Dr. Kemal Oğuz Kalafat: Milli İlaç projesi yeniden canlandırılmalı; fonların fonu kurulmalı

Türkiye son yıllarda Savunma Sanayii’nde attığı adımlarla adından sıkça söz ettiriyor. Stratejik alanlardan biri de ilaç sektörü. 2010’lu yıllarda “Milli İlaç” projesi hayata geçirildi. Bu projeyle Türkiye’nin kendi ilacını üretmesi hedefleniyordu. Projenin başındaki isim Dr. Kemal Oğuz Kalafat, Türkiye’nin kendi ilacını üreterek kalkınmasını hızlandırabileceğini, “Milli İlaç” projesinin yeniden canlandırılması gerektiğine dikkat çekiyor.

Dr. Kemal Oğuz Kalafat: Milli İlaç projesi yeniden canlandırılmalı; fonların fonu kurulmalı

Dünya ve Türkiye Covid-19 pandemisiyle birlikte ilaç sanayinin önemini bir kez daha gördü. Türkiye, 2011 yılında kendi ilacını üreteceği, adına Milli İlaç dediği bir projeyi uygulamaya koydu. Projenin başında Boston, MA/ABD merkezli bir portföy yönetim firmasının Yaşam ve Sağlık Bilimleri Direktörü Dr. Kemal Oğuz Kalafat yer aldı. Ancak bu proje daha sonra hayata geçirilemedi.

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) verilerine göre Türk ilaç sektörünün ihracatı, Ocak-Temmuz döneminde yüzde 26,2 artışla 1,2 milyar dolara, ithalatı ise yüzde 7,5 artışla 3,3 milyar dolara yükseldi. Türkiye yeniden Milli İlaç projesini hayata geçirmeye karar verirse bu rakamlar nasıl gelişir ve ekonomiye katkısı ne olur? En önemlisi Türkiye mevcut koşullarda kendi ilacını üretebilir mi ve bunun için ne yapılmalı?

Dr. Kemal Oğuz Kalafat’a göre Türkiye şu an kendi ilacını üretebilecek konumda ancak sektörün arka planda bırakıldığını belirtiyor. Türkiye’de ilaç sektörünün yeniden canlandırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Milli İlaç projesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a başbakanlığı döneminde sunduklarında hayata geçirilmesi için destek aldıklarını anlatıyor:

“Milli İlaçta kastettiğim kendi teknolojimizle ürettiğimiz, kendi molekülümüzü bulduğumuz ilaçtır. Bunu Güney Kore, Japonya, İsrail, İrlanda, başarmış. Nasıl başarmışlar diye baktığımızda hükümetin başında olduğu fonların fonunu kurmuşlar. Bunun aynısını silahta yapıyoruz ve başarıya ulaştık. 2011 yılında biz bunun sunumunu Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Bey’e yaptık. O zaman başbakandı. Sağ olsun önümüzü açtı. Bakanlarla görüştü. Fakat o zamanki Türkiye Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan bürokratik engeller çıktı. Bugün bakınca bu engelin FETÖ’den kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü o dönem FETÖ’nün güçlü olduğu ilaç firmaları vardı. Rakip istemediler.”

“ŞU AN İLAÇ SEKTÖRÜNÜN CANLANDIRILMAYA İHTİYACI VAR”

Türkiye’nin kendi ilacını üreterek cari açığını da sonlandırabileceğini söyleyen Dr. Kalafat, ilaç sektörünün arka planda kaldığını vurguluyor:

“Bugün Türkiye’nin kendi ilacını üretmesi kesinlikle hayata geçirilebilir. Çünkü bir sürü fabrikamız var. Son üç, dört yıldır özellikle Covid’den, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra, ilaç sektörü arka plana atıldı. Şu anda TOGG yapılıyor. Buna sahip çıkılıyor. İlaç sektöründe de bunun yapılması lazım. Türkiye’de önemli firmalar var. Hepsi Cezayir’e, Mısır’a gönderiyor. Türkiye içinde bir şey yapılmıyor. Bizim projemizde Binali Yıldırım, sektördeki herkesi bir masada buluşmaya çağırmıştı. Bu yeniden yapılabilir. Patent demek, ilaç üretmek demek. Molekülün sahibi olmak demek. Dünyada bunu üreten birçok firma var ve molekülün sahibine gelip üretmek istediklerini söylerler. 10 liranın dokuzunu lisans sahibine verirler. O bir lira ile dönmeye çalışıyor sektör. Bu yüzden cari açığımız var. 10 milyarın üzerinde cari açık var. Yeni yeni, çok komplike ilaçlar çıkmaya başladı. Bunun gerisinde kalıyoruz. Kanser çözülüyor. 10 yıla kadar kanser diye bir şey kalmayacak. Bu gelişmeleri kaçırarak zarar ediyoruz. Şu an ilaç sektörünün canlandırılmaya ihtiyacı var. Bu gerçekten Türkiye için hayati bir durum.”

“FONLARIN FONU KURULMALI; BÜTÜN FİRMA SAHİPLERİ BUNA CAN ATIYOR”

Savunma Sanayii’nde yakalanan başarının ilaç sektöründe de sağlanabileceğinin altını çizen Dr. Oğuz Kemal Kalafat’a göre Türk ilaç firmalarının sahipleri bir araya getirilmeli. Kalafat, sektördeki iş adamlarının buna “can attığına” dikkat çekiyor:

İlaç firması olan iş adamları sektör yeniden canlandırıldığında rahatlayacaktır. Bu ertelendiği takdirde Türkiye’de yeni jenerasyon çok zorlanacak. Cari açık daha çok artacaktır. Şu anda ilacı yönetecek bir üst yapı yok. O yüzden bütün yapılar, Türk ilaç firmaları da yabancı ilaç firmaları da nereye gideceğini bilmiyor. Bunun değerlendirilmesi Türkiye’ye kazandıracaktır. Savunma Sanayii’nde yakalanan başarı ilaç sektöründe de sağlanabilir. Türkiye’nin kalkınmasını hızlandırır. İlaç sektörünün canlandırılması bu nedenle çok önemli.

Fonların fonu kurulmalı. Bu çok büyük bir miktar değil. Bütün patronlar toplanacak. Hepsi bunun için can atıyor. Dışarıda yatırım yerine Türkiye’ye yatırım yapılacak. Buna sahip çıkacak bir üst yönetim gerekiyor sadece. Bunu Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı hayata geçirebilir.

İlaç sektörü önemlidir. Stratejik sektördür. Dünyada bu işi başaran ülkelerin uyguladığı modele hızlıca geçelim. Sektördeki patronları bir masa etrafında toplamak yeterli. Şu anki projeler yetersiz. Bütün Türk firmalarının Tayyip Bey’in himayesinde bir araya getirilip yeni bir şey yapılması lazım.”