Bilim insanları tarafından yapılan son araştırma, insanları şaşkına çevirdi. Araştırma da dikkat çeken bir detay tespit edildi. Milyonlarca insan, tam tersi olduğunu düşünüyordu ancak durum çok başka çıktı. Yakın geçmişte dünyada meydana gelen kuş gribi, domuz gribi ya da Covid-19 gibi salgın hastalıkların hayvanlardan bulaşması ve ölümcül olması nedeniyle insanların hayvanlarla temas ederken tedirgin olmasına neden odu. Özellikle fareler ve yarasalar gibi hayvanlara hastalıklı haşarat muamelesi yapılıyor ve hastalık kapmamak için onları yaşam alanlarından mümkün olduğunca uzak durması için hareket ediliyor. Ancak viral genomlara ilişkin yeni bir analiz ile çok ilginç bir detay tespit edildiği bildirildi.
GENETİK UZMANI AÇIKLADI
İnsanların diğer hayvanlara, onların bize olduğundan çok daha fazla tehdit oluşturduğunu, evcil ve vahşi hayvanlara onlardan aldığımızın neredeyse iki katı kadar virüs aktardığımızı ortaya koydu. University College London genetik uzmanı Cedric Tan şöyle açıklıyor: "Virüslerin nasıl ve neden daha geniş yaşam ağacındaki farklı konakçılara sıçrayacak şekilde evrimleştiğini anlamak, insanlarda ve hayvanlarda yeni viral hastalıkların nasıl ortaya çıktığını anlamamıza yardımcı olabilir."
İNSANLARDAN BAŞKA HAYVANA GEÇTİ
Araştırmacılar, dikkate alınan 32 viral aile arasında insan vücuduna bulaşabilecek olanları tespit etti. Türler arasındaki sıçramaların sıklığı sayıldığında, yüzde 64'ünde antroponotik enfeksiyon olarak bilinen bir olayla insanlardan başka bir hayvana geçiş yaşandı.
ÇOK BÜYÜK BİR NÜFUS
Tan, New Scientist'ten Michael Le Page'e, "İnsanların bu kadar çok çeşitli ortamlarda evlerini nasıl kurdukları göz önüne alındığında, patojenlerimizi bu kadar yaygın bir şekilde aktarma eğilimimiz mantıklıdır. Nüfus büyüklüğümüz çok fazla. Küresel dağılımımız ise temelde her yerde." dedi.
SINIRLI FIRSAT
Bu, barındırdığımız virüslere, çok daha sınırlı fırsatlara sahip olan diğer türlerden gelen virüslerle karşılaştırıldığında, insan olmayan konakçıların daha geniş bir çeşitliliğine başarılı bir şekilde atlamak için çok daha fazla fırsat verir.
BÜYÜK BİR ŞANS
Dahası, davranışlarımız aracılığıyla virüslere bu geçişi yapmaları için daha da büyük bir şans vermiş oluyoruz. Çevremizdeki yaşamı, çevre kirliliği ve hatta sesimizin sesi de dahil olmak üzere, habitat değişikliği veya tahribatı yoluyla strese sokarak, komşu canlıların virüslere karşı daha duyarlı hale gelmesine neden oluyoruz.
BİR VİRÜSÜN YAYILMASI YETERLİ
Ancak COVID-19'da gördüğümüz gibi, ortalığı kasıp kavurmak için yalnızca bir virüsün yayılması yeterli. Tan ve meslektaşları ayrıca bir virüsün zoonotik hale gelme yeteneği konusunda uyarıda bulunabilecek özellikleri de belirlediler. Zıplayan türlere daha yatkın olan virüslerin, halihazırda daha geniş bir konakçı yelpazesini enfekte eden virüslere kıyasla daha yüksek oranda genetik değişiklik sergilediğini buldular. Bunların mutasyon oranları daha düşüktü.
EN YÜKSEK RİSK
Araştırmacılar, genel virüslerin, tüm omurgalıların sahip olduğu ACE2 konakçı hücre reseptörü (COVID-19'un istismar ettiği) gibi daha fazla hayvanda paylaşılan özelliklerden yararlanıyor olması gerektiğinden şüpheleniyor. Etkileşimde bulunduğumuz hayvanlardaki bu tür virüsler muhtemelen bizim için en yüksek riski oluşturmaktadır.
"GERÇEK VİRAL ÇEŞİTLİLİK"
Tan ve ekibi, "Şu ana kadar virüslerin genomik gözetimindeki büyük boşluklar, doğadaki gerçek viral çeşitliliğin henüz sadece yüzeyini çizdiğimizi gösteriyor" diye uyarıyor.