CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'ndan "6'lı masada kriz mi var" sorusuna yanıt! "Hiç yaşamadık, olmadı"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, salı günü Elazığ’da yaptığı grup toplantısının ardından bir grup gazeteciyle sohbet etti. Burada 6'lı masayla ilgili değerlendirmelerde bulunan CHP lideri, "Zaman zaman tartışmalar olur. Bu da siyasetin doğasında vardır. Bunu altılı masa arasında kriz ya da dağılma şeklinde düşünmüyoruz." dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'ndan "6'lı masada kriz mi var" sorusuna yanıt! "Hiç yaşamadık, olmadı"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir grup gazeteciyle ettiği sohbette, "6'lı masada kriz mi var?" sorusuna yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "Yok efendim, hiç yaşamadık. Gerçekten hiç yaşamadık. Olmadı yani. Zaman zaman tartışmalar olur. Bunu altılı masa arasında kriz ya da dağılma şeklinde düşünmüyoruz." ifadelerini kullandı.

Son dönemde Altılı Masa'da yer alan farklı partilerdeki kurmayların değerlendirmeleri "masada kriz mi var" sorusunu beraberinde getirdi. Tartışmaların yaşanabileceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ama o tartışmalarda bizim açımızdan önemli olan genel başkanların söylemidir. Genel başkan yardımcıları kendi görüşlerini ifade edebilirler, düşüncelerini söyleyebilirler. Önemli olan sayın genel başkanların görüşleridir" dedi.

‘HER TOPLANTIDA ÖNEMLİ AŞAMALAR KAT EDİYORUZ’

2 Ekim tarihinde gerçekleşecek ‘Altılı Masa’ liderler buluşmasının ikinci turuyla ilgili gündem değerlendirmesi yapan CHP lideri Kılıçdaroğlu, Altılı Masa'nın en güçlü yanının, "Altı liderin demokrasi ve adalete olan bağlılığı" olduğunu söyledi, zayıf yönünün ise olmadığını belirtti. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sorularımıza yanıtları şu şekilde oldu:

2 Ekim tarihinde yapacağınız ‘Altılı Masa’ toplantısının gündemi ne olacak?

Her toplantıda önemli aşamalar kat ediyoruz. Bu toplantıda da önemli aşamalar kat edeceğiz. Belki devlet yapılanmasında yeni kurumlar olacak. Ekonomi konusunda, yeni düzenlemeler konusunda görüş birlikteliğini büyük bir ihtimalle belli konularda sağlayacağız.

'ALDIĞIMIZ KARARIN ALTININ DOLMASI LAZIM'

Toplantıların özelliği bir karar verildikten sonra genel başkan yardımcıları bu kararla ilgili alt bilgileri oluşturuyorlar. Nasıl olması gerektiği konusunda çalışıyorlar. Belli bir olgunluğa ulaştırdıktan sonra genel başkanlara sunuyorlar, genel başkanlar da ona "evet" dedikten sonra Altılı Masa'nın bir sonraki toplantıya kadar o konuyla ilgili kararı netleşmiş oluyor. Böyle çalışıyoruz. Genelde şöyle bir şey yazılıyor. "Efendim işte toplanıyorlar dağılıyorlar". İyi de toplanıyoruz bir karar alıyoruz ama aldığımız kararın altının dolması lazım. O kararın gereklerini nasıl yerine getireceğiz onu genel başkan yardımcıları oturup uzun uzun çalışıyorlar, tartışıyorlar kendi aralarında görüş birliği sağlamaya çalışıyorlar. Görüş birliği oluşturuyorlar. Sonra bu çerçevede altı lider oturup karar veriyoruz.

Ortak adayı halkın belirleyeceği yönünde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bir tespiti oldu. Bunun yöntemi belli mi? Nasıl bir yöntemle belirlenecek ortak aday?

Yok daha Altılı Masa'da bunlar hiç konuşulmadı. Böyle bir şey hiç gündeme de gelmedi.

'TARTIŞMALAR OLUR, İŞİN DOĞASINDA VAR'

Grup toplantısında da konuşmanızda vurguladınız, psikolojik baskı ve çeşitli baskıların olduğunu söylediniz. Psikolojik baskı haricinde başka bir baskı hissediyor musunuz? Son viraj biraz sert geçti. Özellikle İYİ Parti’yle Sayın Akşener ile konuşmanız, görüşmeniz oldu mu?

