Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan BM Genel Kurulu'nda tarihi konuşma: "Bu insanlığın dip noktasıdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan tarihi konuşmasında Gazze'deki vahşete ilişkin fotoğraflar göstererek, "İçim kan ağlayarak söylüyorum. Elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrular bugün Gazze'nin fotoğrafı haline gelmiştir. Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir. Gazze'de çocukların elleri, kolları anestezi yapılmadan kesiliyor. Bu insanlığın dip noktasıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle; "Şahsım ve milletim adına en kalbi duygularımla selamlıyorum. Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu'nun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İnsanlığın ortak vicdanını temsil eden bu kürsüden sizlere bir kez daha hitap etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Genel Kurul Başkanlığını tamamlayan Sayın Yangı tebrik ediyor. Bu görevi devralan Sayın Berboka başarılar diliyor.
Filistin'in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı bir dönemde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum.

"FİLİSTİN HALKININ TERCÜMANI OLACAĞIZ"
Biz bugün kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filisitn halkına tercüman olmak içinde bulunuyoruz. Filistin Devleti'ni tanıdığını açıklayan devletlere teşekkür ediyor. Henüz bu kararı almamış ülkelere harekete geçme çağrısında bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli üyeler, Birleşmiş Milletler şartı bundan 80 yıl önce San Francisco'da imzalandı ve 24 Ekim 1945'te yürürlüğe girdi. Birleşmiş Milletler kuruluş şartının ilk maddesinin ilk kelimelerini burada tekrar hatırlatmak isterim.

"İÇİM KAN AĞLAYARAK SÖYLÜYORUM"
İsrail tarafından Gazze'de son 23 aydır her saat 1 çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil, hepsi birer can, birer masum insan. Şu anda sadece silahlarla değil, açlık silahıyla da insanlar öldürülüyor. 21. yüzyılda medeni dünyanın bakışları altında 146 çocuk 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artıyor. 365 kilometrekare içinde yaşayan 2,5 milyon Gazzeli her gün yerinden ediliyor, her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor.
"BU İNSANLIĞIN DİP NOKTASIDIR"
Gazze'nin sağlık yapısı tamamen çökmüş durumda. Tayyip Erdoğan olarak içim kan ağlayarak söylüyorum. Elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrular bugün Gazze'nin fotoğrafı haline gelmiştir. Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir. Böyle bir dünyada huzur olur mu?
Hepimiz anne babayız. Üzerine titrediğimiz evlatlarımız torunlarımız var. Gazze'de çocukların elleri, kolları anesteszi yapılmadan kesiliyor. Bu insanlığın dip noktasıdır. İnsanlık 21. yüzyılda böyle bir vahşet görmemiştir. İsrail şu anda Gazze'de 250 gazeteciyi kasıtlı olarak öldürdü. Gazze'ye tüm girişleri yasakladı.
BM ne yazık ki kendi çalışanlarını dahi koruyamamıştır.

"İNSANLIK TARİHİ BÖYLE BİR VAHŞET GÖRMEMİŞTİR"
Henüz 2-3 yaşında elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucuklar bugün maalesef Gazze'nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir. İnsanlık tarihi son 1 asırda böyle bir vahşet görmemiştir.
"HANGİ VİCDAN BUNA SESSİZ KALABİLİR"
Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu? Bu terörle mücadele değildir. Bu, 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgaldir, tehcir, sürgün, soykırım daha doğrusu bir toplu kıyım politikasıdır.
İsrail, Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmıyor, Suriye'ye, İran'a, Yemen'e, Lübnan'a saldırılar düzenleyerek bölge barışını da tehdit ediyor.Bu kürsüden ifade ediyorum, Gazze'de savaş yoktur. Bir yanda elinde en modern en öldürücü silahlar olan düzenli ordu, diğer tarafta masum siviller vardır.

