CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kritik açıklamalar

Katıldığı programda soruları yanıtlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu ekonomi yönetimi ve dış politika konularında hükümeti eleştirdi. Kılıçdaroğlu ayrıca Salı günü grup toplantısında FETÖ'nün siyasi ayağını açıklayacağını söyledi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kritik açıklamalar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kafa Radyo canlı yayınında, gazeteci Candaş Tolga Işık'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın izlediği dış politikanın Türkiye'nin aleyhine sonuçlar doğurduğunu savunarak, bunun sadece Suriye bağlamında değil, Amerika, Rusya, Irak, Avrupa Birliği ve BM olsun, hangi çerçeveden bakılırsa bakılsın dış politikada tıpkı ekonomide olduğu gibi Türkiye'nin ivme kaybettiğini ileri sürdü.

 "Türkiye ile Suriye oturup konuşsun"

İdlib'de 8 şehit verildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Yüreğimiz kan ağlıyor. Ama oturup aklımızı çalıştırmak zorundayız. Orada gözlem noktalarımızda askerlerimiz var. Gözlem noktalarımızın korumalığını yapan Rusya ve rejim, yani Suriye hükümeti. Bu çatışma nasıl oldu? Rusya, 'Koordinatlar verilmedi bize' diyor. Türkiye 'Koordinatlar verildi' diyor. Bu konuda askerlerin yaptığı açıklamaya güveniriz. Eğer koordinatlar verildi ve bizim askerimiz vurulduysa ciddi bir sorun var demektir. Tekrar yeniden oturup konuşmalarını istedik. Soçi'de söz verdiler. 'İdlib'deki teröristlerin elinden ağır silahları alacağız.' dediler. Terör örgütü silahlarını vermedi. Bunun altına hangi gerekçeyle imza attınız? Bilmiyor muydunuz? 'Terör örgütleri size vermez.' diye. Putin 'Erdoğan'dan ricacı olduk.' dedi. Bir devlet başkanı Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanından terör örgütleriyle ilgili neden ricacı olur. Demek ki onlarla bizim bir ilişkimiz var. Suriye konusunda Rusya ile rejimle bir şekilde görüşmenin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Biz baştan beri 'Görüşmeleri yapın, askerlerimiz zor durumda kalmasın' dedik. En son bize 'Moskova'da görüştük.' dediler. Bu görüşmelerin sonucu askerlerimizin bölgede zarar görmemesi açısından önemlidir."

Kılıçdaroğlu, İdlib'deki terörist grupların bulunduğunu dile getirerek, Suriye'nin ve Türkiye'nin topraklarında terörist istemediğini, bu nedenle iki ülkenin yan yana gelip terörle mücadele etmesinin doğal olduğunu, oturup konuşmaları gerektiğini söyledi.

Orta Doğu'da barışı ve huzuru istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "O hayır diyor, 'Ben gideceğim burada istediğimi yapacağım.' Niçin? Bazen Amerika bazen Rusya istediği için. Niye taşeronluğuna soyunuyorsun? Hiçbir egemen güç ateşi kendi elleriyle tutmak istemez. Bunun için maşa kullanır. Türkiye egemen güçlerin maşalığına soyunmamalı." dedi.

 "FETÖ'nün siyasi ayağını açıklayacağım"

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un "FETÖ'nün siyasi ayağı" konusundaki açıklamaları ve AK Parti'li milletvekillerinin Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulunma hazırlığı tartışmalarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Gece yarısı 01.00 sıralarında bir yasal düzenlemenin, Milli Savunma Bakanlığından, ordudan, muhalefetten gizlenerek bir oldubittiyle kabul edilmesi, bu yasal düzenleme sonucunda terfi ettirilen ya da yeni yerlere getirilen kişilerin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra neredeyse tamamının tutuklanıp hapse atılması, herhalde sıradan bir olay değildir. Salı günü grup toplantısında FETÖ'nün siyasi ayağını açıklayacağım."

Bir başka soru üzerine, "FETÖ'nün siyasi ayağı nedir?" üzerinde önce bir tanım yapılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"İş adamı ayağı diyoruz mesela. Baklavacı ayağı bile çıktı ortaya. Üniversite, eğitim, medya ayağı çıktı ortaya. Bir de bunun siyasi ayağı vardır yani. Onu da ortaya koyacağım. Şimdi Elazığ depremi oldu. Arkasından kalkıp özel bir tartışma alanı yaratmayı doğru bulmuyorum. Yani insanlar, Türkiye bir anlamda yasta. Herkes oraya odaklanmış vaziyette. Yaraların sarılması lazım. Bir siyasi çekişmenin olmamasına özen gösterdim. O süre içerisinde bizim, Türkiye böyle acılar yaşarken, o acıları bir anlamda görmezden gelip, Türkiye'yi başka bir yöne doğru çekiyormuşuz gibi bir algının doğru olmayacağını düşündüm, o nedenle bir hafta erteledim. İsim de belgede vereceğim, her şeyi vereceğim.

Başbuğ'un yaptığı açıklamalar doğrudur. 'Efendim, Kılıçdaroğlu da oradaydı.' Ben o zaman grup başkanvekiliyim o gece zaten ben orada yokum. Çünkü nöbetçi Hakkı Suha Okay'dı o gece orada. Kaldı ki biz bunu nasıl kabul etmişiz. Diyor ki 'CHP de kabul etti.' Ya biz Anayasa Mahkemesine götürmüştük. Bunlar Meclis'in tutanaklarını dahi yalanlama noktasına geldiler. Bereket versin Parlamentodaki görüşmeler tutanaklara yansıyor. Dolayısıyla tutanaklar var elde. Bu kadar yalan söylemek de ayrı bir maharet işi herhalde. Benim aklım almıyor. Siyasette bu kadar yalan nasıl söyleniyor aklım almıyor."

