Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar: 'Kapımız her yatırımcıya açıktır'

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye-Afrika İş ve Ekonomi Forumu'nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan "Türkiye’nin kapısı, dünyanın farklı bölgelerinden gelen her yatırımcıya ve girişimciye ardına kadar açıktır." dedi ve "G 20 üyesi olarak cari fiyatlarla dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz. 2024 yılı satın alma paritesine göre 12. sıradayız. İnşallah bu sene 11. sıraya yükseleceğiz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5'inci Türkiye-Afrika İş ve Ekonomi Forumu'nda konuştu. Gazze'de varılan ateşkes mutabakatıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mutabakatın kalıcı olması için yoğun çaba içindeyiz. Ancak İsrail'in kötü sicili dolayısıyla tedbiri elden bırakmıyoruz." dedi.

 Erdoğan, Türkiye ile Afrika arasındaki dostluğu "Hızlı yol almak istiyorsan yalnız git, ama uzak menzilleri hedefliyorsan birlikte yürü." atasözüyle özetledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

Sizleri şahsım, milletim ve ailem adına selamlıyor, Türkiye'ye hoş geldiniz diyorum. 5. Türkiye-Afrika İş Forumu'nun hayırlı olmasını diliyorum. 

İlkini 2016 yılında tertiplediğimiz forumun zaman içinde Afrika'nın 4 bir yanından katılımcılarla somut kararların alındığı bir platform haline geldiğini görüyorum. 2 gün süresince gerçekleşen toplantılarda tarım, gıda, enerji, madencilik gibi konular paylaşıldı. Misafirlerimiz ülkelerindeki yatırım ortamını hem diğer katılımcılara hem de Türk iş dünyasına anlatma fırsatı buldu. 

Bu forumun somut projelere dönüşen kararların alındığı bir platform hâline geldiğini memnuniyetle görüyorum. Küresel ticarette belirsizlik ve risklerin arttığı bir dönemde, 2020 süresince gerçekleştirilen toplantılarda tarım, gıda, tekstil, enerji, madencilik ve sağlık gibi konularda çok kıymetli değerlendirmeler paylaşıldı ve paylaşılmaya devam ediliyor. 

Neticede, ticari münasebetlerimizin geleceğine dair güçlü bir sinerji oluştu. Burada yeni dostlukların kurulmasını, yeni iş birliklerinin ortaya çıkmasını ve yeni ortaklıkların tesis edilmesini önemsiyorum. Tüm bunların kalıcı olmasını diliyorum.

"2005 AFRİKA YILI İLAN EDİLDİ"

2005'i ülkemizde Afrika yılı ilan ederek kıta ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. Bu 20 yılda ilişkimizi hayal dahi edilemeyecek noktalara getirdik. Türkiye-Afrika ilişkilerinin stratejik ortaklık seviyeye ulaşmasından fevkalade memnunuz. Türkiye'nin Afrika Zirvesi'ndeki gözlemci statüsünün 20'inci yılını idrak ediyoruz. 

Şunu da özellikle ifade etmek isterim: Hızla büyüyen ekonomisiyle, gelişen yatırım ortamıyla ve üç kıtanın tam merkezindeki stratejik konumuyla Türkiye’nin kapısı, dünyanın farklı bölgelerinden gelen her yatırımcıya ve girişimciye ardına kadar açıktır. 

Afrika kıtasıyla geçmişi 10. yüzyıla dayanan köklü bir muhabbet ve dostluğa sahibiz. Timbuktu’dan Harem’e, Kahire’den Cape Town’a kadar pek çok şehirde bu dostluğun, kardeşliğin ve kaderdaşlığın silinmez izleri ve hatıraları vardır.

AFRİKA ZİYARETLERİNDEKİ İLGİYE DİKKAT ÇEKTİ

Misafir olduğum her ziyarette, “Mama Afrika”nın zengin kültürünü ve asil, soğukkanlı insanlarını yakından tanıma fırsatı buldum. Yüzlerimizin ve gözlerimizin renkleri farklı olsa da gözyaşlarımızın renginin aynı olduğunu, Somali’den Sudan’a birçok yerde bizzat gördük.