KATAR'A KARŞI SALDIRI
İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir. Netanyahu'nun barışa, rehineleri kurtarmaya niyetinin olmadığı tekrar anlaşılmıştır. Vadedilmiş topraklar saplantısıyla hareket eden İsrail yönetimi yayılmacı politikayla bölge barışına, insanlığın müşterek kazanımlarına kast etmektedir.
"BÜTÜN DÜNYA LİDERLERİNE SESLENİYORUM"
En temel insan hakları, ifade, gösteri, protesto özgürlüğü, kadın, çocuk hakları, eşitlik, adalet gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır. Bütün dünya liderlerine sesleniyorum; gün bugündür, gün insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.
Filistin'de vicdan sahibi Musevileri de rahatsız eden, onların da tasvip etmediği, tüm dünyada antisemitizmi körükleyen cinnet hali artık devam edemez. Soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. İnşallah bu mutlaka gerçekleşecektir.
Eli kanlı bir rejime karşı mücadeleyi kazanan Suriye halkı inanıyorum ki büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri zaferi de inşallah menziline ulaştıracaktır. Suriye'de istikrar kökleştikçe hiç şüphesiz bunun kazananı Suriyeliler ile birlikte tüm komşu ülkeler, tüm bölgemiz olacaktır.

“SAVAŞIN KAZANANI BARIŞIN KAYBEDENİ OLMAZ”
Savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz şiarıyla önümüzdeki dönemde de ateşkes için çaba göstermeye devam edeceğiz.
"TÜRKİYE VE KKTC'Yİ DIŞLAYAN HİÇBİR PROJE BAŞARILI OLAMAZ"
Kıbrıs Adası'nda iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türkleri adanın eşit sahibidir ve azınlık olmayı kabul etmeyecektir. Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni dışlayan projelerin başarılı olamayacağını özellikle vurgulamak istiyorum. Uluslararası toplum, Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır maruz bırakıldıkları haksız izolasyona artık son vermelidir. Kıbrıs meselesinin çözümü, daha önce defalarca denenmiş ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş 'federasyon modeli' üzerine bina edilemez.

"KKTC'Yİ TANIMAYA DAVET EDİYORUM"
Uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum. Ege ve Doğu Akdeniz'i ilgili tarafların meşru menfaatlerine riayet edilen istikrar havzası olarak görmek istiyoruz. Her konuda yapıcı işbirliğine hazırız.
"2026 YILINDAKİ NATO ZİRVESİNİ ANKARA'DA TOPLAYACAĞIZ"
Sayın Başkan, değerli üyeler, önümüzdeki dönemde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir başlangıç ve vizyon arzuluyor. Bu vizyon günü kurtaran değil, ufku yeniden tayin eden, ortak geleceğimizi şekillendiren bir vizyon olmalı. Bunun için elbette Avrupa Birliği'nin de bizim kadar istekli ve kararlı olması mühimdir. Net güvenlik sağlayıcısı bir ülke olarak Birleşmiş Milletler, NATO, AGI ve Avrupa Birliği'nin harekat ve misyonlarına katkılarımızı sürdürüyoruz. 2026 yılındaki NATO zirvesini Ankara'da toplayacağız. NATO müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerimizi ticaret, yatırım, enerji ve savunma sanayi başlığı olmak üzere birçok alanda güçlendiriyoruz. Ata yurdumuz Orta Asya'daki kardeş ülkelerimizin barış, istikrar ve refahı bizim için vazgeçilmezdir.
"İSTİKRARIN SÜRMESİ İÇİN YOĞUN GAYRET İÇİNDEYİZ"
Türk Devletleri Teşkilatımız bölgesel bir çatı olmanın ötesine geçerek küresel bir aktör olma yolunda ilerliyor. Köklü beşeri bağlarımızın olduğu Balkanlar'da barışın ve istikrarın sürmesi için yoğun gayret içindeyiz. Temmuz ayında ihtiyaç ettiğimiz Balkan barış platformu bu yöndeki çabalarımızın en yeni örneğidir. Afganistan'daki yönetimin toplumu kuşatıcı dikkate alan bir anlayış sergilemesi temel arzumuzdur. Yeniden toparlanma sürecinde uluslararası toplumun Afgan halkını yalnız bırakmamasıdır. Türkiye ve Türk milleti olarak Afgan kardeşlerimizin her daim yanında olmaya devam edeceğiz. Değerli dostlar, Güney Asya'da barış ve istikrarın muhafazasını son derece önemli görüyoruz. Nisan ayında Pakistan ve Hindistan arasındaki çatışmaya varan bu gerilimde varılan ateşkesten memnuniyet duyuyoruz. İki ülke arasında terörle mücadelede iş birliğini önemsiyoruz. Keşmir meselesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları temelinde Keşmirli kardeşlerimizin beklentileri ekseninde diyalogla çözülmesini destekliyoruz.

