Dert Feyzioğlu mu Barolar mı?

Aslına bakarsanız bu durum bugünün sorunu değil. Bu tartışma çok daha eskilere dayanır. Biraz hafızalaramızı tazelersek, 28 Şubat sürecinde neler yaşandığını hatırlamaya çalışırsak ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız.

Ancak benim anlamadığım nokta, yargı ve hatta siyaset camiası bugün Baroların yapısını mı tartışıyor yoksa Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nu mu? Dün el üstünde tuttukları Feyzioğlu, bugün ağzıyla kuş tutsa yaranamıyor. Ben de ‘çoklu sisteme’ karşıyım diyor olmuyor, diğer Baro başkanlarıyla Anıtkabir’e gidiyor beğendiremiyor, başlattıkları yürüyüş durdurulan avukatlara destek için çırpınıyor, yanlarına gidiyor eleştiriliyor…

Ne oluyor yahu?!

Biz Feyzioğlu’nu mu tartışıyoruz yoksa Baroların yapısını mı? Ana muhalefet bir yandan, muhalif Barolar diğer yandan vur Feyzioğlu’na!

Ne yani?

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı ile yargının sorunlarına çözüm bulmak için görüşmek suç mu? Yargıyı ilgilendiren bir konuyla ilgili Beştepe’de düzenlenen toplantıya katılmak suç işlemek mi? Ankara Barosu, üstüne vazife olmayan konularda ahkam keserken çıt çıkarmayacaksın ama Barolar Birliği Başkanı’nı tefe koyacaksın! Kimilerinin derdinin ne olduğu çok açık ortada…

Gelelim Barolara!

Vay arkadaş neymiş bu Barolar?!

Ülke neredeyse ayağa kalktı! Neymiş Baro seçimleriyle ilgili nasıl olur da yeni bir düzenleme yapılırmış, bu konu nasıl olur da tartışmaya açılırmış?

Neden tartışılmasın, neden yeni bir düzenleme, değişiklik yapılmasın?

Baroların dokunulmazlığı nedir?

Böyle bir düzenlemeyi siyasiler yapmayacak da kim yapacak?

Bal gibi tartışılır da yapılır da!

Çoklu sistem de olur, nisbi temsil de olur… Bunların hepsi konuşulur, tartışılır…

‘Çoklu sistem’ gelirse Barolar iyiden iyiye siyasallaşırmış! Bugün sanki kanarya sevenler derneği. Barolar ota çiçeğe konuşmuyorlar mı? Siyaseti dibine kadar yapmıyorlar mı?

O nedenle şu Baroları dokunulmaz halden çıkarıp, yargı sistemini destekleyecek, avukatlık mesleğini daha da güçlendirecek ne varsa onun yapılmasını sağlayalım.