Yoğun bakımlar alarm mı veriyor?

Havaların soğumasıyla birlikte tırmanışa geçen koronavirüs yayılım hızının ardından hastaneler de alarm vermeye başladı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sait Gönen, yoğun bakım ünitelerinin Nisan ayına göre daha dolu olduğunu ve hasta yatış sürelerinin de arttığını ifade etti.

Yoğun bakımlar alarm mı veriyor?

Koronavirüs tehlikesi hız kesmeden devam ediyor. birçok Avrupa ülkesinde sağlık sisteminin çökmesinden sonra Türkiye'de de yoğun bakım üniteleri ve hastanelerin dolduğunu düşünüyor. Cerrahpaşa Dekanı Prof. Dr. Sait Gönen ise yaşanılan riskin ne boyutta olduğunu anlattı.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sait Gönen şu anda Avrupa'nın pek çok büyük şehrinde olduğu gibi İstanbul’da da koronavirüs salgınında tsunami yaşandığını söyleyerek, salgınn başladığı Mart-Nisan aylarına nazaran artık yoğun bakımlardaki yatış süresinin de çok uzadığını çünkü artık risk grubundakilerin de hastalığa yakalandığını belirtti.

Yatış süresi uzuyor, doluluk oranı Nisan'ı geçti

Yoğun bakım kalışları uzadıkça sağlık sisteminin zorlanmaya başlayacağını söyleyen Prof. Dr. Gönen, “Yoğun bakım doluluk oranımız Nisan ayındakinden kat kat fazla. En çok aile içi ve sosyal alanlardaki bulaşıcılık hastalığı yaydı. Gerekirse evde de aile içinde maskeyle oturun ama ne olur korunun” dedi.

Corona virüs salgınında Türkiye sekizinci ayına yeni tedbir kararlarıyla girerken vaka ve ağır hasta sayıları hızla yükselmeye devam ediyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sait Gönen, hem Avrupa’daki büyük kentlerin hem de İstanbul’un büyük bir tsunami dalgasıyla karşı karşıya olduğunu belirterek, “Nisan'da gördüğümüzden çok daha büyük sayıda bir bulaşma hızı ile karşı karşıyayız maalesef. Virüsün bulaşması arttı ama öldürücülüğü azalmadı. Biz salgının ilk aylarında testi pozitif olanların hepsini hastaneye yatırıyorduk ve çok sayıda hastayı aynı anda taburcu edebiliyorduk. Şu anda testi pozitif olan ama semptomu olmayanların tedavisi evlerinde sürüyor. Yatırdığımız hastalar ise ciddi sağlık sorunları, diyabeti, hipertansiyonu, böbrek hastalığı veya kronik başka bir hastalığı olan, risk grubundaki hastalar. Bunların da maalesef tedavileri daha uzun sürüyor. Yoğun bakım ünitelerimizde de bu tür hastalardan oldukça fazla bulunuyor. Bugün itibarıyla yoğun bakım ünitemizdeki doluluk oranı, Nisan ayındaki doluluk oranını aşmış durumda. Servislerimiz de hızla doluyor” dedi.

 Yeni tedbirler gerekli

Salgınının, hastaları tedavi ederek bitirilemeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Gönen sağlık siteminin kilitlenmesi için yeni tedbirler alınmak zorunda kalınabileceğini dile getirdi. Gönen şöyle konuştu:

“Sahadaki bulaşmayı en aza indirmek zorundayız. Bunun için de ilave tedbirler çok gerekli. Oldukça fazla oranda aile içi bulaşlar ile karşılaşıyoruz. Yine sosyalleşilen ortamlarda, kafeler, restoranlarda, arkadaş ortamlarındaki bulaşların fazla olduğunu görüyoruz. Bu nedenle iki hafta boyunca bu bulaşma hızını kırmamız lazım. Kimseyle görüşülmesin, mümkünse telefonla görüşmeler yapılsın. Aile içerisinde bile gerekirse maske ile oturulsun. Bu iki hafta çok önemli. Yoksa daha ciddi bir sıkıntıya hem şehir olarak hem de ülke olarak gireriz, diye düşünüyorum. Neden iki hafta diyorum? Çünkü bulaşma hızı böyle giderse bir hafta içinde pozitif hasta sayısı, ondan sonraki bir hafta içerisinde de yoğun bakım ünitelerindeki sayı artıyor. Yoğun bakım ünitelerimizin kilitlenmemesi gerekiyor. Yoğun bakıma gidecek hasta sayısını, yatacak hasta sayısını minimize etmemiz gerekiyor ki sağlık sistemi kilitlenmesin. Şu anda kapasitede halen sorun yok ama bu yoğunlukta giderse iki hafta sonrasında çok daha başka tedbirleri zorunlu olarak almak zorunda kalırız.”