Parlamak mı, Yanmak mı? Işığın Bedeli; Sirius ve Jüpiter Gökyüzünde Buluşuyor

Gökyüzü bir sırrı daha açıyor önümüze. Parlak, keskin ve etkili bir yıldız; Sirius. Kur’an’da adı geçen yıldız olması bile başlı başına dikkat çekici. "O, Şi’râ’nın Rabbi’dir." (Necm 53:49) Bu bile onun kadim ve ilahi bir yoldaşı olduğunu anlatmaya yetiyor. Ama Sirius sadece kutsal değil, aynı zamanda kavurucu…

Antik Yunan ona Seirios derdi. “Yakıcı, kavurucu” anlamına gelir. Bu günlerde de gökyüzündeki konumu nedeniyle yeryüzünde sıcaklık artışı, kuraklık, bazı bölgelerde yangınlar, diğer yandan ani seller, denizle ilgili ekstrem doğa olayları ve hatta köpekbalıkları gibi “denizin avcısı” hayvanlarla ilgili dikkat çekici haberler gündeme gelebilir. Sirius’un geçmişte “Nil’in taşmasına sebep olan yıldız” olarak görülmesi boşuna değil.

 Bereketi ve felaketi bir arada taşıyan bir ışıktır o.

Mısırlılar Sirius’u tanrıça Sopdet olarak görür, onun yükselişini Nil’in taşma işareti kabul ederdi. Persler onu gökten gelen yağmurun habercisi tanrı Tiştrya ile özdeşleştirirdi. Çinliler ona “Göksel Kurt” derdi; bu bekçilik ve koruma temasına işaret eder. Polinezya’da ise yol gösteren kutsal yıldızdı, pusulasız yolculukların göksel rehberi.

Sirius, dünyanın dört bir yanında farklı adlarla anılsa da taşıdığı mesaj hep aynı. Işığıyla yön gösteren ama aynı zamanda sınayan bir güç. Kimi zaman sel olur, kimi zaman yangın. Kimi zaman rehber olur, kimi zaman uyarıcı…

Ve şimdi bu yıldız, Jüpiter’le birleşiyor.

Küçük Bir Adım, Kolektif Bir Etki

Küçük bir adımı kolektif etkiye dönüştürebilen bu yıldız, şimdi Jüpiter’le aynı hizaya geliyor. Sade olanı kutsala dönüştüren Sirius, büyüten, yücelten ve görünür kılan Jüpiter’le buluştuğunda bazıları için bu, bir anda ışığın altına çıkmak demek olabilir. Hiç beklemediğiniz bir isim bir anda ün kazanabilir. Yıllardır sessizce çalışan biri, tek bir adımıyla tüm sahneyi kaplayabilir. Bir fikir, bir cümle, bir hareket… ve birdenbire herkesin gözü oraya dönebilir. Ama unutmayın, bu ışık niyeti sınar. Parlatır ama içi boşsa yakar.

Parlamak mı, Yanmak mı? Işığın Bedeli; Sirius ve Jüpiter Gökyüzünde Buluşuyor - Resim : 1

Gölge Taraflar – Parladın ama Yanıyor musun?

Sirius, ışığıyla büyüler ama bu ışık herkesi taşımaz. Özellikle şimdi Jüpiter’le birleştiğinde, bireysel alanda egoların tavan yaptığı bir dönem yaşayabiliriz. Kendini dev aynasında görenler, alkışla sarhoş olanlar, biraz görünürlükle herkese yukarıdan bakanlar... Burası Sirius’un karanlık tarafıdır. Çünkü bu yıldız başarıyı hak etmeyene vermez. Egoyla değil, hizmetle parlatır. Yanlış niyetle çıkarsan yola, Jüpiter önce seni şişirir, sonra da bir iğneyle o balonu patlatıverir. Ve ne mi olur? O parladığın yerin aynısından, bu sefer düşerken görünürsün. Hayat böyle. Seni büyüten şey, dengen yoksa seni indirir.

Ama bu gökyüzü sadece uyarmaz, korur da. Jüpiter’in bir özelliği de budur. İnananı, temiz kalanı, kalpten dileyeni korur, büyütür, taşır. O yüzden şimdi bize düşen şu; Kendimizi yüceltmeye değil, yüreğimizi doğruya açmaya niyet edelim. Doğru dile, doğru kal, doğru adım at. Unutma, her şey denge. O ışık seni de parlatabilir.

Sadece taşıyabileceğin ışığı çağır. Güzel niyetlerle, samimiyetle, temiz adımlarla gel. Şan da senin olsun, ün de , kazan da.

Efendim, sahne sizin.

Dünya Sahnesinde Yeni Roller

Global ölçekte ise bu kavuşumun etkisi çok daha büyük olabilir. Çünkü Jüpiter’in olduğu yerde hiçbir şey küçük kalmaz. O büyütür, yayar, genişletir. Sirius’la birleştiğinde ise etkisini bir spot ışığına dönüştürür. Bu nedenle önümüzdeki günlerde kraliyet aileleri, yüksek dini figürler, etik otoriteler, üniversiteler, büyük ideolojiler gibi geniş kitleleri etkileyen figürler gündeme oturabilir. Bir liderin yükselişi ya da düşüşü, bir din adamının açıklamaları, bir akademisyenin çarpıcı çıkışı… Belki bir skandal, belki bir yüceliş.

Çünkü bu iki göksel figür bir araya geldiğinde, dünya sahnesine yeni bir rol verilir.

Ve o rolü kim oynayacak, işte onu zaman gösterecek.