İktidar darbe edebiyatıyla milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu

İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener: "İktidar darbe edebiyatıyla 4 gün daha milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu" dedi.

İktidar darbe edebiyatıyla milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 104 emekli amiralin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili yayınladığı bildiri sonrası yaşananları değerlendirdi. Akşener, "İktidar darbe edebiyatıyla 4 gün daha milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu. Partisinin grubunda konuşacak grubunda konuşmakta zorlanan küçük ortağa yeni bir malzeme çıktı" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Sözlerinin başında 104 emekli amiralin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili yayınladığı bildiriyi değerlendiren Akşener, "Son dönemde bir modadır aldı başına gidiyor, 'gece vakti ortalığı karıştırma modası.' İstifa eden bakan mı dersiniz, görevden alınan bürokrat mı, feshedilen anlaşmalar mı... Gece uykusu kaçan 'Ne yapsam da ortalığı karıştırsam' diye iş başına geçiyor" dedi.

Akşener, "Bu modanın son örneği olarak cumartesi gece yarısı 104 emekli amiral bir bildiri paylaştılar" ifadesine yer verdiği konuşmasına şöyle devam etti:

"İktidar darbe edebiyatıyla 4 gün daha milletin dertlerini konuşmaktan kurtuldu. Salı günleri partisinin grubunda konuşacak grubunda konuşmakta zorlanan küçük ortağa yeni bir malzeme çıktı. 'Biz söz de karar da milletindir' diyenleriz. Vesayetin üniformalısına da, cübbelisine de, lacivert takımlısına da karşı durduk. Durmaya devam edeceğiz."
Sözlerinin devamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Akşener, "Millet seni oraya sarayda sefa sür diye oturtmadı. Allah aşkına bir kez olsun eşin, dostun, yandaşın yerine milletimize faydan olsun" diye konuştu. Akşener, şöyle devam etti:

"Geçen hafta Konya'da, geçtiğimiz hafta sonu da Hakkari'deydik. Milletimizin dertlerini dinledik. Hakkari'de kapanan sınır kapıları yüzünden ticaret durmuş, vatandaş şikayet ediyor. Bir eczacı kardeşime 'askıda mama kampanyası var mı' dedim, 'var' dedi. Veresiye defterinde liste uzadıkça uzuyor. Ayakkabıcı dükkanında, 'siftah yapmadım, 20 yılda kazandığımızı 2 yılda erittik, dayanacak gücümüz kalmadı' dedi. Bu insanlarımızın sesini duyan, çare sunan yok.

Bu durumun artık şakası yok. Yokluk içinde yitip giden hayatlardan bahsediyorum. Herkesin bir şeyi çok iyi anlaması lazım. 'Darbe olur mu olmaz mı' tartışması, bebek mamasını askıdan indirmiyor, amirallerin rütbeleri sökülsün mü sökülmesin mi polemiği çaresiz gençlerimize iş bulmuyor. Sayın Erdoğan, böyle devlet yönetilmez, anlamsız polemiklerle uğraşacağına Piraye'yi ve Hasan'ı dinle. Mağdur edebiyatından siyaset devşirmeye çalışacağına, bugün yarın dükkanı kapatacağım diyen Hasan kardeşimi dinle."

Çin'in Ankara Büyükelçiliği'nin Yavaş ve kendisinin Barın kentinde 1990 yılında yaşananlarla ilgili paylaşımlarına verdiği yanıtı da eleştirdi. "Birader bunun anlamı ne? 'Çin tarafı haklı tavrını saklı tutuyor.' Buyur buradan yak. Birader buyur bekleriz. Bak sen hele. Adresimiz bellidir" diyen Akşener, "Bizim herhangi bir ülkenin egemenliği ile ilgili sorunumuz yok. Ama Çin'in Uygur kardeşlerimize yaptığı zulümle ilgili çok büyük bir sorunumuz var. O pis elinizi Uygur’un sinesinden çekene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz, bunu da böyle bilesiniz" ifadesini kullandı.

Çin'in Ankara Büyükelçiliği'nin açıklamasında “Xinjiang (Sincan) Uygur Özerk Bölgesi, Çin toprağının ayrılmaz bir parçasıdır. Bu dünyaca kabul edilen ve tartışılamaz bir gerçektir. Çin tarafı, herhangi bir kişi veya gücün Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne herhangi bir şekilde meydan okumasına kararlılıkla karşı çıkmakta ve bunu şiddetle kınamaktadır. Çin tarafı, haklı karşılık verme hakkını saklı tutmaktadır” ifadeleri yer almıştı.