Dünya cayır cayır yanarak yok olarak... Tarih verildi... Avrupa, Amerika, Asya, Türkiye. O sırada bizden birileri içeride olacak

Bazı evrim teorisi savunucularına göre sürüngen benzeri canlıların evrimleşerek memelilere dönüşmesinin üzerinden yaklaşık 250 milyon yıl geçti. Şimdi ise bir grup araştırmacı, memelilerin en fazla 250 milyon yıl daha yaşayabileceğini söylüyor.

SANAL DÜNYA TEST EDİLDİ

The New York Times'ın bir haberini derleyen Ceyda Yetim'e göre bilim insanları, gelecek yüzyılda insan kaynaklı küresel ısınmayı öngören modellere benzer şekilde, gelecekteki dünyamızın sanal bir simülasyonunu oluşturdu.

GELECEĞE IŞIK TUTTU

Kıtaların hareketleri ve atmosferin kimyasal yapısındaki dalgalanmalarla ilgili verileri kullanan bu yeni çalışma, geleceğe yönelik önemli öngörülerde bulundu.

YAŞANAMAYACAK KADAR SICAK OLACAK

Bristol Üniversitesi’nde paleoiklim bilimci olan Alexander Farnsworth, gezegenin, biz de dahil olmak üzere hiçbir memelinin karada yaşayamayacağı kadar sıcak olacağını söylüyor.

3 FAKTÖR ETKİLİ

Araştırmacılar iklimin üç faktör nedeniyle ölümcül hâle geleceğini tespit etti: Daha parlak bir güneş, kıtaların coğrafyasındaki değişiklik ve karbondioksit artışı.

"ÜÇLÜ BİR DARBE"

Aynı zamanda araştırma ekibinin yöneticisi olan Dr. Farnsworth, "Bu, gezegenimizi yaşanamaz hâle getiren üçlü bir darbe" diyor. Farnsworth ve meslektaşlarının çalışmaları Nature Geoscience dergisinde yayınlanan çalışmaları, insanlığı bekleyen karanlık bir geleceği tasvir ediyor.

YENİ BİR SÜPER KITA OLUŞACAK

Bilim insanları onlarca yıldır Dünya’daki yaşamın geleceğini tahmin etmeye çalışıyor. Astronomlar Güneş’in giderek daha büyük ve parlak hâle geleceğini, bunun sonucunda da yaklaşık 7,6 milyar yıl içinde Dünya’yı yutabileceğini öngörüyor.

İNSANLIK BUNU GÖREMEYECEK

Ancak endişelenmenize gerek yok, çünkü insanlık muhtemelen bu felaketi görecek kadar dayanmayacak. Güneş gezegenimize daha fazla enerji gönderdikçe Dünya’nın atmosferi ısınacak, bu da okyanuslardan ve tatlı su kaynaklarından daha fazla suyun buharlaşmasına neden olacak.

OKYANUSLAR KAYNAMA DERECESİNE ÇIKABİLİR

Su buharı güçlü bir sera gazı olduğu için atmosferde daha da fazla ısı hapsedilecek. Böyle bir sıcaklık artışı ile gezegenimiz iki milyar yıl içinde okyanusları kaynatacak kadar ısınabilir.

KITALARIN HAREKETİNİ TEST ETTİ

2020’de Dr. Farnsworth, pandeminin stresinden uzaklaşmak için dikkatini Dünya’nın geleceğine çevirdi (ki hangisi daha kötü tartışılır). Araştırmaları sırasında kıtaların gelecekte nasıl hareket edeceğini öngeren bir çalışmaya rastladı.

YENİ KITANIN ADI: PANGEA ULTİMA

Dünya’nın tarihi boyunca kara parçaları çarpışarak süper kıtaları oluşturdu ve daha sonra bu kıtalar parçalanıp ayrıldı. Son süper kıta olan Pangea, 330 milyon ila 170 milyon yıl önce mevcuttu. Çalışma, bundan 250 milyon yıl sonra ekvator boyunca Pangea Ultima olarak adlandırılan yeni bir süper kıtanın oluşacağını öngörüyor.

"DÜNYA RESMEN KAVRULUYOR"

Dr. Farnsworth birincil araştırmasında, geçmişin iklimlerini yeniden inşa etmek için eski Dünya modelleri oluşturuyordu. Ancak modellerini Pangea Ultima’da yaşamın nasıl olacağını görmek için kullanmanın ilginç olacağını düşündü.

