Celal Şengör ve İlber Ortaylı tv100’ün konuğu oldu: İstanbul ve İzmir’i tehdit eden ciddi fay var

Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum'un bu haftaki konukları Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Yerbilimci Prof. Dr. Celal Şengör oldu. Ortaylı ve Şengör, tv100'de soruları yanıtladı. Şengör, İstanbul ve İzmir'i tehdit eden fayların olduğunu belirterek, "Bütün Batı Anadolu senede 2 ile 2,5 santim kuzeye ve güneye açılıyor. Yani bu deprem üretecek bol bol" dedi. İlber Ortaylı ise, İstanbul'un çok fazla büyüdüğünü belirtti.

Candaş Tolga Işık, her hafta sanat, spor ve siyaset dünyasından önemli isimleri tv100 ekranlarında ağırlıyor. Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum’un bu haftaki konukları Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Yerbilimci Prof. Dr. Celal Şengör oldu. Ortaylı ve Şengör, tv100'de soruları yanıtladı.

Prof. Dr. Celal Şengör, artçı depremlerin beklenen bir şey olduğunu ifade ederek, “Anadolu bir mozaiktir, faylarla birbirinden ayrılmış bloklardan oluşur. Bu fayların bazıları 7,8 ve 7,6’lık depremlerden sonra gerginlik meydana geldi. Bu tamamen beklenen bir şey” dedi.

“KÖTÜ BETON BİNA ÇÖKER AMA AHŞAP BİNA ÇÖKMEZ”

İstanbul’da tarihi devirlerde yaşanan depremlere ilişkin bilgiler veren İlber Ortaylı, “İstanbul’da tarihi devirlerde deprem var. Bazıları tsunamiye kadar gitmiş bunların. 1895’da depremi baya ciddi. Kötü beton bina çöker ama ahşap bina çökmez, oynaktır çünkü. O zaman ahşap bir şehir olan İstanbul tahribat gördü, Fatih Camii yıkıldı” ifadelerini kullandı.

"İSTANBUL VE İZMİR'İ TEHDİT EDEN CİDDİ FAYLAR VAR"

İzmir ve çevresinde hissedilen 4,1 büyüklüğünde depremi değerlendiren Prof. Dr. Celal Şengör, “İzmir’in kuzeyinde oldu. İstanbul ve İzmir'i tehdit eden ciddi faylar var. Daha önceden de söylediğim gini bütün Batı Anadolu senede 2 ile 2,5 santim kuzeye ve güneye açılıyor. Yani bu deprem üretecek bol bol. Bütün kıtalar içerisinde depremselliği en zengin yerler Batı Anadolu, Ege ve Yunanistan’dır” şeklinde konuştu.

"YATIRIM VE GENİŞLEME İMKANI İYİ OLANLARI ENGELLİYOR"

İlber Ortaylı, İnşaat mühendisleri yetişiyor buna rağmen iyi mekteplerden çıkanlar işsiz. 450 bin müteahhit olmaz, böyle bir şey yok. Bunların çoğu tembel, işçisinden evvel inşaat yerinde olmayan bir müteahhit düşünülemez. Benim anlamadığım bir şey daha var. Dünyada Türk inşaat firmalarına saha açılma gibi bir devir başladı. Almanya önce biz almayacağız dedi çünkü şişti. Çünkü havalimanı tamamlayamadı bizimkilere tamamlattılar Berlin Havalimanı’nı. Emin olun bu depremler ve binalar gelecekteki yatırım ve genişleme imkanı iyi olanları engelliyor” dedi.

"TÜRKİYE, BEBEKLERİNİN ENKAZ ALTINDA KALMASINA TAHAMMÜL EDECEK BİR ÜLKE DEĞİL"

Milli ekonomi açısından bu günlerde en son düşeceğimiz şey. Türkiye, nüfusunun ve çoluğunun, çocuğunun, bebeklerinin, genç adamlarının enkaz altında kalmasına tahammül edecek bir ülke değil. Bizim nüfusumuz artmıyor artık. Türkiye’nin belli bölgelerinin nüfusu sabitlendi. Bundan sonra azalma başlayacak. Biz hatta bazı yerlerde kendimize benzeyen toplumlardan iş gücü ve teknik güç ithal etmek zorundayız. O yüzden kanunların değişmesi ve imar aflarının kaldırılması lazım.

“İSTANBUL DÜNYADA MEGAPOL OLMAK İÇİN EN UYGUNSUZ BÖLGE”

Sanayide kesinlikle İstanbul’un kurtarılması gerektiğine dikkat çeken İlber Ortaylı, “İstanbul çok fazla büyüdü ve bir megapol oldu ve dünyada megapol olmak için en uygunsuz bölge. Coğrafyası çok kötü, köprünün Asya tarafında kıyaya paralel dağlar var, Trakya tarafı büyük inşaatlara uygun olmayan bir ziraat arazisi. Şehrin nüfusunun bir şekilde buradan kaydırılması için yapılacak şeyler belli. Belli sanayi tesislerinin kaydırılması lazım. Ankara’nın başkent olması bir ölçüde Kuzey Anadolu’ya hayatiyet kazandırıyor. Konya’nın çok büyümesini engelliyor ve çok da isabetli bir şey. İstanbul’un da yükünü hafifletiyor. 950’ten sonra öyle bir devir geldi ki bütün sanayi canı isteyen canının istediği yere sanayi yaptı. İstanbul bu hale geldi. Türkiye’nin kalıbı çıktı dışarı, oryantalize olduk. Bugün 3. Dünya böyle gidiyor. 20 milyonluk metropoller az gelişmişliğin göstergesi olacak. Yani Kahire bunun kurbanıdır ve Afrika. ” ifadelerini kullandı.

Ortaylı, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı:

“İstanbul’un Suriçi’ne dokunulmaz. Nasıl ki Portekiz’in mahallelerine dokunulmazsa, tramvay duvarlara sürtüne sürtüne giderse burada da öyle olurdu. Sen şehri surların dışına yapmak gibi bir planı yapacaksın. Bunu yapmadıktan sonra olmaz”

HATAY VE ANTAKYA’NIN KÜLTÜREL MİRASI

Her şehrin kendi özelliği ve kültürel mirasının olduğunu ifade eden Ortaylı, “İnsanların kendi yaşayış biçimleri ve kültürel kalıpları var. Hataylılar diyor ki; ‘3 dün, 5 mezhep yaşamış insanlarız. Gitmişiz gelmişiz bir arada olmuşuz. Biz bu havayı dağıtmak istemiyoruz’ diyorlar. Onun için dikkat etmemiz gerekiyor. Bir şehri yeniden inşa etmek sadece inşaat mühendisleriyle yapılacak bir şey değil” dedi.