Bahçeli'nin 'astronot' ismi için önerdiği Cacabey kimdir? Gökbilimci Cacabey'in hakkında merak edilenler...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamanın ardından astronot kelimesi için Gökbilimci Cacabey'in isminin konulması önerdi. İşte Gökbilimci Cacabey hakkında merak edilen bilgiler…

Bahçeli'nin 'astronot' ismi için önerdiği Cacabey kimdir? Gökbilimci Cacabey'in hakkında merak edilenler...

Cacabey kimdir sorusu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamasından sonra araştırılmaya başlandı. Ünlü gökbilimci Kırşehir’de bugün bir mimari anıt olarak yükselen Caca Bey Medresesi’ni de yaptırmıştı. Kubbesi açık ve altında bir kuyunun bulunduğu Cacabey Medresesi’nde kuyuya yansıyan yıldızlar incelenir, bunlar üzerinde araştırmalar yapılırdı.

Bahçeli'nin 'astronot' ismi için önerdiği Cacabey kimdir? Gökbilimci Cacabey'in hakkında merak edilenler... - Resim : 1

Cacabey kimdir?

Ceceli aşiretinin beyi olan Emir Bahaddin Caca’nın oğlu olan Cacaoğlu Nureddin Cebrail, 1240’ta Kırşehir’de doğdu. Kırşehir’e büyük hizmetlerde bulunmuş, büyük ve tarihi şahsiyettir. Adı edebileşmiş bu devlet adamı “Cacabey” adıyla ün kazandı.

Selçukluların son yıllarında düzen bozulduğu için iller valiler ile yönetiliyordu. Eskişehir Emiri olarak görülen Caca Bey, bir süre Tokat’ta kaldıktan sonra Kırşehir’e bey oldu.

Emirhor olan Eseddedin İsyanı’nı bastırdı

Kırşehir Beyi iken, Emirhor olan Eseddedin İsyanı’nı bastırdı. Elbistan Savaşı’na katıldı. Orada Mısır Memlük Sultanı Baybars’a esir düştü. Baybars bütün esirleri serbest bırakınca Caca Bey Şam’dan Kırşehir’e döndü. Bir hükümdar gibi Kırşehir’de hüküm süren Caca Bey’in ünü, kısa sürede her tarafa yayıldı.

Mevlana, yazdığı mektupta onu överek, başarısını tescil etti

Genç yaşında zekasını göstererek üstün hizmetlerde bulunan Caca Bey, kısa zamanda büyükler arasına karıştı. Mevlana, yazdığı mektupta onu överek, başarısını tescil etti. Aralarındaki birçok görüşmede de bu konuyu dile getirdi. Özel Türkçe konuşan, emirleri ve devlet yazışmalarında Türkçe yazan Caca Bey, kendi idaresinde olan Hacı Bektaş ile de ilgilenmiş, onu himaye etti.

Caca bey Medresesi'ni yaptırdı

Anadolu’da birçok hayır kurumu yaptırdı. Bu arada Eskişehir’de bir cami ve bir han yaptırmış, 17 cami ve zaviyeyi de onarıma aldı. Kırşehir’de bu gün bir mimari anıt olarak yükselen Caca Bey Medresesi’ni de yaptırdı.

Bahçeli'nin 'astronot' ismi için önerdiği Cacabey kimdir? Gökbilimci Cacabey'in hakkında merak edilenler... - Resim : 2

Medresede astronomi araştırmaları yapılıyordu

Devrin fakültesi gözüyle bakılan bu binada Türkçe eğitimi veriyordu. Arapça ve Acem dili ile de eserleri vardır. Ayrıca İslam Hukuku ile felsefe ve tasavvuf dersleri de öğretiliyordu. Kubbesi açık ve altında bir kuyunun bulunduğu Cacabey Medresesi’nde kuyuya yansıyan yıldızlar incelenir, bunlar üzerinde araştırmalar yapılırdı.

Bundan anlaşıldığına göre, bu medrese o dönemlerde astronomi araştırmaları yapılıyor, matematik, fizik, kimya gibi konularda eğitim veriyordu.

 Bahçeli'nin 'astronot' ismi için önerdiği Cacabey kimdir? Gökbilimci Cacabey'in hakkında merak edilenler... - Resim : 3

Cacabey Medresesi

Kırşehir kent merkezinde bulunan Cacabey Medresesi, minaresinde uygulanan üç farklı tuğla örgü sistemi ile Anadolu’daki tek örnektir. Doğu-batı yönünde uzanan, kareye yakın dikdörtgen bir oturum alanı üzerinde inşa edilmiş kapalı avlulu bir medresedir.

Taç kapısındaki Arapça kitâbesine göre medrese, Selçuklu Sultanı III. Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında Kırşehir Emîri olan Cacaoğlu Nureddin Cebrail tarafından 1272-73 yılında inşa ettirilmiştir. 

Hicrî 10 Şevvâl 670 (10 Mayıs 1272) tarihini taşıyan ve medresenin inşaatı tamamlanmadan düzenlendiği anlaşılan vakfiyeler; vâkfın Kırşehir, İskilib, Kuşhisar (Koçhisar) ve Sultanyüği (Eskişehir) içinde ve civarında, bir kısmı da Ankara, Konya ve Aksaray vilâyetinde bulunan bütün mal ve mülkünü, kısmen kendi çocuklarına ve torunlarına ve kısmen de Kırşehir, İskilib, Tahmageni, Sultanyüği ve Kayseri’de bulunan medrese, cami, han ve başka yapılara bağışladığını ortaya koymaktadır. Özellikle Moğolca tanzim edilmiş vakfiye, 13'üncü yüzyıl Anadolusunda bilinen tek örnek olması bakımından büyük önem arz etmektedir.

19'uncu yüzyıla ait seyahatnâmelerde harabe halinde olduğu belirtilen medresenin, 1907 tarihli Ankara Vilâyeti Salnâmesi’ne göre, kısmen camiye dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün denetiminde çeşitli onarımlar geçiren medrese, günümüzde cami olarak hizmet vermektedir.