Felaketiniz olabilir! Tek kullanımlık karton bardaklar tehlike saçıyor!

Kafeler, restoranlar ve butik kahvecilerin al-götür faaliyetlerinde kullanılan tek kullanımlık karton bardaklar felaketiniz olabilir. Her ne kadar kolay kullanım olanağı sağlasa da hem sağlığınıza hem de doğaya zararlı bu bardaklar hakkında yapılan son araştırma tehlikeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Çay, kahve, su gibi sıcak veya soğuk içecekleri tüketmek için üretilen karton bardakların içeceklere trilyonlarca mikroskobik plastik parçacık saçtığı ortaya çıktı.

Felaketiniz olabilir! Tek kullanımlık karton bardaklar tehlike saçıyor!

İş yeri ya da kafe gibi kalabalık ortamlarda sıcak veya soğuk içecekleri içmek için karton bardak kullanılıyor. Tek kullanımlık karton bardaklar pratik kullanımı sebebiyle çok sık tercih edilse de doğaya ve insana verdiği zarar bir o kadar gerçek. Tek kullanımlık kağıt bardaklar üzerinde yapılan bir araştırmada çıkan sonuçlar tehlikeli gerçeği ortaya çıkardı. Sıcak içecekleri karton bardakta tüketmenin kanserojen olduğu açıklandı.

İnce plastik kaplamalarıyla doğada çözünmesi oldukça zaman alan tek kullanımlık karton kaplar ve bardakların, yapılan yeni bir araştırmayla içeceklere trilyonlarca mikroskobik plastik parçacık saçtığı ortaya çıktı. Daha da ilginci bu parçacıklar o kadar fazlaz ki çay ve kahve gibi sıcak tüketilen içeceklerin tadını da değiştiriyor. Çay veya kahve tiryakileri bu farklı tadı anında farkedebiliyor.

Hindistan'da Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan ve düşük yoğunluklu polieten ile kaplanmış tek kullanımlık sıcak içecek kaplarını analiz eden bir araştırmaya göre, karton bardaklar 100 santigrat kaynamış içeceklere maruz bırakıldığında, litre başına trilyonlarca nanopartikülü suya saldı.

Bu sonuca ulaşmak için araştırmacılar bardaktaki suyu alıp ince bir sis halinde püskürttüler ve kurumaya bıraktılar. Böylece nanopartikülleri çözeltinin geri kalanından ayrıştırmayı başardılar.

Buğu kuruduktan sonra, içindeki nanoparçacıklar boyutlarına ve yüklerine göre sıralandı. Daha sonra belirli bir boyut belirleyerek bunları bir parçacık sayacından geçirdiler. Nanoparçacıklar bir tür alkol olan bütanolün sıcak buharına maruz bırakıldı ve hızla soğutuldu. Alkol yoğunlaştıkça, parçacıklar nanometreden mikrometreye kadar şişerek kolayca tespit edilebilir hale geldi. 

Süreç otomatikleştirilerek bir bilgisayar programı tarafından yürütüldü. Araştırmacılar nanoparçacıkları bir yüzeye yerleştirerek ve taramalı elektron mikroskobu adı verilen bir teknikle gözlemleyerek kimyasal bileşimlerini belirleme imkanına da sahipti.

Hücrenin işlevini bozuyor

Bir dizi analizin ardından araştırmacılar, nanoparçacıkların ortalama boyutunun 30 nanometre ile 80 nanometre arasında olduğunu ve birkaç tanesinin 200 nanometrenin üzerinde olduğunu tespit etti.

Araştırmacılar çalışmanın önemini, "İnsanlar Antarktika'daki karlara, buzul göllerinin dibine baktılar ve yaklaşık 100 nanometreden daha büyük mikroplastikler buldular. Bunlar muhtemelen bir hücreye girip fiziksel sorunlara neden olacak kadar küçük değillerdi. Bizim çalışmamız onlardan farklı çünkü bu nanopartiküller, gerçekten çok küçük olmalarıyla büyük bir sorun teşkil ediyor çünkü bir hücrenin içine girip işlevini bozabilirler" sözleriyle ifade etti.