Devlet Bahçeli’den İsveç’teki Kur’an-ı Kerim provokasyonuna sert tepki: Barbarlığın özgürlüğü olamaz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. İsveç'teki Kur'anı Kerim provokasyonuna tepki gösteren Bahçeli, "Sistematik şekilde ilerletilen islamofobi insani şartlarla bağdaşmadığı gibi insanlığı tehdit etmektedir. Her yönüyle kuşku vericidir. İnanç ve ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemez." dedi. Bahçeli ayrıca "Barbarlığın özgürlüğü olamaz" ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.

MHP lideri Devlet Bahçeli, İsveç'in başkenti Stockholm'de Irak asıllı Salwan Momika isimli bir kişinin Kur'an-ı Kerim provokasyonuna sert tepki gösterdi. Bahçeli, ''Kurban Bayramı'nın birinci günü İsveç'te Kur'an yakılması, inancımıza hakaret ve insanlık değerlerine hıyanettir.'' diye konuştu.

Devlet Bahçeli'nin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasından satır başları şu şekilde:

Mübarek Kurban Bayramı'nda kucaklaşma ile gönüllerimizi mükâfatlandırdık. Tarih ve kültür mirasımızın bizlere yüklediği misyon gariplere kol kanat germektir. Bir yanda kurban keserken diğer yandan firavunluğu boğazlamak zorunluluktur.

Mutlu millet hedefine kavuşmak için manevi toparlanma şarttır. Tek ruh olursak, birbirimizin yolunu aydınlatırsak her engeli aşabiliriz.

Bayram tatilindeki kazalarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyorum. Hac ibadetini yapan vatandaşlarımızın sağlıcakla dönmelerini temenni ediyorum.

"KUR'AN-I KERİM'İN YAKILMASI İNSANLIK DEĞERLERİNE İHANETTİR"

İslamiyet, cihadı emrederken haksız bir savaşı desteklemekten uzaktır. 9 asır boyunca doğu batı arasındaki diyaloğu dini ve kültürel değerler tayin etmiştir. Batı'da Müslüman denilince akla ilk gelen Türk'ler olmuştur. Allah tektir, ordusu da Türk'tür. Sistematik şekilde ilerletilen islamofobi insani şartlarla bağdaşmadığı gibi insanlığı tehdit etmektedir. Kur'an-ı Kerim'in yakılması insanlık değerlerine ihanettir. Namertlik ve soysuzluktur. Bu provokasyonu Irak asıllı provokatörün tek başına yaptığını düşünmek akıllara uzaktır. Sıcak gelişmelerin olduğu dönemde gerçekleşmesi kuşku verici. İnanç özgürlüğü olarak değerlendirilemez. Kur'an-ı Kerim bir kağıt parçası değil, Allah'ın yer yüzüne indirilmiş nurudur. Tüm dünya ateşe verilse bile ilahi hükümlerin tutuşması mümkün değildir. Kur'an yakan cehennemin dibini boylamıştır. Türk milleti her zaman inanç ve insan haklarına riayet etmiştir. 

Kitabullah’a uzanan murdar ellerin kırılacağına yürekten inanıyorum. İsveç Büyükelçiliğinin önüne siyah çelenk koyup, Kur’an-ı Kerim okuyan ve okutan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfımızın yiğit mensuplarını tebrik ediyorum.

"HER PARTİ TÜRKİYE PARTİSİ OLMAK ZORUNDADIR"

Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. İşleyişi Anayasa'da belirtilen esaslara aykırı olamaz. 69. madde de bu esasları içerir. Aykırılık halinde temelli kapatma hükmüne yer verilmiştir. Türk siyasetinde faal halinde olan her partinin birinci kaynağı Türk milletidir. Her parti Türkiye partisi olmak zorundadır. Suç ve suçluyu övmek hukukun konusudur. Milletin hak ve çıkarlarını gözetmeyen, devletin egemenliğini gözetmeyen, terör örgütlerinin kullanımına girmekten gocunmayan partilere demokrasilerde yer olmamalı. Ülke sınırları içinde milli manevi noktada buluşmak siyasi namus görevidir. 

