AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın tv100'e konuştu: ‘Her şey çok güzel olacak’ diye bir hikaye satıldı

tv100'ün gündemi belirleyen programı Cansu Canan Özgen ile Özgür İfade'de AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın "2019'da öyle bir hava estirildi ki, 'her şey çok güzel olacak' gibi altı hiçbir şekilde doldurulmamış sloganlarla bir boya yapıldı. O boyayla bir adaylık hikayesi satıldı. 4-5 yılın sonunda geldiğimiz nokta ortada." ifadelerine yer verdi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın, Cansu Canan Özgen ile Özgür İfade programına konuk oldu. Yalçın, 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri'yle ilgii açıklamalarda bulundu.

Hasan Basri Yalçın'ın açıklamalarından satır başları:

"YEREL SEÇİM KUTUPLAŞMA ÜZERİNDEN OLMAZ"
Seçim beyannmesinde üst yapı meselelerinin daha fazla gündeme geldiğini görebilirsiniz. Çok önemli seçimler geçirdik. 5 yıl önceki belediye seçimlerine siyasi kutuplaşma ile gittik. Son seçimde ise yoğun bir siyasi gündem ve kutuplaşma ile gittik. Şuan itibariyle kutuplaşma siyaseti üzerinden bir yerel seçim inşa etmek istemiyorum. Genel seçime giderken Recep Tayyip Erdoğan nefreti üzerinden hiçbirbirine benzemeyen siyasi partileri aynı adaya oy vermeye çalıştığınızda kaçınılmaz olarak bir kutuplaşma doğuyor. Yerel seçimlerde bunu yaratmak mecburiyetinde değiliz. Vatandaş bir adaya bakıp benim ilçem, şehrim için faydalı adaydır diyebilmelidir. 

"BİZ ELİMİZDEN GELDİĞİNCE İNSANLARIN HAYATINI ETKİLEYEN MESELELERLE İLGİLENMEK İSTİYORUZ"
Biz büyük meselleri her zaman konuşuyoruz ama belediye seçimlerinin kendine has mantığı olması lazım. Mesela biz bir önceki belediye seçimlerine hakikaten biz çok kutuplaşmış şekilde girme mecburiyetinde kaldık. Ama şu an 2023 seçimleriyle birlikte o kutuplaşmayı var kılacak bir ortamın olduğuna ben şahsen inanmıyorum. Biz elimizden geldiğince insanların hayatını etkileyen meselelerle ilgilenmek istiyoruz

"DEPREM BU ÜLKENİN TEMEL BİR GERÇEĞİ"
6 Şubat'ta korkunç bir felaket atlattık. Biz hala siyasi kutuplaşma meseleriyle zaman harcayacak olursak zaman kaybederiz. Deprem bu ülkenin temel bir gerçeği. Büyük bir ulusal güvenlik sorunu. İstanbul gibi şehirlerde  bizim her şeyi bir kenara bırakıp sağlam yapı stoğunu arttırmamız, sorunlu yapı stoğundan kurtulmamız lazım. 

“2019’DA BİNALİ YILDIRIM İSTANBUL’DA YÜZDE 49 OY ALDI. BU AK PARTİ ADAYININ İSTANBUL TARİHİNDE ALDIĞI EN YÜKSEK OYDUR”
Özgen'in "2019’da AK Parti içerisinde bir kutuplaşma var mıydı? Mesel Binali Bey ile teşkilatlar arasında bir uyumsuzluk vardı. Ama şimdi tam bir uyum çerçevesinde seçime gidiliyor" sorusuna Yalçın "Bu tür şeyler zaman zaman söylenir. Bir Belediye seçimi kaybedildiğinde bununla ilgili bir açıklama aranır, herkes bir şey söyler. Bunlar meseleyi tam anlamıyla doğru tarif etmekte de güçlük çekebilir. 2019’da Binali Yıldırım İstanbul’da yüzde 49 oy aldı. Bu AK Parti adayının İstanbul tarihinde aldığı en yüksek oydur. 13 bin oy farkla kaybedildi. AK Parti adayı en iyi performansını gösterdiği halde kaybetti. CHP kazandı ama kaç tane partinin bir araya gelmesiyle kazandı. AK Parti, Kadir Topbaş ile aldığı en yüksek oy yüzde 48'di, Binali Yıldırım ile 49'a ulaştı. Karşı taraf siyaseti kutuplaştırarak İYİ Parti, HDP, CHP bilumum diğer partiler bir araya gelerek çok da normal olmayan bir seçmen davranışıyla yüzde 50'inin üzerine çıkarak kazandı." diyerek yanıt verdi. 

"HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK DİYE BİR HİKAYE SATILDI"
Özgen'in "2019 seçimleriyle karşılaştırmalı gittik. O seçim kazanılmış olsaydı kazanılmış olsaydı Binali Bey tarihi bir zafer de yazmış olacaktı en yüksek oy oranıyla, tabii orada bir mağlubiyet olduğu için farklı yorumlamalar çıkartıldı buradan." sorusunu Yalçın "Kaybettiğinizde kaybetmiş oluyorsunuz bu açık ama siz soruyorsunuz ya ‘Parti içerisinde sorun mu vardı da başarısızlık oldu?’ diye, hayır partinin içerisindeki partinin aldığı oy oranı hala yüksekti ama o seçimin AK Parti tarafından İstanbul’da kaybedilmesinin altında yatan şey, öyle bir hava estirildi ki, 'her şey çok güzel olacak' gibi altı hiçbir şekilde doldurulmamış sloganlarla bir boya yapıldı. O boyayla bir adaylık hikayesi satıldı. 4-5 yılın sonunda geldiğimiz nokta ortada." sözleriyle cevapladı.

“MUHALEFET, GERÇEKLİKLE ALAKASI OLMAYAN BİR RESME UZUN MÜDDET KENDİSİNİ İNANDIRDI” 
Gerçeklikle alakası olmayan bir resme muhalefet uzun müddet kendisini inandırdı. Bu çerçevede öylesine adımlar atıldı ki CHP’yi CHP olmaktan çıkaracak, DEM Parti ile ilişkisinin sınırını hiç birimizin tahmin edemediği bir noktaya geldi. DEM Parti’ye, daha sonra 2. Turdan önce Zafer Partisi’ne falan o kadar sözler vermiş ki Kemal Kılıçdaroğlu, dönüp baktığınızda bugün itibariyle eğer genel seçimlerde, eğer Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerçekten Millet İttifakı’nın veya 6’lı masanın adayı seçilmiş olsaydı bu ülke nasıl yönetilecekti?

“İSRAİL’İN 75 YILDIR ÇİĞNEDİĞİ İNSAN HAKLARININ BİR ENVANTERİNİ YAPTIK, YAKIN ZAMANDA YAYINLAYACAĞIZ”
 Mesele İsrail meselesi olduğunda, Gazze meselesi olduğunda kanıt çok önemli değil. Kanıttan bol bir şey yok bu konuda. 75 yıldır her yer kanıt. 75 yıl boyunca İsrail’in çiğnediği insan haklarının bir envanter çalışmasını yaptık. Yakın zamanda yayınlamayı düşünüyoruz

"İDAM CEZASI YA DA ÇOK CAYDIRICI CEZALAR HEP KONUŞULABİLİR"
Özgen'in "Siz İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısısınız, Diyarbakırlı Ramazan Hoca meselesi henüz konuşulurken bir de taksi şoförünün öldürülmesi olayı cereyan etti. Tabii toplumda da vicdanlar çok yaralandığı için idam cezası tartışmaları da gündeme geliyor. Evet insan hayatı önemli ama bu durumlarda da mı önemli?" sorusunu Yalçın "Evet bir insana yardım etmek gibi iyi niyetle yaklaşıyorsunuz karşılığı 3 kurşun oluyor. Korkunç bir şey ama beni ikinci kez yaralayan şey şu oldu ‘Gasp niyetiyle binmedim’ diyor orada bir şey olmuş canı sıkılmış kafasına esmiş 3 kurşun sıkmış. Bu daha korkunç değil mi? Bunun üzerinden çok büyük genellemeler yapmak istemiyorum Türkiye toplumu özü itibarıyla asayiş kurallarının oldukça geçerli olduğu, düzensizliğin örgütler işe karışmadığı müddetçe çok çıkmadığı bir ülke. Canımız yandığında tabii ki doğal olarak en ağır şekilde cezalandırılması gerektiği fikri hepimizin önüne geliyor ama biraz hukuk öyle çalışmıyor. İdam cezası ya da çok caydırıcı cezalar hep konuşulabilir. Bunların ben herhangi birisinin tabu olduğunu düşünmüyorum." diyerek yanıtladı. 

“TÜRKİYE BU İŞİN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAK”
Kendi meşruiyetini uğradığı soykırıma dayandıran İsrail, kendi altındaki meşruiyeti ciddi anlamda zedelemiş oldu. Uluslararası Adalet Divanı bugün İsrailli soykırımcı bir devlet olarak sorgulamaya, yargılamaya başladı. Bu 75 yılın içerisinde herhangi bir uluslararası kurumda alınmış en önemli karardır. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye bu işin sonuna kadar takipçisi olacak