Kıta ziyaretlerimde, hayatın tüm zorluklarına rağmen yüzlerinden tebessüm eksik olmayan Afrikalı kardeşlerimin yaşama sevincine hayran kaldım. Şunu özellikle belirtmek isterim ki, gittiğim her ülkede kendimi yabancı bir yerde değil, kendi evimde, kendi ülkemdeymiş gibi hissettim.

Nazım Hikmet bundan 63 yıl evvel Afrika haklarına şöyle sesleniyordu:

Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin oradakiler gibi tıpkı
benim orda aslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin oradaki gibi tıpkı

Türkiye'nin de çok ciddi bir ekonomik siyasi ve sosyal buhranlar yaşadığı dönemde yazılan bu mısralar evrensel bir dayanışmayı yansıtıyor. O sancılı günler geride kaldı. Hamdolsun Türkiye çok gelişti çok değişti. Kalkınma ve refah yolunda büyük mesafeler aldık. 

"DÜNYANIN EN BÜYÜK 17. EKONOMİSİYİZ"

G 20 üyesi olarak cari fiyatlarla dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz.

2024 yılı satın alma paritesine göre 12. sıradayız. İnşallah bu sene 11. sıraya yükseleceğiz. 23 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydettik.

MERKEZ BANKASI REZERVİMİZ 189,7 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ

2002 yılında 238 milyar dolar olan millî gelirimizi, 2024 yılında bir buçuk trilyon dolar sınırına getirdi. Kişi başına düşen millî gelirimiz 2002’de 3.608 dolarken, 2024 yılında 14.751 dolara ulaştı. 2025 yılının ikinci çeyreğinde ise kişi başına düşen millî gelir 17 bin dolara yaklaştı.

Merkez Bankası rezervimiz 27 milyar dolardı, bugün 189,7 milyar dolar. 36 milyar dolar ihracatımız bugün 270 milyar doları zorluyor. Turist sayımızı 15 milyondan 62,milyon 270 bine, turizm gelirini 67 milyar dolar üzerine çıkardık. Savunma sanayiindeki başarımızı biliyorsunuz. 

Ülkemizdeki motorlu kara taşıtı sayısı 8,5 milyonken, bugün itibarıyla 33 milyona ulaştık. 2000’li yılların başında yaklaşık 13 milyon olan bina sayımızı, son 23 yılda ikiye katlayarak 26 milyona çıkardık. Havalimanı sayımız 26’dan 58’e yükseldi. 

Eğitimde derslik sayımız 243 binden 343 bine kadar çıkmışken, bugün 615 bini geçti. Üniversite sayımız 76 iken, bugün 208’e ulaştı. Sağlıkta yatak sayımızı 164 binden 271 bine çıkardık. “Şehir hastaneleri” adıyla 25 adet modern sağlık kampüsünü milletimizin hizmetine sunduk.

MİLLİ GELİRE GÖRE EN ÇOK YARDIM YAPAN ÜLKEYİZ

Malumunuz, 6 Şubat 2023 tarihinde, 53 binden fazla vatandaşımızı kaybettiğimiz, asrın en büyük deprem felaketlerinden birini yaşadık. Deprem bölgelerimiz için yaklaşık 90 milyar dolar harcama yaptık. Sadece 2,5 yılda 304 bin konutu, afet mağduru vatandaşlarımıza teslim ettik. Yıl sonuna kadar hedefimiz, 453 bin konutun hak sahiplerine ulaştırılmasıdır.

Bu çarpıcı rakamları ve oranları daha da çoğaltabiliriz. Sadece 23 yılda başardıklarımız, inşallah gelecekte başaracaklarımızın teminatıdır.

Ülkemiz açısından gurur verici bir diğer husus ise şudur: Türkiye, millî gelire göre dünyada en fazla yardım yapan ülkelerden biridir. Kimsenin inancına, kimliğine veya kökenine bakmaksızın, nerede olursa olsun ihtiyaç sahiplerinin yaralarını sarmak için çalışıyoruz. Bunu yaparken de başkaları gibi hiçbir maddi karşılık beklemiyoruz.

AFRİKA ATASÖZÜ İLE SESLENDİ 

Bir Afrika atasözü şöyle diyor: Hızlı yol almak istiyorsan yalnız git, ama uzak menzilleri hedefliyorsan birlikte yürü.