"BEBEK KATİLİNİ ÖVMEK, FİLOZOF MERTEBESİNE ÇIKARMAK SUÇTUR"

Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. İşleyişi Anayasa'da belirtilen esaslara aykırı olamaz. 69. madde de bu esasları içerir. Aykırılık halinde temelli kapatma hükmüne yer verilmiştir. Türk siyasetinde faal halinde olan her partinin birinci kaynağı Türk milletidir. Her parti Türkiye partisi olmak zorundadır. Suç ve suçluyu övmek hukukun konusudur. Milletin hak ve çıkarlarını gözetmeyen, devletin egemenliğini gözetmeyen, terör örgütlerinin kullanımına girmekten gocunmayan partilere demokrasilerde yer olmamalı. Ülke sınırları içinde milli manevi noktada buluşmak siyasi namus görevidir. Mehmetçik'e kurşun sıkanları aklamak suçtur. Bebek katilini övmek, filozof mertebesine çıkarmak suçtur. Bu suça montaj diyerek destek çıkmak katmerli suçtur.

''AYM KANDİL'İN DÜZMECE MAHKEMESİ DEĞİLDİR''

Anayasa mahkemesi, Kandil'in düzmece mahkemesi, zilletin mahkemesi değildir. Adalet suçluyu aklama gayesi güderse, ihaneti biberonla beslerse orada adalet batmış demektir. Devlet giderse vatan batmış olacaktır. Partilerin katılsak da katılmasak da Türkiye'nin sınırları içinde her söz ve eylemine saygımız olacaktır. Dış teşnesine selam vermek, çıkar çevrelerinin oyuncağı haline gelmek hiçbir şey katmayacaktır. Mesele ne kadar oy aldığımız meselesi değil, mesele vatandır. 

 RUSYA'DAKİ OLAYLAR

Dünyada karmaşık gelişmelere şahit oluyoruz. Wagner'in kalkışması uzlaşı ile sonuçlanmıştır. Her devletin siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı duyarız. Her ülkenin huzur ve barış içinde var oluşu temel tezimizdir. Türkiye Rusya'nın içine düştüğü girdapta soğuk kanlı yaklaşmıştır. Wagner sorunu hararetle konuşulurken Fransadaki olaylar hedefi değiştirmiştir. Söz konusu protestolar Belçika'ya sıçramıştır. 

"TÜRKİYE, FRANSA'YA BENZEMEZ"

Fransa'daki olaylar hedefi değiştirmiştir. Söz konusu protestolar Belçika'ya sıçramıştır. Göç sorunu ve ırkçılık Fransa'nın ana yatağı olmuştur. Küresel vicdan insani trajediler karşısında bahaneler üretmektedir. İnsani değerler yok sayılmaktadır. Sınır aşan göç olgusu tüm ülkeler için çetin bir sınavdır. İnsaf ve izan temelinde bu ağırlaşan meseleye kafa yorulmalıdır. Göç olgusu elbette siyasetin temeli olmalı ancak asıl temelinden saptıranların samimi olmadığı ortadadır. Göç sorununun idrakindeyiz. Anadolu coğrafyasındaki demografimizi düşünmek durumundayız. Hedef ve görüşlerimiz 2018 yılında hazırlanmış arge çalışmalarımızla hayata geçirdik. Herkes susuyorken göç konusu ile ilgileniyorduk. Bu konuda proje hazırlamak her babayiğidin harcı değildir. Çalışmalarımızı kamu kurumları ile paylaştık. Türkiye'de geçici sığınmacı konumunda olan sığınmacılar vardır. 13 milyon olarak ifade etmek kuyruklu yalandır. Fransa'daki olayların Türkiye'ye sirayet etmesinden bahsedenlerin, Mudanya'daki olaylara karışanların ateşle oynadıklarını bildirmek istiyorum. Türkiye Fransa'ya benzemez. Onun bunun kirli elleri ile kaosa çekilemez. Devlet ve vatan üzerinde kazı yaptırmayız. Göç konusu insanlık sorunudur. Hangi coğrafyada olursa olsun bu tür olaylar meşru hak arama aracı olmamalıdır