Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum tv100'e konuştu: Sandık meşruiyetini biz tartışmayız

tv100'de Az Önce Konuştum programına konuk olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, "14 Mayıs'ta iktidar değişikliği Türkiye'nin tam bağımsızlığına darbe olur" sözleriyle ilgili "‘Sandıktan çıkan sonuç darbe mi olur?’ dedim. Sandık meşruiyetini biz tartışmayız. Sandık demokrasinin esasıdır. Oradaki darbenin anlamı zararlandırıcı sonuç. Hukuken ve teknik anlamda olan darbeyle alakası yok." açıklamasını yaptı.

tv100'ün ilgiyle izlenen programı Az Önce Konuştum'a konuk olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Candaş Tolga Işık'ın sorularını yanıtladı.

Mehmet Uçum'un açıklamalarından satır başları:

"ERDOĞAN'IN İKİNCİ TURU GÜÇLÜCE KAZANACAĞI SÖYLENEBİLİR"
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci turda rahat kazanacağı beklentisi var ama rehavet etkisiyle bunu öldürmemek lazım. İkinci turda, sonuçlar kesin olarak açıklanıncaya kadar kimse kesin kanaat belirtemez. Öngörülere göre Erdoğan’ın ikinci turu güçlüce kazanacağı söylenebilir ama nihayetinde kararı seçmen verir.

"TÜRKİYE'NİN SEÇİM SİSTEMİ GÜÇLÜDÜR"
- Eski sistemde sadece tek oyla parlamento seçiliyordu ve parlamento içerisinden hükümet çıkması bekleniyordu. Şimdi halkın iki oku var, cumhurbaşkanını ve parlamentoyu seçiyor. İkinci turda, oluşan meclis aritmetiğine göre bir değerlendirme yaparak oy veriyor. Bu sistemin en büyük özelliği seçenek çokluğu üretmiş olmasıdır. Türkiye'nin seçim sistemi güçlüdür ve demokrasisini her adımda güçlendiriyor. 

"PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ HALK TARAFINDAN REDDEDİLDİ"
- Tam bağımsızlık ilkesi bizim varoluş ilkemizdir, Cumhur İttifakı bu çerçevenin dışına çıkmadı ama Millet İttifakı bir araya geldi, ağırlıkla öne çıkan konu milletvekili sayısı tartışması vs. oldu. Hangi konuda ilkesel bir yaklaşım ortaya koydular? Tek anlaştıkları konu parlamenter sisteme dönüş oldu. Ortaya çıkan sonuçta halk, çoğunluğu bile vermedi. Parlamenter sisteme dönüş halk tarafından reddedildi. Halk başkanlık sistemini teyit etti. 

"HALK İKİ OY GÜCÜNÜN DEĞERİNİ BİLİYOR"
- Halk, iki oy gücünün değerini biliyor. Parlamenter sisteme dönüş, hükümeti doğrudan seçmeyle ilgili oy gücünü ortadan kaldırmak anlamına gelir. Halk bunu istemiyor. Halkla kavga edilmemesi lazım. Cumhurbaşkanı’mız halka karşı siyaset yapmaz. 50 artı 1’in halk açısından bir garanti ilke olarak kabullenilmesini gördükçe halktan yana tavır alır diye düşünüyorum. 50 artı 1 istikrar bakımdan güvencedir, halk bundan vazgeçmez. 

"SİNAN OĞAN'IN ERDOĞAN'I DESTEKLEMESİ BEKLENEN BİR DURUMDU"
- Sinan Oğan'ın ortaya koyduğu perspektife baktığımızda Atatürk, cumhuriyete Türkiye'nin bütünlüğü, terörle mücadele meselesi, anayasanın ilk 4 maddesine yapılan atıfa baktığımızda bunlar üzerinden bir araya gelmiş ittifak Cumhur İttifakı, onun adayı da Erdoğan'dı. İlkesel yaklaşımlar üzerinden baktığımızda Sinan Oğan'ın Erdoğan'ı desteklemesi beklenen bir durumdu. Tersi sürpriz olurdu. Açıklamasında ilkelere vurgu yaparak açıklama yaptı. Bölünmüş yönetim olmasına noktasına dikkat çekti. 'İstikrara ihtiyacımız var' diyerek yönetimde bütünlük istedi. 