Bu sözlerin ışığında Afrika ile ilişkilerimizi uzun vadeli ve sürdürülebilir bir gelecek tasavvuru üzerine bina ettik. Tarihin hiçbir sayfasında sömürgecilik lekesini taşımamış bir ülkeyiz. Asırlardır gittiğimiz her ülkeye barışı götürdük, huzuru götürdük, sevgi ve saygıyı götürdük. Aynı zamanda refah ve istikrarı götürdük. Kıta ile münasebetlerimizi günden güne geliştirdik.

Kıtadaki büyükelçilik sayısını 44'e çıkardık. Kısa vadede hedefimiz 50. Bugün Ankara'da 38 büyükelçilik faaliyet gösteriyor. 

 AFRİKA İLE EKONOMİK İLİŞKİLER

Kıta genelindeki yatırımlarımızın piyasa değeri ise 15 milyar doları aştı. Bu yatırımlar neticesinde 100 binden fazla Afrikalı kardeşimiz istihdama katılarak üretimi destekliyor.

49 Afrika ülkesiyle iş konseylerimiz, 31 ülkede ise ticari müşavirliklerimiz bulunmaktadır. Kıtanın geneliyle ticaretimiz, 2003 yılında 5,4 milyar dolar iken, 2024 yılı sonu itibarıyla 40 milyar dolara ulaştı.

Türk Hava Yolları, kıtada 42 ülke ve 64 noktaya sefer düzenliyor.

SUDAN'A YARDIMLAR

Türkiye olarak biz her çatışma bölgesine olduğu üzere, kardeş Sudan'a da yardımlarımızı ulaştırıyoruz. Bir gerçeğin altını çizmek durumundayım. Kolonyalizm kağıt üzerinde yıllar önce son bulmuş, fakat postmodern yöntemlerle varlığını devam ettirmiştir.

Afrika'ya geçmişte beyaz adamın yükü olarak bakanlar, bugün de benzer bir yaklaşım içinde. Batı dünyası, Afrika'daki çatışmaları kıtanın kaderi olarak görüyor. Kimi aktörlerin bu çatışmaları körüklediğini hepimiz biliyoruz. Savaş baronları kazanırken, kaybeden masum siviller oluyor.

GAZZE'DE 20 BİNDEN FAZLA ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ

İsrail'in 2 yıl boyunca sürdürdüğü saldırılarında 68 bin Filistinli şehit oldu. 170 bini aşkın kardeşimiz yaralandı. Bazıları açlıktan olmak üzere 20 binden fazla çocuk öldü. Enkazların altında ne kadar masumun olduğunu kimse bilmiyor.

Tüm insanlığın gözü önünde 2 yıl boyunca bir soykırım yaşandı. Sözde medeni dünya buna engel olamadı. Doğru düzgün tepki göstermedi.

Daha vahimi soykırım sürerken bize ve Afrikalı kardeşlerimize demokrasi dersi veren batılı devletler, İsrail'e silah yardımı yapmaya devam etti. Gazze soykırımında Türkiye gibi Afrikalı kardeşlerimiz de vicdani bir duruş sergiledi. Buradan Gazzeli mazlumları yalnız bırakmayan Afrika halklarına bir defa daha teşekkür ediyorum.

GAZZE'DE KALICI BARIŞ İÇİN TEDBİRİ ELDEN BIRAKMIYORUZ

Biliyorsunuz, bizim de gayretlerimizle Gazze’de ateşkes sağlandı. Pazartesi günü Şarm El Şeyh'te, dört ülkenin liderleri olarak çok önemli bir deklarasyona imza attık.

Hamas ile İsrail arasında varılan mutabakatın kalıcı olması ve kalıcı barışa zemin oluşturması için yoğun çaba içerisindeyiz. Ancak, İsrail’in kötü niyetli tutumuna karşı tedbiri ve dikkati elden bırakmıyoruz.

Gazze’nin yaralarını sarmaya ve yeniden ayağa kalkmaya ihtiyacı var. Biz bunun için ne gerekiyorsa yapmaya, inşallah devam edeceğiz. Sizlerden de Filistin halkıyla dayanışmanızı güçlendirerek sürdürmenizi özellikle istirham ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

Sonraki Haber