Korona virüsü yenen Türk korkunç günleri anlattı: ‘Halüsinasyon görüyordum’

6 ay önce İngiltere’ye giden 35 yaşındaki Gökhan Tebrizcik korona virüsüne yakalandı. Tebrizcik yaşadıklarını “Hastalığı 4 günde atlattım ama çok sancılı geçti. Dört gün hiç uyuyamadım. Sürekli halüsinasyonlar gördüm. Beynimde peş peşe karmakarışık düşünceler beliriyordu” sözleriyle aktardı.

Korona virüsü yenen Türk korkunç günleri anlattı: ‘Halüsinasyon görüyordum’

Eşi Burcu Tebrizcik ile altı ay önce hem dil eğitimi almak, hem de çalışmak için İngiltere’ye giden Gökhan Tebrizcik (35), Kovid-19’u zorlu şartlar altında evde yenerek hayata tutunmayı başardı. Semptomların başladığı 10 Mart’tan bugüne kadar geçen sürede yaşadıklarını anlatan Tebrizcik, tedavi gören Kovid-19 hastaları ile yakınlarının karamsarlığa kapılmamaları gerektiği mesajını verdi.

İngiliz yönetiminin, üst üste facia kararlar vererek ülkeyi cehenneme çevirdiğini söyleyen Tebrizcik, yaşadıklarını Milliyet'ten Mert İnan'a anlattı:

‘Doktor bekledim’

“Eşimle altı aydır güney Londra’da yaşıyoruz. Bu ülkede dil ve meslek eğitimi almak için burs almaya hak kazandık. Eşim psikolog, ben de yazılımcıyım. Mesleki eğitim alıp dil kursuna gidiyorum. 10 Mart akşamı aniden ateşim yükselip kusmaya başladığımda, korktuğum şeyin başıma geldiğini hissetmiştim. Diyabet sorunum olduğundan midemde çok şiddetli ağrılar da başlamıştı. Eşimin görev yaptığı King’s College Hospital adlı hastaneye başvurduktan sonra beş saat boyunca bir bankta doktorun gelmesini bekledik. Yetkililere şikayetlerimi anlatıp müdahale etmelerini söylediğimde, sıramın geleceğini söyleyip bekletmeye devam ettiler. Stajyer doktor olduğunu söyleyen genç görevli, ateşimi ölçtükten sonra parasetamol verdi. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum. Ateşim biraz düşünce görevli, kan numunesi aldı. Birkaç saat sonra stajyer doktor yanıma gelip Kovid-19 olduğumu söyleyerek, ‘Başlangıç evresi. Durumun iyi gözüküyor, evinde istirahat et’ dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. İtiraz etmeye kalktığımda muhatap olmadan yanımdan ayrıldı.”

‘Eşim hayata bağladı’

“Eşimle eve döndüğümüzde elimde bir kutu parasetamol ve antibiyotik vardı. İlk iki gün ateş, kusma ve ağrılar çok şiddetliydi. Ailemizden uzaktaydık. Bu hastalığa karşı motivasyon ve bilgili olmak çok önemli. Ateşiniz ansızın yükseliyor. Ateş yükseldiğinde kendinizi soğutmanız gerekiyor. Bilindik soğutma yöntemlerini uyguluyorduk. Eşim, tüm uyarılarıma, virüs  bulaşma riskine aldırış etmeden bana yardımcı oldu. Burcu’nun psikolog olması, benim de çocukluğumda çok fazla ateşli hastalık geçirmem, duruma adapte olmamı sağladı. Ancak dört gün hiç uyuyamadım. Sürekli halüsinasyonlar görüyordum. Beynimde birbiri ardına karmakarışık düşünceler beliriyordu. Sürekli olarak kendimi ‘Ateşim yüksek, bu yüzden sanrılar görüyorsun, geçecek’ diye teskin etmeye çalışıyordum. Ancak düşüncelerimi kontrol edemez olduğum anlar beliriyordu. Karamsarlığa düştüğüm zamanlarım da oluyordu. TV’den İtalya ve İspanya’yı gördükçe ölüm korkusuna kapılıyordum. Eşimin desteği beni hayata bağladı.”

‘Sistem çok kötü’

“Hastalığın dördüncü gününde sağlık merkezinden telefon geldiğinde, telaşlı şekilde hastaneye gelmem söylendi. Semptomlarım ortadan kalkmıştı. Bu kez özel bir muayene odasına aldılar. İçeri giren kadın doktor, testi sadece kendisinin yaptığını söyleyince, şaşkına dönmüştük. Test yapıldığını söyleyince cevap vermeden yeniden test yapılacağını söyledi. Sonuçlar pozitifti ama şikayetlerim bitmişti. O gün sabaha kadar hastanede yatarak tedavi gördüm. Ne olduğunu bilmediğim birçok ilaç verildikten sonra evime gidebileceğim söylendi. 14 günü tamamlamam gerektiğini belirttiler. Belki yaşımdan dolayı hastalığı dört günde atlattım ama çok acılı, sancılı geçti. Öksürük şikayeti çok azalmasına rağmen biraz devam ediyor ama hiç ateşlenmiyorum. Eşimle aynı evde yaşadık. Birkaç gündür hafif ateş ve kırgınlığı var. Buradaki hastane yetkilileri test yapılması için ateşin birkaç gün çok yüksek seyretmesini şart koşuyorlar. Sağlık sistemleri çok kötü. Hastaneye gittiğinizde bir zırh var ve ancak bu zırhı geçerseniz hizmet alabiliyorsunuz. Kovid-19 tespit edildikten sonra hiçbir uyarı yapılmadan eve yollandım.”

‘Hükümet İngiltere’yi cehenneme çevirdi’

Gökhan Tebrizcik şöyle devam etti: “İngiliz yöneticiler üst üste verdikleri facia kararlar ile ülkeyi cehenneme çevirdiler. Sokakta kim korona, kim değil belli değil ama inanın herkes öksürüyor. Virüsün salgın döneminde hiçbir etkinliği iptal etmeyip metro seferlerini yarıya düşürdüler. Otobüslerde çok kalabalık seyahat etmek zorunda kaldım ve bu sırada virüsün bulaştığını düşünüyorum. Eşim her gün ekmek ve içme suyu arıyor. İngiltere çok hazırlıksız yakalandı ve ilk dönemdeki zincirleme bağışıklık modeli nedeniyle çok ciddi sıkıntılar yaşanacak. Belki de şu an durumu en kötü ülke bile olabilir. Hastalığı atlattıktan sonra test yapılıyorsa sayıların gerçek olmadığı ortaya çıkıyor. İtalya’da kim hasta, kim değil biliniyor.

‘Evden çıkmıyoruz ekmek bulamıyoruz’

Yaşadıklarımıza rağmen, bize verilen burs ve vize hakkını kaybetmemek için geri dönmeyi düşünmedik. İngiltere’de sokağa çıkma yasağı başladı ancak marketlerde gıda ürünlerini bulmak neredeyse imkansız. 25 gündür ekmek bulmakta zorluk yaşıyoruz. Bizim yaşadığımız bölge dar gelirli göçmen ve yabancıların olduğu bir yerleşim yeri. İnsanlar marketler açılır açılmaz adeta talan ediyorlar. Gıda satışının karneye bağlandığını öğrendik. Evden çıkmıyoruz."