DEV KITA ALEVLER İÇİNDE KALACAK

Dr. Farnsworth, Pangea Ultima modelini hazırlayan Teksas Üniversitesi’nden emekli jeofizikçi Christopher Scotese ve diğer uzmanları okyanuslar, süper kıta ve dağları üzerinde hareket eden atmosferi takip ederek bu uzak geleceğin daha ayrıntılı simülasyonlarını yapmak üzere görevlendirdi.

CİDDİ DEĞİŞİMİN İLK SEBEBİ GÜNEŞ

Araştırmacılar, bir dizi olası jeolojik ve atmosferik koşul altında, Pangea Ultima’nın günümüz kıtalarından çok daha sıcak olacağını buldu. Bu ciddi değişimin bir nedeni de Güneş. Her 110 milyon yılda bir, Güneş tarafından salınan enerji yüzde 1 oranında artıyor.

Ancak süper kıta işleri daha da kötüleştirecek çünkü karalar okyanuslardan daha hızlı ısınıyor. Kıtaların tek bir dev kara kütlesine itilmesiyle, sıcaklıkların inanılmaz derecelere yükselebileceği geniş bir karasal kısım oluşacak.

Pangea Ultima, aynı zamanda okyanustan uzakta geniş düzlükler içeren topografyası ile iklimi de etkileyecek. Günümüz dünyasında yağmur suyu ve karbondioksit, yeryüzündeki minerallerle tepkimeye giriyor. Bu mineraller daha sonra denize taşınarak deniz tabanına iniyor. 

Sonuç olarak karbondioksit atmosferden düzenli olarak ayrılmış oluyor. Ancak Dünya Pangea Ultima’ya ev sahipliği yapmaya başladığında, bu taşıyıcı bant yavaşlayacak ve karbondioksit birikimine sebep olacak.

BİNLERCE VOLKAN OLUŞTURACAK

Model, Pangea Ultima’nın önceki süper kıtalar gibi davranması hâlinde, karbondioksit püskürten volkanlarla dolacağını ortaya koyuyor. Dünya’nın derinliklerindeki çalkantılı hareketler sebebiyle volkanlar binlerce yıl boyunca büyük miktarda karbondioksit salabiliyor. Bu da sıcaklıkları roket gibi yükseltecek sera gazı patlamalarıyla sonuçlanıyor.

KİTLESEL YOK OLUŞ

İnsanlar olarak her yıl fosil yakıtlardan 40 milyar tondan fazla karbon salınımı yaparak gezegeni ısıtıyoruz. Küresel ısınma hız kesmeden devam ederse, biyologlar bunun bir dizi türün yok olmasına yol açacağından korkuyor. Böyle bir senaryoda, insanların gezegenin büyük bölümündeki sıcaklık ve nemden kurtulması pek mümkün görünmüyor.

BELKİ BAZI SIĞINAKLARDA HAYATTA KALINABİLİR

Araştırmacılar Pangea Ultima’nın neredeyse tamamının herhangi bir memelinin hayatta kalamayacağı kadar sıcak olacağını söylüyor. Böyle bir ortamda mahsur kalmak, kitlesel bir yok oluşla sonuçlanabilir. Dr. Farnsworth en iyi senaryoda birkaç memelinin Pangea Ultima’nın kıyılarındaki sığınaklarda yaşamını sürdürebileceğini belirtiyor.

SÜRÜNGENLER YERİMİZİ ALABİLİR

Öyle olsa bile Dr. Fransworth memelilerin son 65 milyon yıldır sahip oldukları egemenliği kaybedeceklerinden emin. Bizlerin yerini ise sıcağa tahammül edebilen soğukkanlı sürüngenler alabilir.

BİR İHTİMAL DAHA VAR

Almanya’daki Erlangen-Nuremberg Üniversitesi’nde iklim bilimci olan Wolfgang Kiessling, modelin memelilerin hayatta kalması için çok şey ifade edebilecek bir faktörü hesaba katmadığını belirtiyor: Dünya’nın içinden kaçan ısının kademeli olarak azalması. Bu düşüş daha az volkanik patlamaya ve atmosfere daha az karbondioksit salınmasına yol açabilir.