Kansızlık!

Milletimizin başı sağ olsun. Kaybımız büyük, acımız sonsuz. Kaderimiz olan bu coğrafya, ancak 1999 depremiyle fark ettiğimiz ve ancak ondan sonra tedbirlerini almaya başladığımız üzere bizi hep hazırlıksız ve çürük binalarda yakaladı.

Pazartesi sabahı, insanlarımız derin uykularındayken 7,7 büyüklüğündeki deprem onları gafil avladı. Can kaybı hayli yüksek. Komşu ülkelerde bile yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini öğrenmek, depremin şiddetinin büyüklüğünü bize zaten anlatıyor. tv100’ün derlediği bilgilere göre, son 100 yılın en büyük beşinci depremiymiş Kahramanmaraş Pazarcık merkezli bu deprem.

Ne yazık ki son 20 yılda yeni deprem yönetmeliğine göre yapılan binalar değil, o tarihten önceki binalar yıkıldı tek tek. Kayıplarımızın yüzde 80’i o binalardan kaynaklı. Şanlıurfa’daki yedi katlı bir binanın tuzla buz oluşu gözümün önünden gitmiyor bir türlü. Allah’tan yıkılacağını anladıkları için etrafını çevirmiş ve bina sakinlerini dışarıya çıkarmış yetkililer.

Tabii her taraftan yardım çağrıları geldiği kadar, yardım etmek isteyen kuruluşlar, vatandaşlar ve diğer ülkelerin de sesini işitmek en azından bu ağır atmosferde mutluluk verici.

Yazının başlığının KANSIZLIK oluşuna bakarak sosyal medyada provokatif paylaşımlar yapan ahlak yoksunu trollerden, kimi tv kanallarından bahsedeceğimi sanmayın.

Bildiğiniz KANSIZLIKTAN bahsedeceğim.

Kızılay Kan Merkezi tarafından bu depremde yaralanan vatandaşlarımız için KAN BAĞIŞI çağrısı yapıldı malum.

Bu rutin bir çağrıdır diye bakabilirsiniz ama Kızılay Kan Merkezi’nde gerçekten KAN YOK sevgili dostlar. Evet, Kızılayımız ne yazık ki büyük bir kan ihtiyacı içinde. Bunu yakından biliyorum çünkü iki aydan beri bizzat, yakından yaşıyorum.

Kayınpederim, eşi vefat ettikten sonra bizimle birlikte yaşamaya başladı. Şu anda 93 yaşında ama dinç bir insandı. Bundan beş ay öncesine dek arabasına atlar, istediği işi halleder ve geri dönerdi. Ancak dediğim gibi beş ay önce bir bitkinlik, baş dönmesi sonucunda iki defa düşüp ciddi şekilde yaralanınca hastaneye kaldırdık ve yapılan tetkikler neticesinde kemik iliğinin lösemiden kaynaklı kan üretemediğini ve kan değerlerinin neredeyse sıfıra düştüğünü öğrendik. Akrabadan, yakınlarımızdan ve arkadaşlarımızdan kan bulduk ve bir süre temin ettik ama vücut her defasında yıkıma uğradı. Mecburen Kızılay Kan Merkezi’nden temin etme yoluna gittik. Bir iki kez kan geldi, gönderdiler sağ olsunlar ama aldığımız cevap genelde hep aynıydı: “Kan yok, kan sıkıntısı yaşıyoruz.”

Kızılay Kan Merkezi Başkanı Kerem Kınık’ı arayıp konuştum. O da doğruladı kan sıkıntısı yaşandığını ve hatta bu durumun ciddi boyutlarda olduğunu söyledi. Sebebi de pandemi döneminde insanların korkuları yüzünden kan vermeyi bırakmalarıydı.

İki yıl süren ağır pandemi koşulları nedeniyle en büyük yıkım Kızılay’da yaşanmıştı. Kan stokları hızla tükenmiş ve ihtiyaçların karşılanmasında büyük zorluklar çıkmaya başlamıştı.

Kızılay’ın zorlukların üstesinden gelebilmesinin tek çaresi var:

O da ÜLKE ÇAPINDA BİR KAMPANYA başlatmak.

Bunun için üç yöntem mevcut.

BİRİNCİSİ Kızılay’ın ara sokaklara kadar kan bağışı toplamak üzere seyyar kan merkezi araçlarını dolaştırmaya başlaması, şehirlerin her yerinde seyyar kan merkezleri oluşturması gerekiyor.

İKİNCİSİ bir sosyal sorumluluk projesi olarak ülke çapındaki iş insanlarının, sanat ve sahne dünyasının ünlüleriyle bir farkındalık çalışması yapması. Ünlü sanatçıların, şarkıcıların, sinema ve dizi oyuncularının örnek olmak üzere kan vermeleri ve bunu duyurmaları kan verme bilincinin artmasında önemli bir etki ortaya çıkaracaktır.

ÜÇÜNCÜ yol ise başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partiler için geçerli. Ben AK Parti’de ilgili danışmanlara önerimi ilettim. Çeşitli ülkelerde milletvekili adaylarının ya da siyasi parti genel başkanlarının seçim kampanyalarına kan vererek başlayıp örnek olduklarını hatırlatarak benzer uygulamayı bizim siyasetçilerimizin de yapabileceğini söyledim. Ama her şeyden önce bu kampanyayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başlatması daha da önemli. Çünkü onun güçlü bir etkisi var ve milyonlarca insan akın akın onun bir sözüyle kan verebilir. Bu öneriyi yapalı epey oldu ama bakıyorum hâlâ iktidar partisinde bir kıpırdanma yok. Örneğin her hafta sonu gençlerle bir araya gelen Cumhurbaşkanı’nın bu konuda gençlere iki çift laf etmesinin çok önemli bir yankısı olabilir.

Bu arada başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm siyasi parti liderlerine de aynı çağrıyı yapıyorum.

Kızılay Kan Merkezi hepimizin, iktidarın değil. Eğer böyle bakarsanız, yarın sizin de acilen kana ihtiyacınız olduğunda o “iktidarın kan merkezinin kapısını aşındırmak” zorunda kalırsınız.

Ama şu son iki bilgiyi de paylaşayım güzel gelişmeleri de duyurmak adına. Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin depremin haberi duyulur duyulmaz bir açıklama yaptı ve “Bağışlanan Her Kan, Depremde Kurtarılan 3 Can!” diyerek tüm ilçe halkını kan vermeye davet etti. Sultanbeyli Kent Meydanı’na seyyar kan merkezi kuruldu. Aldığım bilgiye göre yüzlerce metrelik kan bağışı kuyruğu oluştu.

Son gelen habere göre de AK Parti’nin bir kan bağışı seferberliği başlatacağını Teşkilat Başkanı Erkan Kandemir’in teşkilatlara gönderdiği yazıdan öğrendim.