Mikroskobik fosiller üzerinde çalışan bilim insanları, Yunanistan'da bulunan göllerde yaptıkları sondaj çalışmalarının ardından ilginç bir keşif yaptı. Suyun içinden çıkarılan yaklaşık 200 milyon yıl öncesine ait fosillerin tuhaf bir canlıya ait olduğu anlaşıldı. Ne hayvan, ne bitki, ne de bir mineral. Bakteri ya da mantar bile değil. Buna öglena denir ve bir grup farklı canlının garip bir birleşimidir.
BİR MİLYAR YIL ÖNCE AYRILDILAR
Öglenalar, hem bitki gibi fotosentez yoluyla hem de hayvan gibi diğer varlıkları tüketerek enerji kazanan bir grup tek hücreli ökaryottur. Bu suda yaşayan organizmalar diğer ökaryotlardan kabaca bir milyar yıl önce ayrılmış olmasına rağmen, Dünya üzerinde bu kadar zaman geçirdiklerine dair fosil kayıtları çok azdır.
ESKİ FOSİLLERİ ORTAYA ÇIKTI
Şimdi, uluslararası bir bilim insanı ekibi, daha önce yayınlanmış bilimsel araştırmaların kapsamlı bir belge izinde saklanan eski öglena fosillerini bulduklarını ileri sürüyor. Yıllarca, kabuk benzeri fosiller, kısmen içlerindeki küçük dairesel 'kaburgalar' nedeniyle olası solucan yumurtaları, alg kistleri veya eğrelti otu sporları olarak yanlış tanımlandı.
YILLAR İÇİNDEKİ BENZERLİK ŞAŞKINA ÇEVİRDİ
Fosiller herhangi bir taksonomik kutuya tam olarak uymuyordu, bu yüzden 1962'de bilim adamları onlara Pseudoschizaea kabukları adını verdiler. Bu fosiller neredeyse yarım milyar yıl öncesinden günümüze kadar uzanan çok geniş zaman çizelgelerine yayıldığından, yıllar içindeki benzerlikleri uzmanları şaşkına çevirdi.
"HİÇBİR ZAMAN AÇIĞA KAVUŞTURULMADI"
Andreas Koutsodendris, Almanya'daki Heidelberg Üniversitesi'nde mikroskobik fosiller üzerinde çalışıyor ve Yunanistan'daki göllerden alınan sondaj karotlarını incelerken düzenli olarak bu ince duvarlı, oval yaşam formlarının fosilleriyle karşılaştığını söylüyor. Yeni çalışmanın ortak yazarlarından Koutsodendris, "Biyolojik benzerlikleri hiçbir zaman açıklığa kavuşturulmadı" diyor ve şöyle devam ediyor: "Aslında kistler meslektaşların yayınlarında sıklıkla yer alıyor ancak hiç kimse bunun üzerine gerçekten parmak basamadı."
PARMAK İZİNE BENZEYEN KORUYUCU KESE
Paleontologlar Bas van de Schootbrugge ve Paul Strother, yaklaşık 200 milyon yıl önce Triyas-Jura sınırına kadar uzanan tortullardan bazı kafa karıştırıcı mikrofosilleri tanımlamaya çalışıyorlardı. Dairesel, çıkıntılı kistlerin öglena olabileceğini fark ettiler. Çünkü öglenalarla ilgili diğer tuhaf şey de şu. Stres zamanlarında bu organizmalar kendilerini üç boyutlu bir parmak izine benzeyen koruyucu bir kist içine sararlar ve uyku durumuna girerler.
BÜYÜK BENZERLİK GÖSTERDİ
Boston College'da çalışan Strother, "Karşılaştığımız mikrofosillerden bazıları, Slovakyalı meslektaşları tarafından tanımlanan modern bir temsilci olan öglenaların kistlerine büyük benzerlik gösterdi. Sorun şu ki, dünyada bu iddiayı ortaya atan tek bir yayın vardı." diye hatırladı.
500 KAYNAK TARANDI
Şu anda Utrecht Üniversitesi'nde bulunan Strother ve Van de Schootbrugge, haklı olup olmadıklarını anlamak için ABD'li ve İngiliz paleontologlarla bir araya gelerek Pseudoschizaea benzeri fosillerle ilgili yaklaşık 500 literatür kaynağını taradılar. Bu fosillere yıllar içinde çeşitli isimler verildi, yani bu sanıldığından daha da zor. Daha sonra ileri mikroskopik teknikler kullanarak bu kistlerin yapısını belirlediler.
"BİZİ ÇOK ŞAŞIRTTI"
Wisconsin-Eau-Claire Üniversitesi'nden paleontolog Wilson Taylor, "Kistlerin üst yapısı bizi çok şaşırttı. Duvarın yapısı bilinen hiçbir şeye benzemiyor. Kaburgalar polen ve sporlardaki gibi süs değil, duvar yapısının bir parçası. Duvarların katmanlı yapısı da diğer birçok tatlı su yeşilinden açıkça farklı." diyor. Araştırmacılar canlı öglenaların laboratuvarda yumurta kaplamasını sağlamakta zorlanıyor ancak Avustralya'dan mikroskop meraklısı Fabian Weston'ın hazırladığı bir YouTube videosu mükemmel bir karşılaştırma sağlıyor.
HAYAT AĞACININ EN KÖKÜNE UZANAN ÖRNEK
Strother, "Fabian farkında olmadan önemli bir kanıt sağladı. Kendisi muhtemelen gezegende öglena kistine mikroskop altında tanık olan tek kişidir" diyor. Artık araştırmacılar öglena yaşamının olası derin bir zaman çizelgesini oluşturduğuna göre Strother, bilim adamlarının daha eski örnekleri, hatta muhtemelen "ökaryotik hayat ağacının en köküne kadar uzanan" örnekleri tanımasını kolaylaştıracağını umuyor. Van de Schootbrugge, "Belki de kaplanma yetenekleriyle bağlantılı olarak, bu organizmalar gezegendeki her büyük yok oluşa dayanmış ve hayatta kalmıştır. Volkanlar ve asteroitler tarafından yok edilen devasa yaratıkların aksine, bu küçük yaratıklar her şeyin üstesinden geldi." dedi.