- Türkiye'de liderler seçmeni değil, seçmenler lideri belirliyor. Bunu çok iyi kavrayan lider de Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Erdoğan'ın bütün siyasi çizgisine bakın, her zaman talep siyaseti yapmıştır. 

"OĞAN'IN OYU SEÇMENİN VERDİĞİ BİR MESAJDIR"
- Sinan Oğan'ın 5,2 oy almasının sebebi halkın Oğan ile Türkiye siyasetine verdiği mesajdır. O mesajı vererek halk, Türkiye'nin hassasiyetlerini vurgulayarak bunlar üzerinden cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turda yapılması gerekir dedi.

"SANDIK MEŞRUİYETİNİ TARTIŞMAYIZ"
- ('14 Mayıs'ta iktidar değişikliği Türkiye'nin tam bağımsızlığına darbe olur' sözleri) ‘Sandıktan çıkan sonuç darbe mi olur?’ dedim. Sandık meşruiyetini biz tartışmayız. Sandık demokrasinin esasıdır. Oradaki darbenin anlamı zararlandırıcı sonuç. Hukuken ve teknik anlamda olan darbeyle alakası yok.

"TAM BAĞIMSIZLIK SÜRECİNDEYİZ"
- (Ne zaman ‘Tam bağımsız Türkiye’ olacağız?) Tam bağımsızlık sürecindeyiz. Enerjide dışa bağımlılığı bitirmemiz lazım. Savunma sanayiinde tamamen yerli kaynaklarımıza yönelmemiz lazım. 

"MUHALEFET BUNU ÇOK İYİ OKUYAMADI"
- (Meclis aritmetiğinin oluşmasındaki en büyük etken nedir?) Parlamenter sisteme dönüşe hayır demek. Seçmen, parlamenter sisteme dönüş tezini, sofrasındaki lokmaya göz koymak gibi algıladı. Türkiye seçmeninin oyu, seçmenin gıdasıdır. Muhalefet bunu çok iyi okuyamadı

-  Cumhuriyetimizin 100. Yılına geldik. Bizim hala 82 tarihli, darbeciler döneminden beri yürürlükte olan bir Anayasa'yla yaşamamız toplumsal olarak uygun olmayan, bizim açımızdan da ayıp olan bir şey. Dolayısıyla bu Anayasa’yı yapmak için gayret göstermemiz lazım.

"BU SÜRECİN 5 YILLIK UYGULAMASINDA BİRTAKIM UYGULAMA SORUNLARI ÇIKTI"
- Hükümet reformu parlamenter sistemden, başkanlık sistemine geçişti. Bir de idari reform yaptık, bakanlıkların sayısı azaldı, müsteşarlıklar kaldırıldı. Devletin içinde birçok birim birleştirildi. Bu süreç, yepyeni bir süreç, bu sürecin ilk 5 yıllık uygulamasında birtakım uygulama sorunları çıktı.

- Milliyetçiliğini yükseldiği noktada gerileyen tek şey küresel yayılmacı siyasettir. Eğer Türkiye’de vatanseverlik yükseldiyse, küresel siyasetin yayılmacı politikalarına karşı tutum alındığı içindir. O yüzden bunu sağlıklı buluyorum.

"TÜRKİYE'DE KUTUPLAŞMA ASLA YOKTUR"
- Tekil genelleştirme çağımızın hastalıklarından bir tanesi. Demokratik yarışı asla kutuplaştırma olarak tanımlamıyorum. Kutuplaşma, toplumsal anlamda ayrışma ve çatışmadır. Bu ezberden vazgeçmek lazım. Türkiye’de kutuplaşma asla yoktur.

"PARLAMENTER SİSTEMDE OLSAYDIK, AK PARTİ BU KADAR DÜŞMEZDİ"
- Parlamenter sistemde olsaydık, AK Parti bu kadar düşmezdi. Parlamenter sistemde seçmen bazen çaresizlik içerisinde oy kullanıyordu. Şimdi seçmen ‘Benim iki oyum var, biriyle hükümeti kurabiliyorum diğeriyle uygun görmediğim parti siyasetlerine ilişkin gereken yaptırımları uygulayabiliyorum’ diyor, biraz da bu açıdan değerlendirmek gerekir.