Afrika kıtasıyla eğitimden sağlığa, altyapıdan ticarete kadar geniş bir yelpazede ilişkilerimiz yıldan yıla güçleniyor. Somali'nin terörle mücadelesine gereken her türlü desteği verirken insani yardım faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. Sudan'da iki yıla aşkın süredir devam eden çatışma ortamı bizleri ziyadesiyle üzmektedir. Sudan'da akan kanın durması ve sürdürülebilir barışın tesis edilmesi uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur. Bizim bu yöndeki çabalarımız devam edecektir. Büyük göller bölgesi yıllardır süren istikrarsızlık ve çatışmalardan ziyadesiyle müzdarip olmuştur. Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusunda yaşanan çatışmalar bir an önce çözülmelidir. Amerika'nın ara buluculu ve Katar'ın kolaylaştırıcılığında yürütülen gayretleri samimiyetle destekliyoruz. Batı Afrika'da bilhassa sahil havzasında artan terör faaliyetlerini de endişeyle takip ediyoruz.
"2053 NET SIFIR EMİSYON HEDEFİNE DOĞRU KARARLILIKLA İLERLİYORUZ"
Tarihi bağlarımızın bulunduğu bu bölge halklarının huzura ve istikrara kavuşmaları için çabalarımız devam edecek. İlhamını çift başlı Selçuklu Kartalından alan bizim de 360 derecelik yaklaşımla yürüttüğümüz Türk dış politikasında Asya ülkeleriyle ilişkilerimiz büyük stratejik öneme sahiptir. Yeniden Asya girişimimiz çerçevesinde Asyan başta olmak üzere bölgesel kuruluşlarla angajmanımız giderek derinleşiyor. Latin Amerika ve Karayipler bölgesiyle münasebetlerimizi ortaklık ruhuyla ve kazan kazan yaklaşımıyla geliştirmeye büyük önem atıyoruz. Bölgedeki tüm ülkelerle kurmuş olduğumuz dostane bağları daha ileriye taşıma irademiz vakidir.
Kıymetli delegeler, uluslararası ticarette artan korumacılık eğilimleri ve tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmalar dünya ekonomisinde esaslı değişimlere yol açıyor. Mevcut sıramalarla başarılı mücadele için dünya ticaret örgütünün yer aldığı kurallara dayalı uluslararası ticaretin reforme edilmesini destekliyoruz. Ucuz, güvenli ve sürdürülebilir enerjiye erişimi özellikle gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi için vazgeçilmez buluyoruz. Çin'den Avrupa'ya uzanan ve stratejik önemi hais Hazar Geçişli Doğu Batı Ortak Koridoru projesini ilerletiyoruz. Modern ulaştırma altyapımız ve Bakü-Tiplis-Kars hattıyla dünya ticaretinin gelişimine katkı sunuyoruz. Tabiata saygılı bir gelecek inşa etme hedefiyle çıktığımız yolda 2053 net sıfır emisyon hedefine doğru kararlılıkla ilerliyoruz.
Eşim Emine Erdoğan'ın himayesinde yürüyen sıfır atık hareketinin tüm dünyada her yıl dalga dalga büyüyen daha fazla insana ve kalbe ulaşan bir farkındalık halkasına dönüştüğünü görmek bizim için ayrı bir bahtiyarlıktır. Bu süreçte gelişmiş ülkelerin sorumluluklarını yerine getirmesi artık bir tercihten öte yükümlülük haline gelmiştir. Dünyada en fazla kalkınma yardımı yapan ülkelerden biri olarak Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması için çaba harcıyoruz. 2030 hedeflerine erişmek ve dünyanın dört bir yanındaki yüz milyonlarca insanı onurlu yaşama kavuşturmak için küresel finansman mimarisinin kimseyi geride bırakmama anlayışıyla uyumlu hale getirilmesini savunuyorum. Burada şunu da özellikle dikkatinizi çekerek söylemek istiyorum.
