Balıkçıların yeni kabusu!.. Ağlarına yapışıyor!.. 'Deniz salyası'

Marmara Denizi'nin güneyinde besin elementlerinin aşırı çoğalması ve su sıcaklığının yükselmesinden dolayı "müsilaj" adı verilen ve balıkçıların "deniz salyası' olarak tanımladığı jelimsi madde ağlara yapışarak balıkçılara adeta kök söktürüyor.

Balıkçıların yeni kabusu!.. Ağlarına yapışıyor!.. 'Deniz salyası'

Suyun sıcak olması, denizin dibinde biriken organik atıklar, azot fosforlu bileşiklerin yanı sıra besin elementlerinin karanlık bölgeden ışıklı bölgeye çıkması nedeniyle son günlerde algler çoğalmaya başladı.

Denizdeki başka maddelerin de etkisiyle "müsilaj" adı verilen ve balıkçıların "deniz salyası' olarak bildiği jelimsi madde, bugünlerde Marmara'nın güneyinde yaygın olarak görülüyor. Bu durum, uzunluğu 20 metreye yaklaşan jelimsi maddenin yapıştığı ağlarını çekemeyen balıkçıları zarara uğratıyor.

Balıkçıların yeni kabusu!.. Ağlarına yapışıyor!.. 'Deniz salyası' - Resim : 1

Balıkesir'in Bandırma ilçesinde açıklarındaki "müsilajlar", profesyonel dalgıç Serço Ekşiyan tarafından görüntülendi.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi'nde müsilajların her geçen yıl arttığını söyledi.

"Deniz salyaları"nın ocak ve şubat aylarında görüldüğünü belirten Sarı, şöyle devam etti:

"Soluduğumuz havanın içindeki oksijenin yüzde 70'ini denizler üretiyor. Denizin dibinde yer alan alg bitkilerinin fotosentez yapabilmesi için ışık, sıcaklık ve besin elementine ihtiyacı var. Bunlardan biri eksik olursa algler üreyemiyor, çoğalamıyorlar. Şu anda geçmiş yıllara oranla deniz suyu sıcaklığı yüksek. Bu dönemde denizin şiddetli fırtına ile karışması sonucu diplerde biriken azot fosforlar, besin elementleri ışıklı bölgeye yüzeye çıktı. Bunun sonucunda, su sıcaklığı da uygun olduğu için ışıklı bölgede fotosentez hızlandı, müsilaj oluşturabilecek alg grupları birden çoğaldı. Onların hücre salgılarıyla bakteriler faaliyete geçti."

"Deniz, sihirbaz değil"

Sarı, doğal nedenlerden kaynaklanan bu oluşumun yoğunluğunu azaltarak balıkçılığı etkilemesinden kurtarmanın yolunun denizi kirletmemekten geçtiğini vurguladı.

Bu noktada arıtma tesislerinin önemine işaret eden Prof. Dr. Sarı, "Arıtma tesisi olanlar çalıştırmalı, olmayan yerlere arıtma tesisi kurmalıyız. Deniz, sihirbaz değil, elimize ne geçerse atarız, o da yutar; kainatta böyle bir şey yok." ifadelerini kullandı.

Sarı, "deniz salyası"nın yayılış gösterdiği dönemlerde balıkçıların avcılığa ara verdiğini belirtti.

Balıkçılığı tehdit eden bu durumun olumlu bir tarafının da bulunduğunu kaydeden Sarı, "Tersten bakarsak, balıkların lehine bir durum bu. Balıklar o müsilajların altında kümeleniyorlar orada yaşamlarına devam ediyorlar çünkü balıkçılar oraya gitmiyor." diye konuştu.

Balıkesir Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği Başkanı Kenan Çınar da müsilajların yaygın olduğu günlerde ağ atamadığını ifade etti.

"Deniz salyaları"nın büyük risk oluşturduğunu anlatan Çınar, "Herhangi bir ağın denize atılıp çekilme şansın yok. File gibi atılan ağı ancak bir battaniye gibi sudan çekersiniz. Denizin üzeri yapışkan bir sıvı haline geliyor. Ağ çekmek mümkün değil. Hele büyük ağları hiç çalıştıramazsınız." değerlendirmesinde bulundu.