Lütfen... Lütfen... Lütfen... Bay Kemal bir süre gelmesin, Bay Başkan bir süre çakmasın

Önce şunu bilelim.

Sabahtan beri televizyonlarda gördüğümüz, dinlediğimiz, bize anlatılanlardan çok ama çok daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız…

En az Gölcük depremi kadar büyük bir felaket bu…

Üstelik ağustos ayında da gelmedi…

Kışın bütün gücüyle üzerimize çullandığı meşum bir gecede geldi felaket…

Biz deprem konusunda çok acı tecrübeleri olan bir milletiz…

O nedenle geçmiş tecrübelerimize dayanarak çeşitli kesimlere seslenmek istiyorum.

YEREL YÖNETİCİLER LÜTFEN SİZE UZATILAN KAMERALARIN KARŞISINDA ZAMAN KAYBETMEYİN 

Sayın valiler, belediye başkanları, devletin yerel yöneticileri, yardım ekiplerinin yöneticileri…

Önceki felaketlerde gördük.

Size uzatılan kameraların, sosyal medyanın tuzağına bir kere daha düşmeyin.

Bugün sizin tek bir işiniz var.

Enkazın altındaki insanlara ulaşmak isteyen yardım ekiplerini koordine etmek, hastaneleri çalıştırmak, dışarda kalan insanların barınmasını, soğuktan korunmasını ve hijyenini sağlamak.

Lütfen, her uzatılman kameranın karşısına geçmeyin, işinize konsantre olun.

MERKEZİ YÖNETİM: LÜTFEN VAKTİNİZİ “DEVLET İŞBAŞINDA” PROPAGANDASI İLE HARCAMAYIN 

Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, bütün bakanlar, iktidar partisi yöneticileri…

Lütfen hepiniz kalkıp bölgeye gitmeyin, çünkü çalışmaları engellemekten başka işe yaramıyorsunuz.

Lütfen gereksiz basın toplantıları ile vakit geçirmeyin.

Her dakika bir bakan televizyon ekranlarının karşısına geçip; “Devletimiz bütün imkân ve kabiliyetiyle duruma hâkim” mesajları ile zaman kaybetmeyin.

Bütün zamanınızı, imkânınız ve kabiliyetinizi enkaz altındaki insanların kurtulması ve hayatın düzenlenmesi için kullanın.

HEPİMİZ BİLELİM; DEPREM BİZİ SADECE KIŞTA DEĞİL EN ZAYIF VE EN BÖLÜNMÜŞ ANIMIZDA YAKALADI 

Deprem bizi sadece kışta değil, millet olarak da en bölünmüş, en zayıf anımızda yakaladı.

Seçim kampanyasının zirveye gittiği bir noktadayız.

Duygular bilenmiş, hançereler gerilmiş.

Ama bilelim ki büyük değil, çok büyük bir felaketle karşı karşıyayız.

Bunu ancak bir “Millet” haline gelerek aşabiliriz.

Yani birbirimize “Çakmayı” bırakalım, birlik olalım. 

ÖZELLİKLE MUHALEFETİN ELİNDEKİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ… LÜTFEN TÜM İMKÂNLARINIZI SEVK EDİN 

İktidar partisinden olsun, muhalefetten…

Özellikle de elinde büyük imkânlar olan muhalefetin büyükşehir belediyeleri…

Lütfen bütün imkanlarınızı bölgeye sevk edin.

Deprem felaketine uğramayan illerin vatandaşları, yani bizler, bu süre içinde fedakârlığa hazır olmalıyız.

Yıkılan bina sayısı çok, ama çok fazla…

Bilelim ki sadece AFAD’ın imkânları bunun üçte birine bile yetemez.

Şimdi duygusal bir imece zamanıdır.

Hepimizin kanayan, acıyan yarası orasıdır. 

HER MAHALLENİN KONUŞAN KAFALARI LÜTFEN AĞZINIZA DİLİNİZE HÂKİM OLUN

Biliyorum, biliyoruz, çünkü birbirimizi tarıyoruz…

Televizyon ekranlarında bir gece önce seçim uzmanı olarak konuşan kafalar, bu öğleden itibaren birer deprem uzmanı kesilecek ve ağızlarına geleni söylemeye başlayacaklar.

Yine biliyoruz ki, iktidar mahallesinin konuşan kafaları karşı mahalleye saydıracak, muhalefetinkiler de iktidar mahallesine…

Lütfen biraz makul olun.

Lütfen üç beş haftalığına birbirinize çakma ihtirasını unutun.

Lütfen üç beş haftalığına bilmediğiniz konular için “bilmiyoruz” diyecek kadar yürekli, mütevazı ve duyarlı olun.

Lütfen bölgede gece gündüz çalışan insanların kafasını karıştıracak, moralini bozacak sözlerden kaçının… 

İKTİDAR MAHALLESİNİN BAKANLARI LÜTFEN GELECEK YARDIMLARA “PİS ELİNİZİ İSTEMİYORUZ” FALAN GİBİ İÇ POLİTİKA ÇAKMALARI YAPMAYIN 

Felaket büyük.

Uluslararası yardım şart.

Sadece ekonomik olarak değil, bilgi, teknoloji, araç, gereç, barınak, her şeyi için şart.

Lütfen o dost, bu değil gibi gurur triplerine girmeyin.

Ve şunu asla unutmayın…

Enkaz altındaki insanların trajedisi, sizin gurur ve iç politika hesaplarınızdan çok ama çok daha hayati ve önemlidir.

Uzatılan yardım ellerini itmeyin.

VE HEPİMİZE LÜTFEN: SOSYAL MEDYANIN KARA RUHLU REYTİNG MANYAKLARINA PRİM VERMEYELİM

Böyle günler bazı insanlar için sosyal medyada şahsi tatmin fırsatları haline gelir.

Kendinden bahsettirmek veya aramıza fitne sokmak için bin bir türlü mesaj, tweet atılacaktır.

Lütfen bu karanlık insanların emellerine alet olmayalım.

Bu felaket sadece orada yaşayan insanların başına gelmedi…

Şu an hepimizin vicdanı, ruhu, insanlığı enkaz altında.

İKİ SEÇENEK VAR: YA BİRAZ DURACAĞIZ YA AMOK KOŞUSUNA DEVAM EDECEĞİZ

Evet, bu felaket millet olarak bizi en zayıf anımızda yakaladı.

Artık çok kötü olduğu anlaşılan bir başkanlık sistemi daha ilk seçimde hepimizi tarumar etti.

Belki de en kutuplaşmış, birbirimize en ters baktığımız dönemde geldi bu felaket.

Siyasilere sesleniyorum…

Önümüzde iki seçenek var…

Ya bu hakaret, iftira, belden aşağı vuruş ve adaletsiz kampanyayı makul bir seviyeye çekeceğiz…

Daha huzurlu bir seçim yapacağız…

Ya da çakma dozunu daha da arttırıp, enkaz altındaki insanların ahını alacak ve sonunda kimseye hayrı olamayacak bir seçime doğru amok komşusu yapacağız…

Peki ne olacak? Siyasiler bu olgunluğa gelebilecek mi…

Diyorum ki, onlar gelmezse, biz oradan ayrılalım…

Bırakalım amok koşusunu kendi kendilerine yapsınlar.