Sokakta şiddet artıyor! Silahlanma tehlikeli boyutlara ulaştı!

İstanbul Bağcılar'da trafikte yaşanan kavga 12 kurşunla işlenen bir cinayetle sonlandı. Pendik'te silahından güç alan saldırgan, kızdığı aracın aynasını kırdı, kaportasını ezdi. Toplumsal şiddet, bireysel silahlanmayla birlikte tehlikeli noktalara ulaştı. İşte çarpıcı rakamlar...

Geçen hafta İstanbul Bağcılar'da bir motosiklet sürücüsü ile otomobil sürücüsü arasındaki kavga cinayetle sona ermiş, motosikler sürücüsü, diğer sürücüye 12 kurşun sıkarak öldürmüştü. Yine geçen hafta İstanbul'da bir kahvehanede yaşanan çay parası tartışmasında pompalı tüfekler karıştı. Bu olayların etkisi geçmemişken Pendik'te içinde hamile bir kadının da bulunduğu araca saldıran iki kişinin görüntüleri sosyal medyayı ayağa kaldırdı. 

Toplum olarak şiddete daha meyilli bir hale geliyoruz. Silahlanma çok yaygın hale geldi. Ve özellikle İstanbul trafiğinde can güvenliği giderek azalıyor.

TV100'de Özay Şendir'in hazırladığı cumartesi günleri yayınlanan 'İnce Ayar' programının bu haftaki konuğu bireysel silahlanmaya karşı Türkiye'de mücadele eden en önemli sivil toplum örgütü Umut Vakfı'nın Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatr Dr. Ayhan Akcan oldu. Dr. Ayhan Akcan, ülkemizdeki bireysel silahlanmanın geldiği tehlikeli noktayla ilgili çarpıcı bilgileri paylaştı.

İşte Dr. Akcan'ın paylaştığı çarpıcı tespitler:

Sokakta şiddet artıyor! Silahlanma tehlikeli boyutlara ulaştı! - Resim : 1

- Maalesef ülkemizde günde en az 10 kişi silahla ölüyor. Silahla işlenen cinayetlerin oranı her yıl yüzde 5 artıyor. Bu silahlanmanın arttığını gösteriyor. Halkta silah talebi var ve insanlar bu silahları kullanıyor.

- Silah alıyorsanız, o silah bir gün işler. Silahın hareketi diye bir olay var. Yani 2 yılda en az bir kez silahla ilgili vukuat olur. Yani ruhsatlı ya da ruhsatsız farketmez siz silahı aldınız, o silah 2 yıl içinde mutlaka patlar. bu cinayet olur, yaralama olur, intihar olur, havaya ateş açma olur.

- Bir de 7 yılda bir silah kaybolur, el değiştirir. Hırsızlık olur, yok olur, imha olur, yani sahibi değişir, izi kaybolur.

- Dünyada şu anda 800 milyona yakın sivil halkta silah var. Bu silahlarla her yıl en az 200 bin kişi ölüyor. Bu rakam savaşlardaki ölümün 3 katı.

- Biz Türkiye'deki silahlanmayla ilgili çok güzel tespitler araştırmalar yaptık. Biz çözüm konusunda sorun yaşıyoruz. Türkiye'de şu anda 25 milyon ehliyet sahibi kişi var. Her yıl 1,5 milyon yeni kişi ehliyet alıyor. bunların 14 milyonu aktif olarak trafikte. 10 milyona yakın da araç şu anda trafikte. Şu anda hareket halindeki 600 bin araçta silah var.
Beyzbol sopasını falan saymıyoruz onlar ayrı. "Silahı nerede taşıyorsunuz" diye sorduk, yüzde 6'sı araçta çıktı. Mesela Türkiye'de yüzde 12, yani silah sahibi 10 insandan biri akşam yatarken yastığının altına da silah koyuyor.

- İnsan neden silah taşır, neden talep eder buna da bakıyoruz. Yüzde 70'i güvenlik diye tarif ediyor, caydırıcı olsun diye tarif edenler var. Ancak bunun pratikle ve bilimsellikle uzaktan yakından ilgisi yok. Silah bir kere insanı korumuyor. Bunu unutun. Silah şiddete davetiye çıkarıyor. Sizde silah varsa ölme oranınız 6 kat artıyor. Öldürme oranınız 12 kat artıyor. Daha önce yaşandı hatırlarsanız; bir kişi kuru sıkı silahını çıkardı, karşısındakinin gerçek silahıyla öldü. Bunlar çok fazla.

