Konutlar bir yılda yapılabilir mi?

Depremin merkez üssünde, enkazların arasında depremzedelerle konuşurken ve çalışmaları takip ederken dikkatimi en çok “ders kitapları” çekti.

Matematik, Türkçe ve daha birçok ders kitapları…

Bu ülkenin çocukları o enkazlardan daha da güçlenerek kalkar, hep beraber kalkarız, birbirimize tutunuruz. Daha çok çalışarak her zorluğun üstesinden gelinir.

Hesap sorulması gerekenlerden hesap sorulur.

Hepimiz önce kendi iç muhasebemizi de yapmalıyız.

Bakın yıllarca devletin Toplu Konut İdaresi’ni, TOKİ’yi karaladılar. Ne oldu? Deprem bölgesinde TOKİ’nin yaptığı bir tane bile konut yıkılmadı, zarar görmedi, kullanılmaya devam ediliyor, edilecek.

Peki gerçekten bir yıl içinde konutlar yapılabilir mi?

Son 20 yılda TOKİ tarafından 1 milyon 180 bin konut yapıldı.

Bu da yılda 59 bin konuta tekabül eder.

Karşımızda böyle bir tecrübe varsa, yıkılan konutların bir yılda yapılıp sahiplerine teslim edilmesi mümkündür.

Şu anda şehirler boşaldı ama konteynerler geldikçe insanlar şehirlerine dönecektir.

Konteynerlerde temizlik için su, elektrik gibi birçok şey donatı olarak yer alacaktır.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM”

Kentsel dönüşüm hayati öneme sahip; ancak birileri ısrarla bunu engellemeye çalıştı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2013’te “İskenderun riskli, burası afet bölgesi” diyor.

CHP öncülüğünde mahkeme kararıyla afet bölgesi ilanı 2015’te kaldırılıyor.

2017’de yine afet bölgesi ilan ediliyor. Mahkeme 2022’de yine iptal ediyor. Fakat yalanlarıyla ünlü bazı gazeteler bunu; “Kararı Cumhurbaşkanı iptal etti” diye vererek servis ediyor.

“TARİKAT EVLERİ VE ÇOCUKLAR”

Bir televizyon kanalı haber yapıp; “İHH Beykoz’daki villalara çocukları götürmüş, çocuklar tarikat evlerinde” diyor.

Oysa İHH bir tarikat değil; İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı!

İHH’nın çok başarılı çalışmaları var.

İHH’nın Beykoz’da villası da yok!

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yine de haberi ciddiye alarak buraya gitti, doğrusu buydu!

Oradaki çocukların depremzede olmadığı ve ailelerinin yanında duran çocuklar olduğu tespit edildi, kamuoyuna açıkça duyuruldu.

Peki bu yalan habere imza atanlar esas gerçeği duyurdu mu? Hayır, duyurmadılar.

“STK’LAR ÇOK BAŞARILI”

Eksikler elbette vardır.

Önceki yazımda dediğim gibi; on binlerce insanın vefat ettiği, yüz binlerce konutun enkaza döndüğü bir yerde hiçbir şey mükemmel değildir.

“Eğer deprem 11 ilimizi değil de mesela birkaç ilimizi etkileseydi böyle olmazdı, çok daha çabuk hareket edilirdi” yorumlarını artık depremzedeler de söylemeye başladı. Dünyanın görmediği ölçekte bir afetle karşı karşıyayız. Bahane olsun diye söylemiyorum; ancak işin boyutunu unutmamak lazım!

Sahada AFAD ve Kızılay ile omuz omuza çalışan gönüllü kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları başarılıydı.

Sessiz sedasız, sadece yardım odaklı!

Bunların benim gördüğüm yüzde 99,9’u İslami hassasiyete sahip derneklerden oluşuyor.

Ahmet abi, Tolga kardeşimiz, Tuğçe kızımız hep oradalar ve dernekleriyle gelmişler.

Yardımların arkası kesilmeden devam etmesi gerektiğini unutmayalım…

SON SÖZ: Yalan söyleyenlere, dezenformasyon yapanlara, deprem fırsatçılarına karşı milletçe el ele vererek ayağa kalkacağız, eskisinden çok daha güçlü bir şekilde ayağa kalkacağız! Dili besmeleli, elleri duaya kalkmış, mazlumlara yardımı şiar edinmiş bir millet ayağa kalkmasını bilir!