Avrupa günlüğü

Avrupa'da sahne Türkiye’nin. Türkiye ülke puanı sıralamasında adım adım yükselirken sahneyi Galatasaray ve Fenerbahçe aldı. En azından bu hafta için.

Galatasaray, Kopenhag maçından sonra herkesin aklında soru işaretleri oluştu. Manchester United’i deplasmanda, Premier ekibini yenmek kolay değil. Manchester gibi dev bir kulübü yenmek daha da zor. Kırmızı Şeytanlar kendi liglerine iyi başlamasa da tarihi olan ve taraftarı da oldukça takımına sadık bir kulüp. Kendi ligimizde de zaman zaman dev kulüplerimiz düşüşe geçerler. Bu tarz durumlarda taraftarlar devreye girer ve yönetimle karşı karşıya gelirler. Yönetim ve taraftar karşı karşıya kaldı mı kazanan her zaman taraftar olur. Kulüpleri kulüp yapan her zaman taraftarlardır. Geçmişten günümüze adını taşımak tabii ki önemli ama taraftarıyla birlikte günümüze kadar gelmek asıl zor olandır.

Burada dikkati Beşiktaş’a çevirmek istiyorum. Avrupa’daki son başarısızlığı maalesef ülke olarak hepimizi yakından ilgilendiriyor.

Avrupa’daki temsilcilerimizin galibiyet almaları ülkemizdeki futbol adına çok önemli. Ülkemizde en fazla yatırım futbola yapılırken ters oranda giden bir başarısızlık çizelgesi var.

Beşiktaş transfer döneminde tartışmaların odağı olmuştu. Şimdi de son Avrupa Konferans Ligi’nde Lugano’ya yenilmesinin ardından bir kez daha gündeme geldi. Yönetim ve taraftar, transfer döneminden beri karşı karşıya geliyor. Akıllara Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi geliyor. Ahmet Nur Çebi olağanüstü seçimli genel kurul toplantısı düzenleme kararı aldı. Bu karar "erken seçime gidebilir mi?” sorusunu akıllara getiriyor. Şu anda Ahmet Nur Çebi, başkanlığı bırakırsa karşısına kim geçecek? Eski Başkan Fikret Orman mı?

Yoksa yeni bir isim mi?

Diğer iki Avrupa temsilcilerine dönecek olursak iki kulüpte hem ligde hem de Avrupa'da başarılı şekilde yollarına devam ediyorlar. 

Galatasaray’ın bütün hafta konuşulan ileri ki yıllarda da konuşulacak olan galibiyeti dünya basınında oldukça ses getirdi.

Fenerbahçe ise galibiyet serisine yenilerini eklemeye devam ediyor. Son rakibi Spartak Trnava ile karşı karşıya geldiğinde rakibin hocası maç boyunca takımı defans oynattı. Defans hattında oyuncunlarını tuttu. Fenerbahçe’nin top kaybında kontra atak yaparak gol bulmaya çalıştı. İlk yarı İsmail Kartal değişiklik yapmayı tercih etmedi. İkinci yarı iki isimi oyuna aldı ve oyunun şekli değişti.

FRED VE TADİC

Maçı izlerken Tadic ve Fred’i daha dikkatli izlemeye başladım. Futbolseverlerin maçlarda çok izlediği paslaşmalar var. Futbolcu pası bakmadan atması genellikle isabet ettiğinde taraftarın hoşuna giden paslaşmadır. Bunun yanında çok kötü paslaşmalarda var. Topu uzağa atma, hızlı pas atma, topu kaptırma ve en kötüsü bakmadan atan futbolcu bazen taraftarın sinir uçlarıyla da oynar.

Tadic pasını gönderdiği sırada hızla başını sağa sola çevirdi ve çevre kontrolü yaptı. O an anladım Tadic’in neden iyi bir futbolcu olduğunu. Çevre kontrolü yapmak basit bir hareket. Neden bu kadar abartıyorsun denilebilir ama ülkemizdeki futbolcular genelde top ayağından çıkmadan çevre kontrolü yaparlar. Pası verdikten sonra çevre kontrolü yapan oyuncu ülkemizde az rastladığım bir durum. Tadic ve Fred farkını göstererek oyunun akışını değiştirdi. Rakip takım açılmak zorunda kaldı. Maç boyunca defans oynayan ekip Fenerbahçe’nin gol bulmasıyla birlikte oyun anlayışını değiştirdiler Sonuç itibariyle İsmail Kartal ilk yarıda karşı rakibin oyununu oynadı, ikinci yarı kendi oyununu onlara kabul ettirdi.

Bu taktiği ülkemizde de birçok Anadolu kulübü, büyük kulüplere karşı oynuyor. Takımını geride tutup, rakibin top kaybında hızla ileri çıkıp rakibi eksik yakalayarak gol bulmaya çalışıyorlar. Orada da sahneye İrfan Can giriyor. Etkili kurtarışlarıyla da İrfan bir kez daha iyi bir kaleci olduğunu bizlere gösterdi.

Haftanın özeti Galatasaray ve Fenerbahçe Avrupa’da olmaktan keyif alırken, Beşiktaş karmaşık bir döneme girip Avrupa’daki gidişatını tehlikeye soktu.