Akar: Uzattığımız ele cevap bekliyoruz

Erenköy Direnişi'nin 55’inci yıl dönümü anmalarında konuşan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon çalışmaları ile ilgili BM'nin gözetiminde ortak bir komite kurulmasına dair" yapılan çağrının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından kabul edilmediğine dikkati çekti.

Akar: Uzattığımız ele cevap bekliyoruz

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar,  "Bizim gücümüzün, kuvvetimizin test edilememesini, bunun faturasının ağır olacağını her fırsatta lisanımünasiple söyledik, söylemeye devam edeceğiz." diye konuştu. 

"Biz bir taraftan iyi niyetle uluslararası hukuka saygı çerçevesinde, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde dostane şekilde, barışçıl yol ve yöntemlerle sorunlarımızın çözülmesini beklerken, talep ederken, arzu ederken, teşvik ve telkin ederken diğer taraftan da bunun hiçbir şekilde bir zafiyet olarak anlaşılmamasını, yanlış hesaplara gidilmemesini, bizim gücümüzün, kuvvetimizin test edilememesini, bunun faturasının ağır olacağını her fırsatta lisanımünasiple söyledik, söylemeye devam edeceğiz." dedi.

"Uzattağımız bu ele cevap bekliyoruz"

Türkiye ve Kıbrıs Türkünün barış, istikrar ve huzur için elini uzattığını vurgulayan Akar, "Bu ele cevap bekliyoruz. Biz; başta Rumlar olmak üzere ilgili tüm kesimlerin bu uzlaşmacı ve samimi yaklaşımlarımızı anlamalarını ve aynı şekilde davranmalarını umuyoruz. Böylece Ada’da yeni barış hikayeleri yazılabileceğini umut ediyoruz, düşünüyoruz." diye konuştu.

Türkiye'nin ısrarla Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta, deniz yetki alanlarında, eşit egemen hakların korunması ve kaynakların adil paylaşımının tüm kıyıdaş devletlerin mutabakatıyla belirlenmesi gerektiğini savunduğunu söyleyen Akar,  "Bu kapsamda garantör ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, KKTC’nin verdiği ve kendi deniz yetki alanlarımızda bulunan bölgelerdeki faaliyetlerimiz başladık, devam ediyoruz, devam edeceğiz" diye konuştu.  Akar Türkiye'nin, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin de Türkiye gibi iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, uluslararası hukuka saygılı bir şekilde ve kaynakların adil paylaşımı yönünde 'hep birlikte neler kazanabiliriz' düşüncesinden hareket etmesini beklediğini dile getirdi.

"Hedefimiz; adada barışı, istikrarı ve huzuru kalıcı hale getirmektir"

"Bizler Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki sorunların Yunanistan’da yeni kurulan hükümet ile iş birliği ve karşılıklı güven içerisinde çalışarak aşılabileceğine inanıyoruz,  inanmak istiyoruz" diye konuşan Akar, "Hedefimiz; adada barışı, istikrarı ve huzuru kalıcı hale getirmektir. Bütün gayretimiz, amacımız, temel düşüncemiz, hareket noktamız budur. Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki kesimli; politik eşitliğe dayalı adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme ulaşılması Ada’ya barış, huzur ve istikrar getirecektir. Tüm gayretlerimiz, bunu gerçekleştirmek içindir. Bunun anlaşılmasını, hissedilmesini bekliyoruz. Hem muhataplarımızdan hem de diğer dünya kamuoyundan, Avrupa tarafından." ifadelerini kullandı.

"Adada yeni barış hikayelerinin yazılabileceğine inanıyoruz"

Türkiye ve Kıbrıs Türkünün barış, istikrar ve huzur için elini uzattığını vurgulayan Akar, şöyle devam etti:
"Bu ele cevap bekliyoruz. Biz; başta Rumlar olmak üzere ilgili tüm kesimlerin bu uzlaşmacı ve samimi yaklaşımlarımızı anlamalarını ve aynı şekilde davranmalarını umuyoruz. Böylece Ada’da yeni barış hikayeleri yazılabileceğini umut ediyoruz, düşünüyoruz. Bununla birlikte bölgede barış, istikrar ve güvenliğin en güçlü teminatı, garantörü olan Türkiye; hem kendisinin hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin meşru hak ve menfaatlerini, her zaman uluslararası hukuk dahilinde, garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda korumuş ve korumaya devam edecektir. Bir oldu bitti ile haklarının gasp edilmesine asla göz yumulmayacaktır. Bu azim ve kararlılığımızın iyi anlaşılması gerekir. Biz bir taraftan iyi niyetle uluslararası hukuka saygı çerçevesinde, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde dostane şekilde, barışçıl yol ve yöntemlerle sorunlarımızın çözülmesini beklerken, talep ederken, arzu ederken, teşvik ve telkin ederken diğer taraftan da bunun hiçbir şekilde bir zafiyet olarak anlaşılmamasını, yanlış hesaplara gidilmemesini, bizim gücümüzün, kuvvetimizin test edilememesini, bunun faturasının ağır olacağını her fırsatta lisanı münasiple söyledik, söylemeye devam edeceğiz."