Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şizofrenik vakaları parlamentodan temizlemek lazım

Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan konuşmasında, "Şizofrenik vakalar sadece caddelerde değil parlamentonun içinde de var. Bu şizofrenik vakaları parlamentodan temizlemek lazım" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şizofrenik vakaları parlamentodan temizlemek lazım

Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasında satır başları şöyle:

Katar'da çok sayıda görüşmemiz oldu. Ülkemiz ve milletimiz noktasında dayanışmamızın ne kadar önemli olduğunu değerlendirdik.

AK Parti asla seçimden seçime milletin karşısına çıkan, seçimden seçime görünmeye çalışan bir parti olmamıştır. Biz yılın 365 günü bilfiil çalışan, işleyen, milletimizle gönül gönle yol yürüyen bir partiyiz.

 Genel merkezimizde de rutin faaliyetler ve kongre süreci ile ilgili çalışmalar sürüyor. 

Sorunlar sıkıntılar eksiklikler yok mu? Elbette var. Maruz kaldığımız saldırıların karşısında bunların hiçbiri üstesinden gelemeyeceğimiz konular değildir. Bölgemizdeki gelişmeler karşısında kararlı ve onurlu bir duruş sergiliyoruz. İtirazlarımızı her platformda en yüksek sesle dile getiriyoruz. Bunları yaptığımız dönemde bu tür bedeller ödememiz normaldir.

AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bize düşen görev milletimizin bu güvenine, desteğine layık olacak işler yapmaktır. Büyük kongre sürecine büyük önem veriyorum. Gönül bağı güçlü dava bilincine sahip teşkilatla yolumuza devam edeceğiz. AK Parti kademelerinde görev yapmış her arkadaşımızın başımızın üzerinde yeri vardır. Ülkemizin her bölümünde özellikle 81 vilayetin tamamında hizmet etme kabiliyeti, kapasitesi yüksek, dava bilincine sahip bir teşkilatla yolumuza devam edeceğiz. Partimizde sadece görev değişikliği olur. Her AK Partili davamızın ve hedeflerimizin tabii neferidir.

"Yüreğin varsa dokunulmazlığı kaldır"

Türkiye'nin ikinci büyük partisinin gündemi ise bambaşka. Önce bir grup başkanvekili TBMM Genel Kurulu'nda AK Parti'yi temsil eden grup başkanvekilimize "bu hanıma haddini bildirin" diyor. Bir de "ulan" diye ifade kullanıyor. Şizofrenik vakalar sadece caddelerde değil parlamentonun içinde de var. Bu şizofrenik vakaları parlamentodan temizlemek lazım. Bunun adımlarını atmak lazım. Yapamazsak Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentosuna yazık olur. Bunun temizliğini yapmalıyız. Grup başkanvekilimiz kişisel haklarını savunmak için gerekeni yapacaktır. Bu zat dokunulmazlığımdan vazgeçiyorum, gereken yapılmalı demelidir. Yüreğin varsa dokunulmazlığı kaldır, hukukta gereken mücadeleyi verelim. 

Kadına şiddet diyeceksin karşı çıkacaksın, tokat atanlar diyeceksin karşı çıkacaksın, bunun istismarını yapacaksın. TBMM'de benim dokunulmazlığım var ulan diyeceksin, haddini bildirin diyeceksin. Biz bunları görmek istemiyoruz.

 Külliye'ye giden CHP'li iddiası

Güya bir CHP'li casus filmlerine taş çıkartacak senaryo ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gelip bizimle görüşmüş. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evidir, herkes gibi CHP'liler de gelebilir. 15 Temmuz'un ardından Bay Kemal de gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde Muharrem İnce bizimle görüşmek için Külliye'ye değil ama partimize gelmiştir. Sayın İnce ile orada bir görüşme yaptık. Sayın İmamoğlu da geldi onu da kabul ettik. Tüm büyükşehir belediye başkanlarını da kabul ettik. Külliye benim şahsi malım değil milletin varlığıdır.

"Gizli saklı hiçbir CHP'li yanımıza gelmedi"

Londra'da tedavi gören ve örnek olamayacak bir gazeteci var. Buna göre 9 Kasım'da bir CHP'li plakası değiştirilmiş bir araçla Külliye'ye gelip bizimle görüşmüş, farklı plakalı bir araba ile gitmiş. Görüşmede biz 'Senin CHP Genel Başkanı olman gerekir' demişiz.  Bu iddianın neresini düzeltelim bilemiyoruz. Gizli saklı hiçbir CHP'li yanımıza gelmedi. Bunlar Külliye'yi kendi merkezleri gibi sanıyor. Kimseye genel başkan olma telkininde bulunmadım çünkü Sayın Kılıçdaroğlu'dan daha ideal genel başkan olmaz. CHP'nin başında kimin olduğundan bize ne. Olmayan görüşmeyi ortaya atan gazeteciyi siciline bakarak mazur görebiliriz. Bugünkü yazısında özür dilemiş. Bizden de özür dilemiş, teşekkür ederiz. Peki CHP Genel Başkanı'na ne demeli? Kendisi hata ettim, özür dilerim diyemedi.

"İstanbul susuzluğa doğru gidiyor"

Mahalli seçimlerde kazandıkları birkaç belediye bunların dengesini iyice bozdu. Biz bu şartlarda Ankara'yı yönetemeyiz diyorlar. Ankara'nın suyundaki kiri temizleyemiyorum diyorlar. Devletten parayı alıyorsun. Parayı yönetme sanatını icra etmen lazım. 3 ay gibi bir süre sonra havalar böyle giderse İstanbul susuzluğa doğru gidiyor. Ankara'da da benzer durum var. Ankara'da atık su noktasında sıkıntılar var. Madem bu horona girdin bunları yapacaksın. Borçlanma konusunda Meclis belirli sorunmlulukları üzerine alamaz. Kendilerini en güçlü hissettikleri dönemde yaşadıkları ortada. Rabbim ülkemizi ve milletimizi CHP afetinden korusun. Bunca yıl başbakanlık yaptım, cumhurbaşkanlığı yaptım; en çok hayıflandığım konulardan biri, şöyle dişime göre bir ana muhalefet bulamayışımdır.

"Bırakın doları moları paramıza dönelim"

Ekonomideki toparlanma süreci tüm hızıyla sürüyor. Açıklanan her veri bu gerçeği ortaya koyuyor. Bunlar hala battık, bittik diyor. Bırakın doları moları paramıza dönelim. Türk Lİrası'na dönelim. Türk Lirası artık kaybettirmiyor. Türk Lirası'na dönelim ve buradaki yerli ve milliliğimizi gösterelim.