İmamoğlu felaketi!..

Belki olacaktır ‘adamın da şansına bak’ diyen ama işin aslı öyle değil… İstanbul gibi bir metropolün belediye başkanına hemen hemen her konuda olduğu gibi hava durumu ile de ilgili yıl yıl, ay ay, gün gün rapor verilir… Hadi dünyanın parasını verdiğin danışmanların, ilgili daire başkanların seni uyarmadı, cebinde akıllı telefonun da mı yok?..

AFAD riskli durumlarla ilgili o bölgede yaşayan herkese mesaj atıyor… Telefonuna bakma zahmetinde bulunsan durumun vahametini görürsün…

Bütün bunlar bir yana, göreve geldiğin günden beri ilinde yaşanan felaketler sırasında yaptığın tatiller nedeniyle eleştiriliyorsun… Yine bir felaket yaşanıyor sen yine tatildesin…

‘Aman arkadaş bırakayım şu tatili işimin başına koşayım, yoksa beni tefe koyarlar’ demez mi adam?...

Bu ne rahatlık?...

İnanın insan bunun arkasında başka nedenler aramaya başlıyor…

Çünkü bu yaşananların mantıklı hiçbir açıklaması yok…

Olayın üzerinden günler geçiyor, tatilini bitiren İmamoğlu kameralar karşısına geçip hiçbir şey olmamışçasına ona buna saldırıyor, ailesinin arkasına sığınıyor…

Neymiş yaşanan bir felaket değilmiş… Daha ne olması gerekiyor felaket olması için?...

Neymiş, çocuklarını dinlemeyi onlarla kaliteli zaman geçirmeyi kutsallaştırmış bir babaymış…

Sanki kendisine çocuklarınla vakit geçirme, onlarla ilgilenme diyen bir kitle var…

Farkında mısın? İstanbullu sana 'çocuklarınla vakit geçirmeyi felaket günlerine denk getirme' diye haykırıyor…   

Bunu yapmak bu kadar zor mu?...

Dediğim gibi ya öyle veya böyle gündeme gelmek için bunu yapıyor ya da bu işin arkasında başka bir bit yeniği var…