 Devlet Bahçeli'nin açıklamalarına tepki

Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli'nin açıklamasına ilişkin soru üzerine, Elazığ'a giderek depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarını, yaralıları ziyaret ettiğini, vatandaş ve esnafla konuştuğunu, ayrım yapmadan farklı partiden belediye başkanlarıyla görüştüğünü anlatarak, deprem bölgesi olan Elazığ ve Malatya'nın afet bölgesi ilan edilmesi şeklinde ortak bir talebin olduğunu kaydetti.

Bunun üzerine talebi değerlendirip bir çalışma yapıp, o çalışmayı da Parlamentoya sunacaklarını ilettiklerini, bu ifadelerin ardından Bahçeli'den "CHP'den gelecek olan hiçbir öneriye biz olumlu bakmayız, 'Evet' demeyiz." şeklinde bir açıklama geldiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları aktardı:

"Olabilir, bizden gelenlere 'Evet' diyeceksiniz diye bir kural yok. O zaman Sayın Bahçeli afet bölgesi ilanıyla ilgili öneri getirir, biz destek veririz. Amaç sorunu çözmek değil mi? 'CHP veriyorsa ret ama siz verirseniz biz kabul ederiz, buyurun, getirin, verin.' dedik. Ama öyle anlaşılıyor ki AK Parti'nin talebi doğrultusunda, AK Parti buranın afet bölgesi ilan edilmesini istemiyor. İstemediği için de kendisi olumsuzluğu üstlenmek istemiyor, olumsuzluğu Bahçeli'nin omuzlarına yıkmak istiyor. Bahçeli de böyle bir açıklama yaptı. Doğrusunu isterseniz ben Sayın Bahçeli'nin neden ve hangi gerekçeyle CHP'den gelecek hiçbir öneriye hayır diyeceğini doğrusunu isterseniz aklım almıyor."

Makul önerilere destek verilebileceğini, Avrupa Birliği ile uyum süreci için gelen tüm yasaların Parlamentodan oy birliğiyle çıktığını anımsatan Kılıçdaroğlu, kendi getirdikleri ve oy birliğiyle çıkan önergelerin olduğunu, "Bunu muhalefet ya da iktidar verdi." diye tümünü reddedecek bir anlayışı doğru bulmadığını söyledi.

 İmamoğlu yanıtı

Kemal Kılıçdaroğlu, "Ekrem İmamoğlu'nun Elazığ'dan kar tatiline gitmesine ilişkin Genel Başkan ne düşünüyor?" şeklindeki soruyu yanıtlarken, İmamoğlu'nun bu konuda gerekli açıklamaları yaptığı kaydetti.

"Sizce yaptığı doğru muydu?" şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, şu karşılığı verdi:

"Elazığ'a gitmesi doğruydu. Çünkü biz hemen deprem sonrası büyükşehir belediyelerimizin yardım kampanyalarını organize ettik. O çerçevede en büyük yardımı yapan da doğal olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızdı. Hem diğer belediyelerin yaptığı yardımlar, orada örgütümüzün çalışmaları, vatandaşın içinde bulunduğu durum, pozisyon bu konuları yerinde görmek için gitti oraya. Sonra Tunceli'ye de uğradı. Tatil demek ne kadar doğru bilmiyorum ama işte çocukları orada. Onları alıp birlikte İstanbul'a geldiler. Bu tür konularda duyarlı olmak gerekiyor."

"Devlet bakidir, siyasi iktidarlar ise geçicidir"

Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomiye ilişkin analizlerinin sorulması üzerine, mutfaklarda yangın olduğunu, müthiş bir işsizlik sorununun bulunduğunu dile getirerek, bunun aşılması gerektiğini söyledi.

Durumun dört ayaklı stratejiyle aşılabileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Bunun birinci ayağı, birinci sınıf demokrasi, düşünce özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, kadın-erkek eşitliği. Bunların sağlanması lazım. Yani AB'de, Japonya ve Güney Kore'de hangi demokratik standartlar varsa bizde de olmalı bunlar. Devlette liyakat sistemi, ahlak olmalı, siyasetçi harcadığı her kuruşun hesabını millete vermeli. Bu demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Birinci kuralımız bu. Bu demokrasiyi sağlayacağız." değerlendirmesinde bulundu.

 İkinci kuralın üreten Türkiye olduğunu, ülkenin her alanda üretmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, üçüncünün hakça bölüşüm olduğunu, güçlü bir sosyal devlete ihtiyaç duyulduğunu, herkesin karnının doyması gerektiğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, dördüncü ayağın da sürdürülebilirlik olması gerektiğine işaret ederek, dünyadaki tüm gelişmelere ayak uydurulması ve yenilenmek zorunda olunduğunu söyledi.

 Sürdürülebilirliği sağlamanın temel normunun da devlette liyakati sağlamak olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Devlet bakidir, siyasi iktidarlar ise geçicidir. Çünkü halk size 5 yıl süre için yetki veriyor. Hafıza devletin bürokrasisindedir ve dolayısıyla o hafıza sürekli yenilenmek ve gelişmek zorundadır." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir başka soru üzerine, belediye başkanlarının performanslarını bağımsız kuruluşlar aracılığıyla denetlediklerini, başkanların performansının kazandıkları tarihten bu yana arttığını, bunun da kendileri için önemli bir gösterge olduğunu sözlerine ekledi.