- 'Trafikte agresyon, öfkeli sürücü' dediğimiz bir kavram var. 3 insandan birinde bu risk var. Fakat yüzde 8 gibi bir kesim ne yaparsanız yapın, trafiği arena gibi kendini gösterme alanı gibi görüyor. Orada en ufak bir olumsuzlukta, sıkıştırma, korna çalma, kırmızı ışıkta geçme gibi hemen tartışmaya giriyor. en uç noktada da maalesef silahlar çekiliyor.

- Öfkede birinci kural şu: İlk hareketi çekene karşılık verirseniz siz de onunla aynı yerdesiniz , yani öfkeli sürücüsünüz. Ve bu insanların tansiyonları normal insanlara göre 10 mmHg daha fazladır. İşyerinde de evinde de agrasiftirler.

- Bu agresif sürücülerle tartışmaya girmeyin, bırakın yol verin gitsin. Karşılık vermeyin. Karşılık verirseniz siz de aynı yere geliyos, agresif oluyorsunuz. Gerek yok. Böyle bir kesim dünyanın her yerinde var. Bunların ya ehliyetine el konulacak, rehabilitasyona girecek. Öfke kontrolü tedavisi zor değil, 8-10 seanslık bir süreç. İnsan öfkesini kontrol altına alabilir.

- Silah ruhsatlarında doktor raporunda aile hekimliği de devreye alınmalı. Öfke, kişilik ve madde kullanımı ile ilgili tarama testleri yapılmak zorunda. Zorunlu iptal sistemi olmalı. Siz mesela boşanma sürecine girdiniz, aile içi şiddet oldu. silahınıza el konulması lazım. İflas ettiniz mesela, silahınıza el konulması lazım. Çünkü intihar etme riskiniz var. Mahkemeye intikal etmiş konular olduğunda, el konulmalı. Bu kişinin sağlığıyla, güvenliğiyle ilgili bir konu. Bu bir zaafiyet gibi algılanıyor ama tabii ki değil.

- Türkiye'de ruhsatlı - ruhsatsız 22 milyon civarında ateşli silah var. Yani 3 evden birinde silah var. 2 yetişkin erkekten birinde var. Talep var ve insanlar alıyorlar bunu. Türkiye dünya sıralamasında 11. sırada maalesef. Ve her geçen gün de silahla ilgili şiddet vakaları artıyor.

- Türkiye'deki sistem şöyle, talep olacak, kişi lacak, kişinin iradesine bırakılacak. Yani deniliyor ki, sen alabilirsin ama ruhsat altına alırsak caydırıcı olur, kullanmaz. Böyle bir mantık yok bir kere. O anki kavgada, trafikte
ruhsatlı ruhsatsız olmasının farkı yok, ulaşılabilir olması sıkıntı. İnternetten bile sipariş verilebiliyor. Silah olduğu için problem artıyor bizde, o zaman yasaklanmalı. Benim can ve mal güvenliğimi polisten başka kimse korumayacak.

- Pompalı tüfeklerin satışıyla ilgili bir zaafiyet var. Bu silahlar internetten satılabiliyor, kargoyla teslimi yasak değil. Bunun yasaklanması lazım. Alkollü içeceklerin kargoyla teslimi yasak biliyorsunuz. Devlet ilacın tane ile hesabını yapabiliyor, bunun hesabını yapamıyor. Burada bir problem var; ya niyet yok, ya ortam yok ya da geçiştiriliyor.
Türkiye'de 3 aileden birinin geçmişinde silahla ilgili acı bir olay var.

- Araştırmalara göre dünyanın her yerinde en tehlikeli araç şehir içinde kullanılan 4x4 araçlar. Her şey olabilir. Şehirde arazi arabası kullanıyor, sizden daha yüksekte, sizi sıkıştırabiliyor, önünüzü kesebiliyor, hak iddia edebiliyor, bunun normal olduğunu kabul ediyor. daha çok kendileri ön planda olan bir grup. Türkiye'de silah talebinde buklunanların yüzde 50'si gösteriş amacında. Silah kişiliği tamamlayıcı bir obje olarak algılanıyor.

- 3,5 yaşına kadar insanlarda güvenlik algısı oluşuyor. Bu insanların o yaşlarda bir problemleri var. Dinamik olarak oraya bağlayabiliyoruz.

- Türkiye'de de bir silah lobisi var ancak etkili değiller. İthalat amaçlılar.

- Yasaklamak, zorlaştırmak, sınırlama getirmek, eğitim zorunluluğu getirmek, eşler arasında referans sistemi getirmek (eş izni) çözüm olabilir. Devlet bunları yapabilir. Devletin asli görevi vatandaşların can güvenliği ve yaşam hakkını korumaksa, yaşam hakkımızı gasp eden konularda da sosyal devlet olarak gereğini yerine getirmesi lazım. Biz talep diyoruz, sonuna kadar da takipçisiyiz.