İmamoğlu “değişim” derken kendisi değişebilir

Muhalefet partilerinin çoktan “yol haritası çizerek” istikamet üzere olmaları gerekiyordu.

Son iki yıldır “gideceği menzili bilmeyen muhalefet anlayışı” ülkemize hâkim; üstelik hem “menzil/hedef" bilinmiyor hem de “nasıl gidileceği” meçhul!

Cumhur İttifakı 2016’dan bu yana “Kızılelma” hedefiyle ilerlerken seçimler sonrası “krizsiz şekilde” yeni hükümet kuruluyor.

CHP ve İyi Parti ise sürekli “iç gerilim hattında” enerji ve güç kaybediyor.

Kılıçdaroğlu; "Geliyor gelmekte olan" dedi, altılı masa paramparça oldu!

Artık birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlar!

Oysa Sayın Akşener, “Başbakan olacağım” diyordu. Çoğu zaman adaylığına itiraz etse de ona göre Kemal Bey “kazanacak" idi.

Ekrem İmamoğlu da "Değişim" diyor.

Kendisi değişecek farkında değil!

Faik Öztrak; “CHP Genel Merkezi'nde yerler kaygan" sözünü boşuna söylemedi.

“Değişim” cesaret ve ekip işidir; sararmış tarla ekini görsellerinin üzerine “Değişim” yazarak bu iş olmaz!

AK Parti İBB Grup Başkanvekili Tevfik Göksu'nun sadece bir ilçede yaptıklarını İmamoğlu koskoca İstanbul’da yapamadı.

Göksu deyince akla “kentsel dönüşüm” gelirken İmamoğlu deyince akla “kavgasal dövüşüm" geliyor! Kavga, çekişme derken en sonunda kendi partisiyle kavgalı hale gelmek üzere!

Kılıçdaroğlu-İmamoğlu rekabeti bir “demokrasi mücadelesi” olmaktan çıkıp “koltuk kavgasına” doğru evriliyor.

“Gelmekte olan" her nedir bilmiyorum; ama artık Türkiye muhalefetinin de “yerli ve millî yol haritası” olması gerektiğine inanıyorum.

“İYİ PARTİ Bİ’ŞEY DENİYOR"

Bu kez “bedelsiz/karşılıksız destek" vermeyecekler. CHP ile “Her şey çok güzel” olmasa bile “Her şey karşılıklı” olacak.

İyi Parti Genel Merkezi'nde; “Madem biz büyükşehirlerde belediye başkanı adayı göstermeyip CHP'yi destekliyoruz, o vakit 2024 seçimlerinde CHP de bazı büyükşehirlerde aday göstermeyip bizi desteklesin” görüşü ağır basıyor.

İyi Parti bu kez Mansur Yavaş’ı daha doğrusu Ankara'yı istiyor, ancak Yavaş ve çevresi bu konudaki tüm yorumlara kapalı! Bu mevzu henüz “sesli olarak" karşılıklı dile getirilmedi.

“GEZİ VE PARİS”

2013’teki Gezi eylemlerini “özgürlükçü gençlerin eylemleri” olarak görenler Fransa’daki eylemleri “kaos" olarak niteliyor.

Oysa hangi devlette yaşanırsa yaşansın araçların yakıldığı, marketlerin yağmalandığı, esnafın kepenk kapatmak zorunda kaldığı olaylar “demokratik eylem" olarak nitelendirilemez.

Fransa hükümetinin çok büyük hataları olmakla beraber eylemler kimseye zarar vermemeli!

Mevcut olaylardan münezzeh olmak üzere Avrupa büyük ve tehlikeli bir oyun oynayarak teröristleri bağrında misafir etti!

Avrupa’da esas tehlike henüz baş göstermedi. Düşünün ki oradaki PKK'lı sayısı Türkiye'dekinden daha fazla; FETÖ'cüler de yanlarında!

Türkiye’de terör sorunu kökten çözülünce Avrupa'daki terör destekçileri yine kaldıkları ülkelere zarar verecekler!

AB’nin bu hususta acilen Türkiye ile iş birliği yapması elzemdir; çok geç kaldılar.

“MEHMET ÖZHASEKİ BAŞARACAK”

Deprem bölgesindeki şehirlerimizde bir yıl içinde 319 bin konut yapılacak, toplamda ise 650 bin konut yapılacak.

Dile kolay...

Bu mümkün mü?

Deprem konutları yapılabilir mi?

Mümkün...!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin bu konuda muazzam tecrübesi var; anlatayım...

Doğu illerimizdeki “çukur eylemleri” zamanında Çevre Bakanı yine Özhaseki idi.

Eylemlerden sonra bölgede konutlar hızla yükseldi.

Biz de o günlerde kendisiyle Şırnak, Cizre ve Silopi'ye gittik. Hatta Casa Tipi helikopterle bölgeye baktık. Cizre’de bir gece kaldık.

Mehmet Özhaseki, vatandaşın yıkılan evlerinin yerine yepyeni konutları bizzat kendisi teslim ediyor, evlerine yerleşen vatandaşları bizzat konutlarında ziyaret edip hâl hatır soruyor, dertlerini dinliyordu.

Benim de tanık olduğum görüşmeler öyle protokolle falan olmuyordu.

Evlere giriliyor, yere diz çöküp oturuluyor, isteyen herkes Bakan'ın yanına “protokolsüz ve randevusuz” giriyordu.

Yüzde 99,9 memnuniyet vardı; laf olsun diye demiyorum, gelenlerin neredeyse hepsi teşekküre geliyor, varsa evlerdeki ufak tefek eksikleri söylüyordu.

Bir abi şöyle demişti: “Sayın Bakanım, benim arsam 300 metrekare idi. Devletimiz bana 200 metre ve 100 metre olmak üzere iki ev verdi. Acaba arsamın parasını da verir mi?”

Tam, “Eh be abi yani sende...” diyecektim ki Bakan Bey gayet naif şekilde durumu anlattı.

O gün akşama dek insanlar güler yüzlü şekilde yeni konutlarını gezmişlerdi.

Zaten o seneki yerel seçimlerde Şırnak'ı AK Partili Belediye aldı, bunda Özhaseki'nin bölgeye defalarca yaptığı ziyaretlerin payı büyüktür.

Son 20 yılda devlet kuruluşu TOKİ, 1 milyon 170 bin konut yaptı. Daha evvelinde yapılan konut sayısı çok az...!

Bunu yapabilecek devlet sayısı dünyada bir elin parmaklarını geçmez!

SON SÖZ: Allah devletimize güç, milletimize birlik ve refah, yetkililerimize çalışma azmi ve gönül ferahlığı, kalplerimize iman versin.