. İddia ediyorum bu karar tüm kamu görevlilerinde şok etkisi yaratacak. Bundan sonra her kamu görevlisi bilecek ki en ufak ihmali davranışında cezai sorumluluk kapıda. Umalım ki bunlara gerek kalmasın, hem tedbirler artsın hem de toplum olarak bitirelim artık bu kadına şiddet illetini !