Sayın Akşener’le görüşüyoruz zaten. Zaman zaman tartışmalar olur bu da işin yani siyasetin doğasında var zaten. Tartışmasız bir süreci yakalamak mümkün değildir. Ama o tartışmalarda bizim açımızdan önemli olan genel başkanların söylemidir. Genel başkan yardımcıları kendi görüşlerini ifade edebilirler, düşüncelerini söyleyebilirler. Önemli olan sayın genel başkanların görüşleridir o çerçevede bakıyoruz. Genel başkan yardımcıları ya da parti genel başkanı dışındaki parti yetkililerinin yaptığı açıklamaları da dinleriz. Yani sonuçta kendi görüşleridir onlara da saygı duyarız. Bunu Altılı Masa arasında kriz ya da dağılma şeklinde düşünmüyoruz, hiçbir lider de düşünmüyor benim gördüğüm kadarıyla. Bu tartışmalar olur, işin doğasında vardır.

‘ALTILI MASA DAĞILMA ANI YAŞADI MI?’

Dışarıdan bakıldığı zaman öyle bir hava esiyor ki sanki 'Altılı Masa'da kavga var. Gerçekten böyle bir kriz anı oldu mu? Ya da dağılma anı yaşadınız mı?

Yok efendim hiç yaşamadık. Gerçekten hiç yaşamadık. Olsa zaten çıkar meydana. Geçen İstanbul’daydım işte Sabah Gazetesi bir tweet atmış. Efendim işte Ali Babacan ile Kılıçdaroğlu çok gizli görüştüler. Yani görüşürüz yani bunun gizli kapaklı bir şeyi yok. Görüşmemiz de bellidir. Masa bellidir. Sayın Babacan niye benimle önce görüştü? Ben İstanbul’a gidince uzun süre kalacağım. Yani gerçekten uzun süre. Şimdi diğer liderlerle de görüşüyor. Sanki çok özel bir görüşme diğerlerini gizliyoruz! Aklın alacağı şey değil. Zaten liderler bir araya geliyorlar, oturuyorlar konuşuyorlar, tartışıyoruz hangi konu nasıl olmalı bunlar makul düzeyde tartışılıyor. Yani hepimiz makul insanlarız.

‘İLLERDE İTTİFAKLAR OLABİLİR’

Toplum tarafından Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayını belirleyeceği beklentisi var. İYİ Parti lideri Akşener, DEVA Partisi lideri Ali Babacan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşme, Seçim Kanunu'ndaki değişiklik nedeniyle Altılı Masa'nın bir adım atması gerektiği şeklinde yorumlandı. Seçim için nasıl bir ittifak oluşturacaksınız?

Şimdi bu konuda her parti kendi içinde bir iç çalışma yapıyor. Biz de kendi içimizde bir iç çalışma yapıyoruz. Seçim Kanunu’nu esas alıyoruz. Siyasi Partiler Yasası’na göre 41 ilde bir sefer her parti bağımsız seçime girmek durumunda. Onun dışında diğer illerde ittifaklar olabilir. Ama bizim yaptığımız çalışma diğer partileri bağlamıyor, diğer partilerin yaptığı çalışma bizi bağlamıyor. Bütün partiler belli bir çalışmayı belli bir olgunluğa getirdikten sonra elbette "nerede nasıl seçime girmeliyiz" diye oturulur konuşulur. AK Parti ile MHP’nin yaptığı çalışma var. Onlar da böyle bir çalışma yapıyor biz de böyle bir çalışma yapıyoruz. Akademik dünyadan da böyle çalışma yapanlar var. Onlar da gelip bize sonuçlar nasıl olur diye brifing verdiler. Biz onlara da diğer partilere gidip aynı bilgiyi verebilir misiniz diye rica ettik. Çünkü onların da bilme hakkı var. Öyle düşünüyoruz. Çalışmalar yapılıyor.

‘ÖN SEÇİM İÇİN İTTİFAKLARI DA DÜŞÜNMEMİZ LAZIM’

Ön seçim düşünüyor musunuz? Tüzükte artık ön seçim öngörülüyor ama yeni sistemde biraz farklı bir durum var. Bir ön seçim de belli illerde gündemde mi?

Samimi söylemek gerekirse parti olarak hiç düşünmedik. Henüz seçim sat-ı mahalline gelmedik. Gerçekten örgütler çalışıyor. Milletvekilleri, belediye başkanları, diğerleri hepsi çalışıyorlar. Ellerinden gelen her türlü çabayı gösteriyorlar. Seçim sath-ı mahalline girersek Parti Meclisi’nde oturup “ön seçim yapalım mı yapmayalım mı” diye konuşmamız lazım. Zaten büyük bir yerde büyük bir bölümde belki ön seçim hiç yapılmayacak yani normal merkez yoklamasıyla. Belki bazı yerlerde merkez yoklaması- ön seçim yapılacak. Parti Meclisi’nde, örgütler ne düşünüyor konuşuruz. Ona göre bir karar verilir. Tabi bunu belirleme noktasında ittifakları da düşünmemiz lazım.

