Bir Görev Biterken Diğeri Başlıyor! Mars 29 derecede...

Gökyüzü şu günlerde bize adeta şunu söylüyor; “Artık bildiğin şey bitiyor. Şimdi başka bir forma, başka bir düzene geçiyorsun.” Bu, ani bir kırılma. Yavaş yavaş sindire sindire ilerlemiyor; etkisi birden gelen, güçlü ve köklü bir değişim. Hele ki konu toprak, doğa, su kaynakları, madencilik ve geçmişin izleri olunca, işler daha da derinleşiyor.

Dünya sahnesinde bu transit, ülkelerin yer altı zenginliklerine, tarım politikalarına, hava koşullarına ve doğal kaynaklara dair ciddi sınavlardan geçeceğini gösteriyor. Kuraklıklar, aşırı yağışlar, sel baskınları ya da yer altı rezervlerinin tükenmesi gibi konular daha görünür hale gelebilir. Toprakla ilişkimizi sorguluyoruz artık. "Bu toprak bize ne veriyor ve biz ona ne veriyoruz?" sorusu her zamankinden daha güçlü yankılanıyor.

Kökler, Hafıza ve Vatan Bağlılığı

Bu transit sadece doğayla ya da ekonomiyle sınırlı değil. Aynı zamanda geçmişle yüzleşmeyi, kültürel köklerle yeniden bağ kurmayı da gündeme getiriyor. Milletlerin kendi tarihine dönüp bakması, atalarının bıraktığı mirasa sahip çıkması gerekiyor. Bir yandan da “bu geçmiş artık taşınmıyor” dedirten bazı gerçeklerle yüzleşmeler olabilir.

Bazı uluslarda milliyetçilik duyguları artabilir, halk kendi kimliğine daha sıkı sarılmak isteyebilir. Ama bu sarılış, eskiyi aynı haliyle koruma çabası mı olacak, yoksa geçmişten güç alıp geleceğe yenilikle mi yürüyecekler? İşte sınav burada.

Bir Görev Biterken Diğeri Başlıyor! Mars 29 derecede... - Resim : 1

Ve işin bir başka yüzü daha var: saklı olanın görünür hâle gelmesi.
Gökyüzü şimdi sadece açıkta olanı değil, görünmeyeni de gösteriyor. Haritanın en derin noktalarında hareket var. Hapishaneler, hastaneler, ıslahevleri, sığınma evleri, göç kampları, akıl hastaneleri... Bunlar sadece kurumlar değil; aynı zamanda bastırılan duyguların, toplumsal bilinçdışının simgeleri. Görünmeyen bir ağ yeniden dokunuyor. Casuslar, gizli örgütler, yer altı grupları, devletin görünmeyen yüzleri devreye giriyor.

Bu süreçte, sesi çıkmayanlar, duvarların ardına sıkışanlar, “adı olmayan” hayatlar da önümüze düşebilir. Mülteciler, evsizler, bakım evlerinde unutulan yaşlılar, göç yollarında kaybolan çocuklar... Artık saklı kalamayacaklar. Bu transit, vicdani sorumluluklarımızı da ortaya koyuyor.

Bireysel Etkiler ; Bir Görev Biterken Diğeri Başlıyor

Bu gökyüzü hareketi, bireylerin hayatında da "bir dönemin kapanışı" etkisi taşır. Hele ki içinizde uzun süredir süregelen bir görev, sorumluluk ya da emek varsa… Artık onun sonuna gelmiş olabilirsiniz. Bir işi devretmek, bir hayata veda etmek, alışkanlıkları bırakmak, kök saldığınız bir yerden kopmak gibi durumlar yaşanabilir. Ama bu bir bitiş değil. Bu yeni bir başlangıç için son hazırlık.

Sezgiler bu dönemde oldukça keskinleşebilir. Rüyalar, ani farkındalıklar, kalpten gelen çağrılar... Bunlar hep "sıradaki görev ne?" sorusunun ipuçları olabilir. Sadece gözlerinizi değil, yüreğinizi de açık tutmanız gereken bir zamandasınız.

Toprağın Sesi Duyulmak İstiyor

Toprak, insanlığın en kadim öğretmenlerinden biridir. Ekeriz, biçeriz, ama bazen onun sabrını zorlarız. İşte bu transit bize hem toprağı onarmayı hem de kendi köklerimizi sağlamlaştırmayı öğretecek. Kimimiz için bu bir aile meselesi olabilir, kimimiz için memleket hasreti, kimimiz içinse artık yürümeyen bir düzeni geride bırakma cesareti…

Gökyüzü bu kez; Açık açık söylüyor,

“Görevin bitmek üzere. Hazırlan. Yeni bir düzen, senden kararlılık, sezgi ve sadelik istiyor.”