Türkiye'de küresel ısınma hız kesmeden etkisini sürdürürken başta Türkiye olmak üzere tüm dünyayı etkileyen bu ısınmanın nedenleri araştırılmaya devam ediyor. Bilim insanları tarafından yapılan bir değerlendirmeye göre ise dünya genelindeki 1,5 milyar inek, bu durumdan birinci derecede sorumlu olabilir.
YÜZDE 20'YE KADAR AZALTABİLİR
Boffins, inek gazlarındaki metanı kesmek için arpanın DNA'sını nasıl değiştireceğini buldu.
Bilim insanları, rüzgarlı hayvanların neden olduğu emisyonları %20'ye kadar azaltabilecek genetiği değiştirilmiş ürünler geliştirdiler. İnekler, keçiler ve koyunlar gezegenin en büyük metan üreticilerinden bazılarıdır.
Sera gazı emisyonlarını azaltmak, küresel ısınmanın yavaşlatılmasında hayati öneme sahip olabilir. Harpenden, Herts'teki bir tarım enstitüsü olan Rothamsted Research'teki araştırmacılar, doğal olarak oluşan yağlı bileşik seviyelerini %2'den %7'ye çıkarmak için arpa bazlı inek yeminin DNA'sını değiştirdi.
KÜRESEL ISINMANIN YÜZDE 25'NDEN FAZLASINDAN SORUMLU
Çiftlik hayvanlarının dişleri ve geğirtileri büyük miktarlarda metan içeriyor; bu doğal gaz, ısıyı atmosferde karbondioksitten 80 kat daha etkili tutuyor.
Tek bir inek yılda 90 kg metan üretebiliyor. Gaz, küresel ısınmanın %25'inden fazlasından sorumludur.
Gaz yakan bilimsel araştırmaya liderlik eden Profesör Peter Eastmond, buluşunun potansiyel etkisini memnuniyetle karşıladı ve bunun "son derece zorlu iklim hedeflerine" ulaşılmasına yardımcı olabileceğini iddia etti.
Bilimin, yeni iklim mevzuatıyla mücadele eden hükümetlere yardımcı olabileceğini ekledi.
Bu, İngiliz çiftçilerin iklim değişikliğine yardımcı olmak için daha az osuran ve daha az geğiren genetiği değiştirilmiş koyunlar yetiştirmeye başlamasının ardından geldi.
Birleşik Krallık koyun sektörü, çiftçiliğin sera gazı emisyonlarını azaltmasına yardımcı olmak amacıyla mümkün olduğu kadar az metan salacak şekilde koyun yetiştirmesi için Hükümetten 2,9 milyon £ ödül aldı.
Birleşik Krallık'ta bir koyun çiftliğinin karbon emisyonlarının %60'a kadarı, yünlü canlıların osurdukları ve geğirmeleri sırasında yaydıkları metandan kaynaklanıyor.