Cumhurbaşkanı Erdoğan Malazgirt'ten dünyaya seslendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 950. yılı dolayısıyla düzenlenen Malazgirt Fetih Programı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 950. yılı dolayısıyla düzenlenen Malazgirt Fetih Programı'nda konuştu. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları...

Aziz milletim, Sayın Meclis Başkanı, Milliyetçi Hareket Partisi'nin kıymetli Genel Başkanı, sizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Anadolu'yu ebedi yurdumuz haline getiren Malazgirt Zaferi'nin 950'nci yılında Sultan Alparslan'dan başlayarak tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle yad ediyorum.

Ahlat'ı medeniyetimize ve tarihimize yeniden kazandırmak için önemli yatırımlar yaptık. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden Millet Bahçesine kadar bölgeyi tarihi önemine kavuşturduk.

Ebedi yurdumuz Anadolu'ya vurduğumuz mührü canlandıran semboller olarak görüyoruz. Malazgirt için Anadolu'daki tarihimizin sıfır noktası tanımı yapılır. Malazgirt'ten öncesi, Malazgirt'ten sonrası diye tanımlanan yer işte tam da burasıdır.

Büyük Selçuklu Devleti, kendisine istiklali kazandıran Dandanakan Zaferi'nden sonra Anadolu'ya yönlenme kararı almıştı. Çağrı Bey fethin ilk müjdesini verdi, hayali gerçeğe dönüştüren oğlu Alparslan oldu. Tarihimizde kolay kazanılmış bir zafer olmamıştır.

O yıllarda da milletimizi bölmek isteyen iç ve dış saldırılarla karşı karşıyaydık. Sultan Alparslan İslam dünyasını kendisine karşı kışkırtan Fatimiler ile bir yandan da Bizans ile mücadele etti.

Türklerin elinde bulunan Malazgirt Kalesi'ni zapt eden ve kılıçtan geçiren Bizans'ın haberini alan Sultan Alparslan hemen Ahlat ve Malazgirt'e geldi. 

Malazgirt ovasında bugün 1071 yılında yapılan savaşta Bizans bozguna uğrarken, Selçuklu şanlı zaferi kazanmıştır. Türk obaları adım adım bu toprakları vatan haline dönüştürmüştür. Kısa sürede Anadolu'da teşkilatlanan beylikler zamanında camiler, hanlar, çeşmeler, kervansaraylar yapıldı. Bizim medeniyetimiz sevgiye, hoşgörüye, hakka ve adalete dayalı bir fetih medeniyetidir.

Eğer bugün bölgesinde ve dünyada gücü, itibarı ve etkisi giderek etkisi artan bir Türkiye varsa, ecdadın çok geniş bir coğrafyaya ektiği sevgi tohumlarını filizlendirmeye borçluyuz. Asırlık ihmalleri milletimiz ile 19 yıl gibi bir kısa sürede gidermeyi başardık. Tarımdan sanayiye, spordan eğitime her alanda ülkemizi gelişmiş ülkeler ligine kadar getirdik.

Dünyanın küresel ve ekonomik düzeninin yeniden şekillendiği şu dönemi de istikrar ile değerlendirdiğimizde artık zirveye çıkmış olacağız.

Bu ülkenin ve milletin bırakın 50 yıl sonrasını, 50 dakika sonrasını bile düşünmüyor olabilirler. Ama biz düşünüyoruz.

Anadolu'daki ilk yıllarımız gibi bu yıllarımız da kolay geçmiyor. Önümüzde pek çok imkan ve fırsatın da olduğunu biliyoruz. İstiklal Marşı 'korkma' diye başlayan bir millete yeise düşmek yakışmaz.

Buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Cumhuriyetin 100'üncü yılı da, İstanbul'un fethinin 600'üncü yılı da, Malazgirt Zaferi'nin 1000'inc yılı da bizimdir. Gelecek de bizimdir. Biz tarihin bize yüklediği hiçbir sorumluluktan kaçmamış, gerektiğinde canını ortaya koymaktan çekinmemiş bir milletiz, çünkü biz Türkiye'yiz. Biz insanlığın vicdanı, mağdurların, mazlumların umut kapısıyız. Ne zaman bu vasıflarımızı kaybedersek ahirimizi tehlikeye atmış oluruz.

Anadolu'daki tarihimizin sıfır noktası Malazgirt'ten bir kez daha söz veriyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye yolunun kesilmesine rıza göstermeyeceğiz. Milletimizin başını öne eğdirmeyeceğiz, gençlerimizin umudunun kırılmasına izin vermeyeceğiz.