Yarım kalanı yanlış tamamlama, yeniden başlamaktan korkma
‘Anneme asla benzemeyeceğim’ diyen kadınların, günün sonunda hep babası gibi adamlara âşık olması… Bu bir tesadüf mü, yoksa hayatın bize sunduğu ince ince işlenmiş bir karma mı?
Babalarıyla sorun yaşayan kız çocukları, yetişkinlikte bu yarım kalmış bağı tamamlamak için, farkında olmadan babalarına benzeyen erkeklere âşık olurlar. Psikolojide bu duruma ‘tekrar zorlantısı’ (repetition compulsion) denir. Yani çocukken yaşadığımız duygusal eksikliği, bilinçdışı bir şekilde benzer bir ilişki içinde yeniden canlandırarak, bu kez sonucu değiştirmeye çalışırız.
Sevgisini göstermeyen, ilgisiz erkekler bize tanıdık gelir; çünkü biz bu sevgi biçimiyle büyüdük. Bilinçaltı bunu tanır; o dönemde yarım kalmış gibi hissettiren eksik sevgiyi, büyüdüğümüzde benzer sevgilerle tamamlamak ister. Ama hiçbir zaman tamamlanmaz.
Tam bu noktada, annemize kızdığımız her durumun içinde kendimizi buluveririz. O ilişkiyi değil, geçmişimizi yaşarız aslında. Bu döngüyü kırmanın tek bir yolu var: Geçmişle barışmak.
Yani yeterince hissettirilmedi diye biz az sevilmedik. Velev ki az sevildik, bu bizim sevilmeye değer olmadığımızı göstermez. Bu karmadan kurtulmak; kendinizi sevmek ve sevilmek için hiçbir şey yapmaya gerek olmadığını, yalnızca kendiniz olarak da sevilmeye değer olduğunuzu anlamakla başlar. Çünkü iyileşmek, geçmişi tekrar etmek değil, onunla yüzleşip ondan özgürleşmektir.
Sevgi, çabaladığında değil; kendin olabildiğinde gerçek olur.