Biz jeopolitik sınamalarla uğraşırken insanlık yapay zeka alanında olağanüstü bir sıçramaya şahitlik ediyoruz. Çığır açan bu teknolojilerin dönüştürücü gücü ve sunduğu nimetlerden hiçbir toplumun mahrum bırakılmaması gerekiyor. Yapay zeka teknolojileri yeni bir tahakküm aracı olarak değil insanlığın lehine kullanılmalı. Ev sahipliğini yaptığımız en az gelişmiş ülkeler için Birleşmiş Milletler Teknoloji Bankası dijital ve teknolojik açığın kapatılmasında kritik rol oynuyor. Hazırladığımız ve evrensel mutabakatla yakında imzayı açacağımız dijital dünyada çocuk hakları sözleşmesinin bu alanda küresel bir farkındalık oluşturacağına inanıyorum. Çabalarımıza güçlü desteğinizi bekliyoruz. Diğer taraftan ırkçılık, yabancı karşıtlı ve bilhassa İslam düşmanlığının mahim boyutlara ulaştığı günümüzde bir arada yaşama kültürünü tehdit eden bu akımlarla mücadele insanlık için zaruret halini almıştır. Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Sayın Moratinos'un Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin İslamofobiyle mücadele özel elçisi olarak da atanması kıymetlidir. Geçen sene burada ifade ettiğim gibi aile kurumu günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar tehdit altındadır. Kadın ve erkekten oluşan aileyi savunmak aynı zamanda insanı, fıtratı, yaşamı ve geleceği savunmak demektir. Türkiye olarak artan saldırılar karşısında aileyi savunmaya devam edeceğiz.
'DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Kıymetli Delegeler, insanlığın bir daha savaş felaketi yaşamaması için kurulan Birleşmiş Milletler'in kökleri içinde bulunduğumuz karanlık döneme ışık tutacak değerlerle doludur. Genel Sekreter Sayın Guterres'in teşkilatımızı etkin ve verimli hale getirmek amacıyla başlattığı Birleşmiş Milletler 80 girişimine desteğimiz tamdır. Bu girişimin Birleşmiş Milletler'in tüm faaliyetlerini daha da güçlendirecek bir süreç olarak başarıya ulaşmasını temenni ediyorum. Bu sürece İstanbul'u bir Birleşmiş Milletler merkezi haline getirme vizyonumuzdan da hareketle güçlü destek vermeye hazırız. 80. yılda Birleşmiş Milletler'i kuruluş ruhuna döndürecek adımları atmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Biz güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistem kurulana kadar dünya 5'ten büyüktür demeye devam edeceğiz."
TARİHİ KONUŞMA SONRASI KRİTİK GÖRÜŞME
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 80. Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitabının ardından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü.
BM Genel Merkezindeki görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 80. Genel Kurul'una ilişkin hazırlanan defteri de imzaladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Sekreteri Guterres'le görüşmesinde uluslararası toplumun Gazze'ye insani yardımların erişimi için İsrail'e baskısını artırması gerektiğini belirtti
