TEKNOFEST: Geleceğin rotasını gençler çiziyor
Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST, bu yıl 17-21 Eylül 2025 tarihlerinde İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlendi. İlk kez 2018'de start verilen bu büyük organizasyon, aradan geçen yedi yılda Türkiye'nin teknoloji vizyonunun en güçlü simgelerinden biri haline geldi.
Festivalde bu yıl 64 yarışma, 565 bin takım ve 1 milyon 200 bin yarışmacı vardı. Bu bir rekor. Asıl dikkat çekici nokta, katılımcıların önemli bir kısmının gençlerden oluşması ve etkinliği 11 milyon kişinin yerinde takip etmesi. Bu rakam, Türkiye'de bilime ve teknolojiye olan ilginin sınırlı bir çevreye değil, geniş toplumsal tabana yayıldığını gösteriyor.
Uluslararası ölçekte örneğin dünyanın en prestijli teknoloji yarışmalarından biri olan ABD'deki FIRST Robotics Competition, yılda ortalama 80 bin öğrenciye ev sahipliği yapıyor. TEKNOFEST'in ulaştığı 1 milyondan fazla yarışmacı, bu anlamda Türkiye'nin potansiyelini de ortaya koyuyor.
TEKNOFEST, artık sadece Türkiye’nin değil, dünyanın teknoloji takvimine damga vuran bir marka. Bu marka, gençlere "yapabilirim" dedirten özgüveni kazandırırken, Türkiye'ye de uluslararası alanda iddialı bir konum sunuyor.
Peki, TEKNOFEST'in önemi nereden geliyor? Öncelikle bu festival, gençleri merkeze alarak Türkiye'nin geleceğini ışık tutuyor. Gençlere yarışma heyecanı ile birlikte teknoloji üretme şansı, özgüven ve vizyon kazandırıyor. "Yapabilirim" duygusu, belki de en büyük kazanım. TEKNOFEST, gençlere üretme şansı sunmanın yanı sıra onları tüketici konumundan çıkarıp üretici, tasarlayıcı ve dönüştürücü bir role davet ediyor.
Ayrıca TEKNOFEST'e 96 ülkeden katılım sağlanması, Türkiye'nin teknoloji alanında bir çekim merkezi haline geldiğinin bir yansıması ve Türkiye'nin teknoloji politikalarının, Ar-Ge kapasitesinin ve genç beyin gücünün dünyaya tanıtıldığı bir vitrin işlevi görüyor. Elbette bu durum, Türkiye'nin "teknoloji üreten ülke" kimliğini güçlendiriyor.
Bugün atölye çadırlarında, yarışma pistlerinde ya da proje sunumlarında ter döken gençler, yarının mühendisleri, girişimcileri ve bilim insanları olacak. Burada elde edilen deneyim, gençlere "Türkiye'nin teknoloji geleceğini ben de şekillendirebilirim" duygusunu aşılıyor.
Gençler, girişimcilik cesaretiyle yola çıkıp kendi emekleriyle tasarladıkları dronun havalandığını, yapay zekâ algoritmasının çalıştığını, elektrikli aracın piste çıktığını gördüklerinde teknik başarılarının ve hayallerinin somut gerçeğe dönüşebileceğini deneyimliyor.
İşte bu yüzden TEKNOFEST, gençlere bir gelecek vizyonu çiziyor: Kendi ayakları üzerinde duran, savunma ve teknolojide dışa bağımlılığı azaltma düşüncesini pekiştiren küresel rekabette iddia sahibi, yenilikçi ve özgüvenli bir Türkiye vizyonu.
TEKNOFEST, gençlerin projelerini sergilediği bir alanla sınırlı kalmıyor, Ar-Ge iş birliklerinin, yenilikçi girişimlerin ve teknoloji ekosisteminin geliştiği dinamik bir laboratuvar işlevi görüyor. Festivalde sunulan olanaklar ile eğitim ve mentorluk programları, gençlerin yaratıcı zekâsını ve inovatif potansiyelini ölçmek, geliştirmek ve yönlendirmek için veri ve deneyim altyapısı oluşturuyor.
Burada gençler üniversiteler, teknoparklar ve özel sektör temsilcileriyle doğrudan etkileşime geçiyor.Her yarışma, her proje sunumu, gençlerin iş dünyasıyla tanışmasını, akademik bilgiyle pratiği buluşturmasını ve yenilikçi çözümler üretmesini kolaylaştırıyor.
Bu etkileşim, üniversite-özel sektör bağlantıları, gelecekte milli teknoloji projelerinin omurgasını oluşturacak bir altyapı ve Türkiye’nin teknoloji ekosistemine sürdürülebilir bir katkı sağlıyor. Örneğin robotik, yapay zekâ ve insansız hava aracı projeleri, burada gençler tarafından geliştirilen prototiplerle başlıyor ve teknoparklarda veya Ar-Ge merkezlerinde daha da olgunlaştırılıyor. Böylece fikir, tasarımdan üretime, üretimden ticarileşmeye kadar tam bir inovasyon döngüsü içerisine giriyor.
Her büyük hamle gibi TEKNOFEST de eleştirilerden muaf değil. Kimi çevreler festivali "gösteri" olarak görüyor, kimi de "gerçekçi bir bilimsel üretim değil, siyasi bir vitrin" iddiasında bulunuyor.
Ama şu soruyu sormak gerekir: Bir milyonun üzerinde genci teknoloji üretimine dahil eden, onlara proje geliştirme, yarışma, kendini sınama imkânı sağlayan başka hangi organizasyon var? Eğer bu ölçekte bir hareketlilik "gösteri" ise, demek ki geleceğin en güçlü gösterisi budur.
TEKNOFEST'in elbette eksik yönleri vardır. Her zaman daha iyiyi arama ve eleştirel düşünce ile daha iyiye ulaşma çabası, inovasyonun temel unsurlarından biridir. Örneğin, uluslararası akademik bağlantıların artırılması, sanayi ile iş birliklerinin daha sistematik hâle getirilmesi ve farklı alanlarda ek teknoloji festivallerinin hayata geçirilmesi, etkinliğin etki alanını daha da genişletebilir.
Ancak bu potansiyel geliştirme alanları, festivali küçümsemek için bir gerekçe olamaz. Rakamlar açıkça gösteriyor ki TEKNOFEST, 565 bin takım, 1 milyon 200 bin yarışmacı ve 11 milyon ziyaretçi ile teknoloji ve bilime ilgiyi artırıyor. Bugün bir lise öğrencisinin projesi, yarın bir dünya markasına dönüşebilir. Neden olmasın. TEKNOFEST, tam da bu ihtimali mümkün kıldığı için değerlidir.
TEKNOFEST, festivalden ziyadeTürkiye'nin gençlerine, teknoloji vizyonuna ve geleceğine yapılan bir yatırımın somut göstergesi ve eleştirilerin ötesinde ülkenin genç beyin gücünü, yenilikçi ruhunu ve teknoloji vizyonunu somut verilerle ortaya koyan stratejik bir platform olarak hatırlanacak. TEKNOFEST'in bugünkü başarısı, gençlerin azmi ve bu vizyonu hayata geçiren Baykar gibi yerli teknoloji öncülerinin stratejik desteği sayesindedir. Bu bağlamda hiç komlekse girmeden tüm paydaşlara teşekkür etmek gerekiyor.