‘İLLER BAZINDA ANKET YAPILIRSA SAĞLIKLI SONUÇLAR ELDE EDİLİR’

'Altılı Masa'yla bölge ittifakları olabilir mi?

Olabilir. Ama bunları hiç Altılı Masa'da konuşmadık. Bu benim şahsi görüşüm. Bu çalışmayı kendimiz yapıyoruz. Bu çalışmayı diğer partiler istedikleri takdirde onlara da sunum yapıyoruz. Bir partiye böyle bir sunuş yapıldı. Onlar da kendi çalışmalarını yapıyorlar. Belki bu çalışmayı yapan arkadaşların bir araya gelmesi lazım. İller bazında anket yapılırsa daha sağlıklı sonuçlar elde edilir. Bir ilde hangi parti alıyor diye.

‘TÜRKİYE’Yİ GİRDAPTAN ÇIKARTALIM SONRASI ALLAH KERİM’

Çatı anlamda hangi parti olacak onu da konuşuyor musunuz?

Onu konuşmadık.

Örneğin CHP’nin güçlü olduğu ilde CHP çatı olabilir mi?

İşin doğasında o var ama dediğim gibi konuşulmadı, tartışılmadı. Bir parti "Biz burada daha öndeyiz burada olsun" diyebilir. Oturulur konuşulur. Gerekirse o olur. Ben söylüyorum, olay bir parti olayı olmaktan çıkmış. Olay bir Türkiye olayı. Dolayısıyla her bir siyasi parti liderinin bu sorumlulukla hareket ettiğini görüyoruz. Hepimiz bu sorumlulukla hareket ediyoruz. Türkiye’yi bu içinde bulunduğu girdaptan çıkartalım ondan sonrası Allah kerim. Oturulur demokratik yollarla tartışılır. Sonuçta altı siyasi parti birbirinin rakibi. Sonuçta her parti daha fazla oy almak isteyecektir. Bu çerçevede düşünüyoruz.

‘ANKET SONUÇLARI GÜZEL’

Altılı partilerin dışında başka siyasi partilerden de aday almanız gündeme gelir mi?

Onlar hiç görüşülmedi.

Kendi partiniz açısından.

Bilmiyorum. Bunları kendi aramızda bile konuşmadığımız için. Mesela MYK’da hiç konuşmadık. Parti grubunda hiç konuşmadık.

Anket sonuçları sizleri memnun ediyor mu?

Ediyor. Anket sonuçları güzel. Oyumuz birdenbire çok yükselmiyor ama çok kararlı, istikrarlı bir yükselişimiz var. Bu güzel bir şey. Böyle olması daha da güzel. Ben çok kararsız kitle olduğuna da inanmıyorum. Onlar da zaman içerisinde yerini buluyor.

ALTILI MASA'NIN EN GÜÇLÜ YANI

Size göre Altılı Masa'nın en güçlü yanı ve en zayıf yanı neresi?

Altılı Masa'nın en güçlü yanı altı liderin demokrasi ve adalete olan bağlılığı. En güçlü yanı bu. Bu olmadığı takdirde bizim varlık nedenimiz tartışılabilir. Zayıf yanını ben görmüyorum. Bunu da samimi olarak ifade ediyorum. Altı lider de aynı kararlılıkla hareket ediyoruz. Elbette partilerin kendi içinde tartışmalar olabilir. Bu da işin doğasında vardır. Siyasetçisiniz yani.

Siyasette koalisyon görüşmeleri çok zor geçer.

Ben altı liderin ciddi bir sorumlulukla hareket ettiğini biliyorum. Konuşmalarımızda biz bunu bir şekliyle teyit ediyoruz. İnşallah öyle gider. Bizim arzumuz Türkiye’yi bir şekliyle huzura kavuşturmak. Bir kişinin iradesine Türkiye teslim edilemez. Çok tehlikeli bir şey.

‘ALTI PARTİYİ YÜZ YILLIK BİR ÇINARIN DALLARI OLARAK GÖRÜYORUM’

Genellikle Altılı Masa için ‘beş benzemez’ kavramı kullanılıyordu. Farklı siyasi partiler olmanız, farklı hedeflerinizin olmasını iktidar tarafından bir dezavantajmış gibi görülüyor. Siz bunu avantaj olarak mı görüyorsunuz?

Avantaj. Altı partiyi yüz yıllık bir çınarın dalları olarak görüyorum. Yüz yıllık bir kök var. Bu kök daha gelişsin büyüsün. Onun iklimini demokrasi sağlayacak. Farklı dallar aynı kökten nemalanıyoruz. Güçlü bir yapının zaman dilimi içerisinde ortaya çıkacağına inanıyorum.

