Ay-Hebe kavuşumu! İyiliğini Koru, Ama Kendini de Koru

Mitolojide Hebe, tanrıların gençlik iksirini taşıyan neşeli ve çalışkan genç kız olarak anlatılır. Elinde altın kupasıyla tanrılara tazelik, enerji ve canlılık sunar. Fakat bu hikâyenin arka planı çok daha ilginçtir. Hebe bazen “yardım eden” rolünde o kadar kaybolur ki, kendi ne istediğini anlamakta zorlanır. Bir yandan iyilik yapmanın verdiği güç vardır, diğer yandan “her şey benden mi soruluyor?” yorgunluğu… İşte bugün yaşadığımız kavuşum tam olarak bu hikâyeyle aynı titreşimde.

Bu dönemde insanların içinde tuhaf bir koşayım, yardım edeyim, birinin yükünü alayım isteği belirir. Ama bunu yaparken fark etmeden kendi enerjisini düşürenler de olur. Birine destek olayım derken, hiç alakası olmayan konulara dahil olup yorulmak mümkün. Sanki görünmeyen bir çekim bizi “birilerine faydam dokunsun” tarafına doğru itiyor.
Fakat aynı enerji, kullanılmaya açık bir kapı da yaratıyor. “Sen iyi niyetlisin, halledersin” cümlesinin yükünü sırtına alanlar çoğalabilir.

Zihin daha dalgalı çalışıyor. İnsan bir gün kararlı, ertesi gün yorgun… Biraz “ne yöne gideyim” kararsızlığı var.

Gündelik hayatta da bu enerji çok hissedilir.
- Bir arkadaşın sende dert döker
- Aileden biri senden bir iyilik bekler
- Komşu bir şey rica eder
- İşte birinin eksik bıraktığını sen tamamlarsın
- “Hallederim” dediğin şey önünde büyür de büyür

Ay-Hebe kavuşumu! İyiliğini Koru, Ama Kendini de Koru - Resim : 1

Bir baktığında günün yarısı başka insanların işleriyle geçmiş olabilir. Bu yüzden bu dönem, “iyi niyetle yardım ediyorum” derken kendini tüketmemek için önemli bir sınav getiriyor.

Dünya genelinde ise Özellikle genç kadınlarla ilgili konular daha belirginleşiyor. Onların ihtiyaçları, planları, yaşadıkları sıkışık durumlar ön plana çıkabilir. Toplumda da genç kızların, genç kadınların konuşulduğu haberler artabilir.

Yardım kuruluşları, gönüllü çalışmalar, sağlıkla ilgili işler hareketlenebilir. Birinin derdiyle ilgilenmek, birine yol göstermek, birine destek olmak daha yaygın hale gelebilir. Ama bunun yanında “kimse bilmeden yapılan fedakârlıklar” da çoğalabilir. Birileri sessizce yük taşıyor, kimileri “ben artık yoruldum” demeye başlıyor.

Genç nüfus, korunmaya ihtiyaç duyanlar, konaklama alanları, sağlık ve bakım alanları, yardım faaliyetleri daha çok konuşulur.

Bir yandan üzen haberler gündeme gelir, bir yandan umut veren dayanışmalar…

 Dalgınlık, dağınıklık, “yanlış anlama” gibi durumlar daha sık yaşanabilir.

Bu enerjinin güzel tarafı şu:
İnsan gerçekten yumuşar, merhameti artar, elinden geleni yapmak ister. Ama asıl kazanan, nerede duracağını bilen olur. Çünkü Hebe’nin hikâyesi bize şunu öğretir:

İyi olmak ayrı, kendini yok saymak ayrı.
İyiliğini koru, ama kendini de koru.