Türkiye-İsrail gerilimi ticareti etkiler mi?

7 Ekim’de başlayan Filistin-İsrail savaşı devam ederken Türkiye-İsrail ticari ilişkilerinin siyasi gerginlikten etkilenip etkilenmeyeceği merak ediliyor.

Savaş başladığında Türkiye, ilk günlerde dış diplomasi trafiğinde yoğun bir çaba sarfetti.

Ancak İsrail’in soykırıma devam etmesi, çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan 20 bine yakın insanı şehit etmesi ve hastanelere saldırması bardaktaki son damlanın taşmasına neden oldu.

Masum sivillerin acımasızca şehit edilmesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hamas’ı terör örgütü olarak görmediğini” açıklaması, “Netanyahu gidici” demesi dünya basınında geniş yankıya neden oldu.

Ve iş formlarında, anlaşmalarında, ticari görüşmelerde, ziyaretlerde iptaller oldu.

İki ülke arasındaki 20 yıllık ticari rakamlar bize ticaretin artarak devam ettiğini gösteriyor.

20 yıl içerisinde onlarca gerilim yaşanmasına rağmen ticaretin artarak devam etmesi dikkat çekici.

Rakamlarla şöyle örnek verebilirim; özellikle pandemiden sonra Türkiye’nin İsrail’e ihracatının arttığını söyleyebilirim.

İsrail merkez bankasının raporuna göre 2021-2022 döneminde İsrail’in Türkiye’den ithalat hacmi 2019’a göre yaklaşık iki katına çıktı.

Türkiye’nin İsrail’e ihracat hacmi 5,7 milyar dolara yükselmiş.

2011-2015 döneminde 2,2 milyon dolar civarındaymış.

10 yıl önce İsrail’in toplam üretim girdisi ithalatının yüzde 4’ü Türkiye’den kaynaklanıyordu.

Bu oran 2020-2021 döneminde yüzde 9’a çıkmış.

İsrail, Türkiye’de üretilen malları diğer ticaret ortakları aracılığıyla da ithal ediyor.

Bu ticaretin yıllık hacmi 800 milyon doları geçmiş.

Türkiye’den İsrail’e ihraç edilen malların başında metal, makine, plastik, çimento ürünleri ve tekstil geliyor.

Türkiye de İsrail için yaş ve kuru meyve, sebze, tatlı, gıda endüstrisi için ham madde tedarikçisi konumunda.

Savaş öncesi Erdoğan ve Netanyahu’nun karşılıklı olarak ziyaretler gerçekleştirme planları iptal oldu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın enerji alanındaki iş birliği fırsatlarını konuşmak üzere İsrail’e gitmesi gündemdeydi.

Alparslan “Ateşkes olmadan gitmeyeceğini” söyledi.

Şimdi gözler önce ateşkeste, sonra da Netanyahu’nun gitmesinde.

Netanyahu hükümetinin yerine yeni gelecek kabine Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmek için istekli olabilir.

Özellikle önceliği Gazze’nin alt yapının oluşturulmasına verebilirler.

Birçok ülke Gazze’yi yeniden inşa etmek için görev dağılımı yapabilir.

Tabii burada söz sahibi olan ülkeler de bölgenin siyasi kaderini de belirleyecektir.

Jeopolitik ve dış politika anlamında bölgede yeni değişimler kaçınılmaz olacaktır.

Hem İsrail hem de Türkiye’nin şimdilik karşılıklı boykotları devam ediyor.

İsrail mallarına dünya genelinde boykot uygulanması İsrail şirketlerine iki ayda ciddi zarar ettirdi.

Şimdilik 12 milyar dolar olduğu söyleniyor.

Gazze’deki katliama sessiz kalmayan şirketler yine İsrail ile anlaşmalarını iptal etmeye devam ediyor.

Bu durum ABD Başkanı Joe Biden’a iletildi.

Biden da “Netanyahu iyi bir dost ama hükümetin değişmesi gerekiyor” açıklamasını yaptı.

Yani, Netanyahu gidici.

Belki de savaş suçundan yargılanacak.

Yeni hükümet ile Türkiye ilişkileri normalleşir, karşılıklı boykotlar biter, bugünler öncekileri gibi çabuk unutulur.

Gerilimler bittiğinde İsrail-Türkiye arasında enerji, alt yapı ve gıda olmak üzere birçok konu başlığıyla ticaret hız kazanabilir.

Özellikle dünya haritasının yeniden çizildiği, enflasyonun tüm ülkelerde alım gücünün azalttığı, yeni dünya düzeninin kurulduğu bugünlerde olmaz dediğiniz her şey olur.

BAE, Mısır, Suudi Arabistan gibi örnekler mevcut.

İki yıl sonra bugünkü yazımı örnek göstererek ticaretin 2023-2025 arasındaki hacimlerini yazarım.

Bugünkü dünya, bugünkü sistem ve bugünkü insanlık karşısında bildiğiniz her şeyi unutun.

Görebileceğim her şey normal.