‘PROVOKASYONLARA HEPİMİZİN KARŞI ÇIKMASI LAZIM’

Elazığ’da ziyaretiniz öncesinde partinize ve size yönelik asılan afişlerin önünde fotoğraf çektirdiniz. Selahattin Demirtaş da sosyal medyadan Elazığlılara seslenerek paylaşım yaptı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Provokasyonlara Elazığlıların kendilerini kapalı tutmaları güzel bir şey. Normalde provokasyonlara hepimizin karşı çıkması lazım.

‘GARİP YAPI VAR’

Yurt dışından kaynağı belirsiz para girişinde bir artış var. Bunu Türkiye’nin ekonomisi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle 2018 sonrası devlet saydam olma niteliğini kaybetti. Kişiselleştirme sadece dış politikada değil devlet yönetiminde de oldu. Vatandaşın ödediği vergilerin nereye gittiğini bilmediğimiz gibi kaç hanenin elektriği kesildi bunu da bilmiyoruz. Söylemiyorlar bütün verileri gizliyorlar. Bu demokrasinin büyük ölçüde kan kaybettiğini gösteriyor ve otoriter bir yapının kendi beklentilerine uygun topluma bilgi verme, eğer topluma verilecek bilgiler kendisini rahatsız ediyorsa onları da gizleme yönünde oluşuyor. Böyle bir garip yapı var maalesef.

'KİŞİNİN BEKLENTİLERİ ÜZERİNE DIŞ POLİTİKA OLUŞTURULMAZ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Şangay İşbirliği Örgütü’ne tam üyelik sırası geldi” dedi. Rusya’dan ise “NATO’dan ayrılması gerekir” yorumu geldi. Değerlendirmenizi merak ediyoruz.

Dış politika milli olmak zorundadır ve dış politikayı kişiselleştiremezsiniz. Bir kişinin talebi, beklentileri üzerine dış politika oluşturulmaz. Dış politika oluştururken iktidarıyla muhalefetiyle ortak hareket etmemiz gerekir. Dış politika iç politikaya benzemez. Aynı zamanda dış politikanın aktörleri de farklı, bürokrasi de farklıdır. Büyükelçilerdir bunlar. Dış politika konusunda yazı yazan, yorum yapan önemli insanlar var. Eğer siz bir dış politika oluşturacaksanız bu çerçevede bakmak lazım. Erdoğan devlet yönetimini kişiselleştirdiği için düşündüğü bir şeyi rahatlıkla dile getirebiliyor. Arkasının ne olduğunu nasıl sonuçlar doğuracağını bilmiyor ve etrafında bunu söyleyecek kişi de bırakmadı. Aslında Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakılmasa, kendisi brif edilebilse böyle bir konuşma yapacağı kanısında değilim.

‘BAŞÖRTÜSÜ SORUNU GÜNDEME GELMEZ’

Muhafazakâr kesimlerin "CHP iktidara gelirse başörtüsü sorunu olur mu" diye çekinceleri var.

Asla böyle bir şey olmaz.

Sizin iktidarınız döneminde başörtüsü anayasal güvenceye alınacak mı?

Hiç endişe edilmemeli. Böyle bir sorun asla ne bizim önümüze ne halkın önüne gelmeyecektir. Bundan emin olmanızı isterim. Zaten bizim başörtülü Parti Meclisi üyemiz var. İstanbul Belediye Başkanı adayı olduğum zaman, Okmeydanı mitinginde bu sorunu çözeceğimizi söylemiştim ve bu sorunu çözdük. Bunu siyasete malzeme etmek kadar yanlış bir şey yoktu. Bizim karnemizin orada kırık olduğunu da gittiğim yerlerde söylüyorum. Ama bunu aştık. Böyle bir sorun gündeme gelmez.

‘KAHRAMAN KESİLDİ’

Grup toplantısında Kıbrıs’tan bahsettiniz. Ege, Kıbrıs, Yunanistan ortak bir gündem haline geldi. AK Parti iktidarında Kıbrıs konusunda nereye geldik?

Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ın mezarına bile doğru düzgün bakamadılar. Bize izin verin biz bakalım. En azından etrafını temizleyelim. Dış politikayı iç politikanın malzemesi haline getirirseniz ciddi bir çıkmazla karşı karşıya kalırsınız. Geldikleri nokta o. Yunanistan’ın adaları Lozan anlaşmasına aykırı olarak silahlandırdığı yıllardır söyleniyor. Yıllardır söyleniyor, yazılıyor, çiziliyor. Şimdi kahraman kesildi. İki tarafın da işine geliyor. Erdoğan’ın da işine geliyor karşı tarafın da işine geliyor. Halk aslında ikisine de güvenmiyor. Şimdi karşılıklı bir kayıkçı kavgasıyla iktidara tutunabilir miyiz hesabı yapıyorlar. Ama halk bütün bunları biliyor.